Uğursuz 2020 yılı bu gece yarısından sonra def olup gidiyor.

Yoksullaşan bir Türkiye’de yaşıyoruz.

Ülkemiz işçinin, çiftçinin, emeklinin, memurun çile çektiği bir yere döndü. Hele işsizler... İş bulamadıkları için ailelerini doyuramayan o talihsizler... Milyonlarca işsizin cehennemi haline geldi memleket...

“Beyin göçü” ayrı bir dram...

Ülkemizi geleceğe taşıyacak olan pırıl pırıl gençler Batı ülkelerine göç etmenin yollarını arıyor. Neden?

Çünkü ekonomik ve siyasi çalkantılar, insanlarımızı kutuplaştıran politik kavgalar, gençlerimizin umutlarını yok etti... Fırsatını bulan, istikbalini yurt dışında aramaya gidiyor! Ülkemiz için büyük kayıp bu...

★★★

Bugün yılın son günü... Yarın yeni yıla, yeni bir umutla başlayacağız.

Okurlarımdan, eşten ve dosttan “2021 kutlu ve mutlu olsun” mealinde çok sayıda “yeni yıl mesajı” geldi.

Ben de tüm okurlarımın ve dostlarımın yeni yılını kutluyorum.

Gelen mesajlar arasında Mehmet Memiş Hoca’nın gönderdiği yeni yıl kutlaması da vardı.

Bu bana eski yıllardaki ilginç bir anıyı hatırlattı... Bugün sizlere onu anlatmak istiyorum.

★★★

Toplumun iyi tanıdığı Mehmet Memiş Hoca’yı ben de uzun yıllardır tanırım...

Atatürkçü bir din adamıdır. Onun bu yanını çok severim...

Yurt sevgisi üst düzeyde bir ilâhiyatçıdır.

Kimse bilmez ama Mehmet Memiş “FETÖ tehlikesini” ilk haber veren ve 25 yıl önce devleti uyaran bir insandır.

Onun uyarıları dikkate alınsa “FETÖ faciası” yaşanmayacaktı!

★★★

Yıl 1995 idi... Meydan Gazetesi’nde yazıyordum. Başbakan Tansu Çiller’di...

Türkiye’nin ilk ve tek kadın başbakanı olduğu için başlangıçta Tansu Çiller’i ben de destekliyordum ama sonra yanıldığımı anladım.

Başbakan Çiller, 1995 yılının Ocak ayında, o zamanlar pek muteber bir kişi olarak kabul edilen Fethullah Gülen’i davet ederek onunla karşılıklı görüşmüş, sohbet etmiş, düşüncelerini dinlemiş,  “Hocaefendi” diyerek ona iltifatlarda bulunmuştu.

Fethullah Gülen de, Türkiye Cumhuriyeti ve Başbakanı hakkında sıcak, çağdaş, güzel sözler söylemiş ve bu buluşma yüksek tirajlı gazetelerde günün en önemli haberi olarak  manşet yapılmıştı...

★★★

Meydan Gazetesi’ndeki köşemde, “Başbakan Tansu Çiller - Fethullah Gülen” görüşmesinden ben de söz etmiş, uzunca bir yorum yazmıştım.

Yazımın çıktığı gün Mehmet Memiş, Meydan Gazetesi’indeki odamda beni ziyarete geldi. Hal-hatır sormadan sonra:

“Ağabey” dedi “Bütün gazeteler Fethullah Gülen’den bahsediyor.”

“Evet, bahsediyor.” dedim.

Aradan 25 yıl geçtiği halde hiç unutmam... Mehmet Memiş:

“O çok tehlikeli bir adam” dedi,

“Nasıl tehlikeli?” diye sordum.

“Fethullah Gülen’in gizli emelleri var” dedi ve anlattı:

“Polis teşkilatına yerleştirdiği adamlarıyla orayı neredeyse ele geçirmiş durumda...  Şimdi sinsi sinsi orduya sızmaya çalışıyor... Cemaatin adamlarını Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sokmayı da başarırsa bunun arkası gelir...”

“Gerçi inanılır gibi değil ama bunu devlete bildirmen lâzım”

“Sayın Başbakan’a ve bazı bakanlara söyledim... Çok dikkat edilmesi lâzım! Fakat ciddiye aldılar mı, bilmiyorum.”

