Çin’den ilk etapta gelen 3 milyon doz aşı dişimizin kovuğuna yetmez...

Biz bu ülkede 3 değil, 83 milyon vatandaşız...

Aşıların gerisi ne zaman gelecek?

Ne siz sorun, ne biz söyleyelim? Çünkü belli değil!

Dünyada aşı konusunda en geri kalan ülkelerden biriyiz. Sağlık Bakanı Koca bununla iftihar ediyor mu acaba?

Getirilen inaktif Çin aşıları (etkinliğini kaybetmiş virüslerden yapılan aşılar) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Laboratuvarları’nda testten geçirilmeye başlandı. Her şey yolunda giderse 14’üncü günün sonunda aşıya onay verilecek.

★★★

Türkiye’de Çin aşısı Sinovac testten geçirilirken, ayrıca, ülkemizde 8 ayrı aşı çalışması yapıldığı, bunlardan birinde sona gelindiği belirtiliyor.

En geç Nisan ayında kendi aşılarımızı da kullanıma hazır hale getirecekmişiz!

İyi de... Biz aşıyı bulsak bile hangi tesiste üreteceğiz ki?

Milyonlarca doz aşı gerekiyor ve bizim bu çapta büyük bir tesisimiz yok. Vardı, on yıl önce kapattık. 2011 yılında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün kapısına kilit vuruldu.

Şimdi tamamen dışa bağımlıyız!

★★★

Basit bir maske dağıtımını bile beceremeyen Sağlık Bakanlığı, bakalım bu aşılama işleminin altından nasıl kalkacak?

Söylediği eğer doğru çıkarsa, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “Nisan ayı sonuna kadar 50 milyon doz aşıyı tamamen kullanıp, 25 milyon kişiyi aşılamış olacağız.” diyor.

Oysa aynı süre içinde Almanya ancak 5 buçuk milyon kişiyi aşılayabileceğini açıkladı.

Vay canına! Aradaki fark müthiş! Almanya’dan dört buçuk kat daha hızlıyız demek ki!

Bakan Fahrettin Koca’ya “Bu kadar hıza nasıl ulaşabileceksiniz?” diye sorulunca:

“Biz yaparız. Birinci kademe sağlık hizmetinde dünyanın en iyilerinden biriyiz.” dedi. İnşallah bu, diğer söyledikleri gibi boş çıkmaz!

Aşılamayı dediği sürede tamamlamayı başarırsa ona “Jet Bakan” deriz...

★★★

CHP Sağlık Politikaları Genel Başkan Danışmanı Coşkun Bel, 2011 yılında Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü kapanmanın, AKP’nin yanlış icraatlarından biri olduğunu belirterek şöyle dedi: “Aşı üretimi 1997 yılında durdurulmuştu. Daha sonra AKP döneminde Hıfzıssıhha Enstitüsü tamamen kapatıldı. Eski yıllarda tesiste tifo, tifüs, kolera, çiçek, veba, difteri, verem, tetanoz aşıları dahil 17 çeşit aşı ve serum üretebiliyordu. O tarihte yepyeni, modern aşı üretim tesisleri kurmanın maliyeti 40 milyon dolar idi ve bu para Türkiye’nin ödeyemeyeceği bir miktar değildi. AKP iktidarı bu harcamayı yapmadı. Sonra ne oldu? Şimdi, her yıl dışarıdan getirttiğimiz aşılara beş misli daha fazla para (200 milyon dolar) ödüyoruz. Dışa bağımlılıktan kurtulmak için Türkiye’de ‘Ulusal Aşı ve İlâç Merkezi’ kurulması şarttır!”

Bedeli ağır olmaz inşallah


Aşıyla başladık, aşı ile devam edelim...

İYİ Parti İzmir Milletvekili Dr.Aytun Çıray, Çin’den gelen Sinovac aşısına ilişkin iddiaları Meclis’e taşıdı...

Dr. Çıray, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın cevap vermesi istemiyle (özetle) şunları sordu:

- Sayın Bakan... 11 Aralık’ta geleceğini söylediğiniz aşıların 20 gün gecikmesinin sorumlusu kim ya da kimlerdir?

- Henüz Faz-3 çalışmaları tamamlanmamış bir aşının tercihinde hangi faktörler belirleyici olmuştur?

- Her ülke farklı şirketlerce üretilmiş, en az iki aşının anlaşmalarını nüfuslarının tamamını aşılayacak sayıda yaptı. Türkiye ise neden yalnızca Çin şirketinin aşısı ile yetinmekle kaldı?

- Toplumsal bağışıklığa önemli bir katkı sağlayacak miktarda bir anlaşmaya neden gidilmedi?

Aytun Çıray’ın sorularına Bakan Koca ne cevap verir bilmiyoruz ama, ülke olarak bu konuda yaya kaldığımız kesin! Dileriz bunun bedeli ağır olmaz!

GÜNÜN SÖZÜ


Ölüm olmasa, hayat bu kadar değerli olmazdı!