Dikkatli konuşanlar, tarafsız, objektif bakanların iddiası: Türkiye para egemenliğini yitirdi. Bu tespitin özeti şu:

Benim param.

Ülkemin parası.

Milli paramız.

2 saat önce onunla satın aldığım bir malı, 2 saat sonra aynı miktar TL vererek yerine koyamıyorum. Mal alacağım tüccar, sanayici, toptancı bana TL fiyatı vermiyor.

Dolar dayatıyor.

Euro konuşuyor.

Lira, öz yurdunda garip!

Öz vatanında parya!

Öylesine tuhaf bir duruma geldik ki; Fırıncılar Sendikası’nın Başkanı,Ekmeğin dolarla satılmasını” istedi. Türk ekonomisinin ufkunda “üç haneli enflasyon hayaleti” belirdi.

★★★

Vahdettin Köşkü’nde geçen hafta sonunda toplantı oldu. Cumhurbaşkanı, Merkez Bankası Başkanı, Maliye Bakanı ve 3 devlet bankasının genel müdürlerini Vahdetin Köşkü’ne çağırdı. 5.5 saat sürdü toplantı.

Dolar, 14 TL’yi geçmişti.

Müdahale kararı alındı.

4 milyar dolar sürüldü.

Son 15 günde TL’nin değerini korumak için piyasaya dördüncü dolar sürme girişimiydi. Ülkeyi yönetenler Vahdettin Köşkü’nden halka bize inanın” çağrısı yaptılar. Ülkenin zengini, yoksulu, az gelirlisi, soyguncusu, vurguncusu, toptancısı, marketçisi, üreteni, tüketeni yöneticisine güveni yitirmiş; “Dolara- Euro’ya” kilitlenmişti.

Lira egemen değildi.

Vahdettin Köşkü’nün çağrısı sinek vızıltısı gibi kaldı.

★★★

Bu köşkün yapıldığı yıllarda da ülkenin milli parası, egemenliğini yitirmişti. O yıllarda ülkeyi yönetenler; dışarından borç bulup saray ve köşk yaptırarak ve Fransız, İngiliz, Alman borç vericilerin dayattığı şekilde “kilometre garantisi vererek” demiryolu döşetiyordu. Kilometre garantisi, sömürgecilik döneminin buluşuydu. Bugünün “geçiş garantisi- yolcu garantisi- hasta garantisi” sunarak dış para ile en pahalı hızlı tren, en pahalı hava meydanı, en pahalı hastane, en pahalı saray, en pahalı kültür merkezi yapmakla aynıydı. Bu tercihte hep aynı sonuç oluyor. Döviz bitiyor. Ekonomik kriz patlıyor. Milli para egemenliğini yitiriyor, fiyatlar artıyor, vergi yükü ağırlaşıyordu. Vahdettin Köşkü’nün yapıldığı yıllardaaşar vergisi” vardı.

Ali kıran.

Baş kesen.

Zalimce bir vergiydi.

Köylünün tarlasında ürettiği mala borç verenlerin kurduğu polis- jandarma gücü ile el konuluyor, mültezimler aracılığıyla ürün paraya dönüştürülerek borç verenlerin Markları, Frankları, Sterlinleri ödeniyordu.

Bugün mültezimler yok.

Maliye vergiyi topluyor.

Borç vericilerine ödüyor.

Döviz bitince de TL’nin değerini düşürerek yani ihraç malını en ucuza getirerek dışa satıp; borç vericiler için “Dolar- Euro denkleştirme seferberliği” başlatılıyor. Önceliği dış para vericilere tanınan tercihlerin adına da fiyakalı olsun diye “yeni model” deniliyordu.

Şu tabloya bakın:

2022 yılı bütçesinde milyonlarca çiftçi için 25 milyar TL destek payı ayrıldı, fakat geçiş garantili, yolcu garantili, hasta garantili borç vericiler için ayrılan 42 milyar TL oldu.

★★★

Viran olası!

Vahdettin Köşkü!

Kırım Harbi sırasında “İtalyan yaralı askerlerinin” tedavisi için hastane olarak kullanılıyordu. Sultan Abdülmecit, dış borçla elde edilmiş 37 bin altın ödedi ve köşkü oğlu Şehzade Burhanettin Efendi’ye tahsis etti. Şehzade Burhanettin öldü. Sultan ll. Abdülhamit tahta çıkmıştı. Köşkü kardeşi  Şehzade Vahdettin Efendi’ye verdi. Şehzade Vahdettin, daha sonra tahta geçti ve eski köşkü, dışardan bulunmuş borç para ile Fransız Mimar Alexandre Vallaury’e yeniden düzelttirdi. Kuzeye doğru bir kanat ilave ederek büyüttü. Yanına anneliği Şayeste Hanım için 2 katlı ilave bir köşk daha yaptırdı. İlave köşkün parası da dış borçla bulundu. İmparatorluk Vahdettin döneminde battı. Vahdettin, İngiliz gemisi ile yurt dışına kaçarken şahsi malı olan köşkü, Zehra adındaki cariyesine bağışladı. Zaman içinde köşk eskidi. 1960 yılına gelindiğinde yıkılmıştı. Başbakan Turgut Özal, köşkü o yıllar başvurulan sıcak para tercihli- yap- işlet- devret vidalı” dış borç büyütme modeli uyarınca tamir ettirerek “Başbakanlık Dinlenme Evi” yaptırmayı planlamaya aldı. Ödeneksizlik nedeniyle köşk kaderine terk edildi. Özal’ın dönemi yüksek ekonomik krizle kapandı ve kurduğu parti seçim sandığına gömüldü. Tayyip Erdoğan iktidara gelince köşk bu kez önce Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne sonra Başbakanlığa devredildi. Tayyip Erdoğan, sıcak para” vidalı ve müşteri garantili yap- işlet- devret yatırımları ile” dış borç bulmaya devam etti. Halka da “devletin borcu azalıyor” dedi. Ama garantili projelerle bulunan dış paralarla Türkiye’nin borcu çok büyüdü. Borç büyürken Tayyip Erdoğan Vahdettin Köşkü’nü de 2007 yılında “Başbakanlık Anadolu Çalışma Ofisi” olarak yeniden onarılması için talimat verdi. Projeyi Sinan Gerim adlı yerli bir mimar üstlendi. Köşkün arazisi yetersiz bulundu. Çevre düzenlemesi için 4.000 metrekare alan kamulaştırıldı. Köşkün içinde bulunduğu koruda 300 ağaç korumaya alındı fakat akasya, defne, fıstık çamları kesildi. Yerlerine ıhlamur, at kestanesi, çitlembik, erguvan ağaçları dikildi. Kaça patladığı üzerinde fazlaca durulmayan Vahdettin Köşkü,  “Cumhurbaşkanlığı Çalışma Ofisi” olarak kullanılmaya başlandı. Dolara dördüncü müdahale kararı işte bu köşkte alındı.

Sonuç fiyasko oldu.

★★★

Yıkılası!

Vahdettin Köşkü!

Dolara müdahale saatlerinde Zonguldak’ın Ereğli İlçesi’nde A.Ç. adlı bir vatandaş öfke ile geldiği Kaymakamlık Binası’nın girişinde duvarda asılı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çerçeveli fotoğrafını” aldı, yere atıp kırdı. Polis geldi. Vatandaşı karakola götürdüler. İfadesinde “ekonomik sıkıntılar yaşadığını, zor günler geçirdiğini, ailesini artık geçindiremediğini, bu yüzden öfkesine hakim olamayarak fotoğrafı yere attığını” söyledi.

Mahkemeye çıkarıldı.

Hakaretten tutuklandı.