★★★

Mehmet Memiş’in bu sözleri üzerine çok şaşırmıştım. İnanılır gibi değildi ama doğru çıktı.

O tarihten 21 yıl sonra 15 Temmuz 2016’da hain darbe teşebbüsü gerçekleşti. Türkiye Cumhuriyeti, tarihindeki en büyük tehlikeyi atlattı.

Mehmet Memiş, 21 yıl önceden haber vermiş ve uyarmıştı... Onu dinleyen olsaydı, sanırım cemaat güçlenemez ve bu hain “15 Temmuz darbe teşebbüsü” de gerçekleşmezdi!

★★★

Bunları neden yazdım?

Dedim ya... Mehmet Memiş’ten yılbaşı tebriki ile birlikte aldığım yeni yıl mesajı bana bu eski günleri hatırlattı.

2020 berbat bir yıldı, defolup gitti... 2021 daha iyi olur inşallah...

★★★

Mehmet Memiş Hoca yeni yıl için gönderdiği mesajda iyi dileklerini belirttikten sonra şöyle diyor:

“Allah tüm dünyaya ‘Koronavirüs’ diye bir musibet yolladı. Bence bunun sebebi insanların azmasıdır.

■ Birbirlerinden rahatsız olan toplumlar haline geldik.

■ Tahammülsüzlük had safhada...

■ Anaya-babaya sevgi kalmadı...

■ Memleketi kutuplaştırdılar...

■ Herkes birbirine düşman gibi bakıyor.

■ Milleti birbirine düşürenlerin akıbeti, bu dünyada da, ahirette de iyi olmaz!

■ Ülkede dinle, mezheple, tarikatlarla uğraşmadan kardeşçe yaşamamız lâzım...

■ Hep gerginlik, hep kavga, hep küfür, hep hakaret...

■ Böyle bir ortamda nasıl iyi olabiliriz?

İddia ediyorum;  Tüm siyasiler ve sözde yorumcular en az bir ay, televizyonlarda konuşmasınlar, TV ve gazetelerde yorum yapmasınlar, inanın ki kafalar dinlenir ve bu millet kendine gelir.

Bizim ulus olarak bir olmamız, bütün olmamız, demokrasiyi savunmamız gerekir!”

TEBESSÜM

Sucuklu yumurta projesi!


Bir tavuk, çayırda otlayan ineğe yaklaşmış:

“Sayın inek, bu güzel günde sana kârlı bir iş teklif edersem kabul eder misin?”

İnek, her ne kadar adı insanlar tarafından ineğe çıkarılmışsa da, kârlı bir işbirliğini reddedecek kadar inek değilmiş...

“Buyur söyle bakalım, teklifin nedir sayın tavuk?

“Müthiş bir projem var. Seninle ben, sucuklu yumurta yapıp satalım. Sen bana şu çayırda bir yer göster yeter... Ben orayı yumurtayla doldururum!”

İneğin aklı yatmış, ineklik bu ya! Ortaklık kurulmuş...

İlerleyen günlerde tavuk gıdaklaya gıdaklaya follukları yumurtayla doldurmuş...

... Ve sonunda bir gün, yanında eli bıçaklı, iri-yarı bir adamla çıkagelmiş:

“Sayın inek! Yumurtalı sucuk yapmanın zamanı geldi. Lütfen kendini gönül ve vicdan rahatlığı içinde sayın kasaba teslim et...”

İnek bunları duyunca ayılmış:

“Sayın tavuk, bu işbirliği, bu ortaklık bana biraz pahalıya mal olacak galiba?” demiş.

Tavuk gülümsemiş:

“Biraz öyle sayın inek! Ama gayemiz insanlara bol ve lezzetli yumurtalı sucuk yedirmektir. Sen kendini kasaba teslim et, gerisine karışma!”

...Ve inek, uzatıvermiş boynunu kasabın bıçağına...

KISSADAN HİSSE: İneklere boşuna inek dememişler! Hayatta hiçbir zaman inek olmamak lâzım! İnsan da inekleşirse aynı akıbete uğruyor!

GÜNÜN SÖZÜ

Hayatın tokadıyla yere devrilen kişi tekrar ayağa kalkabiliyorsa “Güçlü insan” işte ona denir!