Cumhuriyet karşıtlarının iştahları kabardı!

İktidar yandaşı olan bir gazetenin şu manşetine bakın:

“Meclis isterse hilâfeti ihya edebilir!”

Hilafet, Ortaçağ’a dönüş demek. Gericiler karanlığı özlüyor!

Bu onların kafalarında yatan düşüncenin, arzunun, ihtirasın dışavurumudur!

21’inci Yüzyıl’da hâlâ, gönüllerinde hilâfet ve padişahlık özlemi var. Ortamı uygun görüp fırsat buldukça, sivri dişlerini gösteriyorlar!

★★★

Bir kararname ile İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış, karanlık dönemleri özleyenler için bir umut ışığı, bir mutluluk oldu! Tarikatlar ve cemaatler teşekkür için kuyruğa girdi.

Artık kadınları kafalarına estiği gibi kullanabilecekler, canlar istediği vakit dövüp eziyet edebilecekler! Kadına şiddet artacak!

İstanbul Sözleşmesi, kadınları ve çocukları korumaya, aile içi şiddeti önlemeye yönelik 46 devletin imzaladığı uluslararası bir sözleşmeydi.

Bu çağdaş anlaşmaya 2011 yılında Türkiye öncülük yapmıştı. Ne yazık ki, tarikatların, cemaatlerin baskısıyla ve “Tek imzalı kararname ile” bu sözleşmeden çıkıldı!

★★★

Dedik ya... Gericilerin gönüllerinde yatan aslan “Hilâfeti geri getirmek!”

Hilâfet çağrılarına gereken cevabı Adalet eski Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk verdi.

Hikmet Sami Bey “Hilâfet istemek, Anayasa’nın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif bile edilemez hükümleri kapsamındaki laiklik ilkesine aykırıdır!” dedi ve şu çarpıcı sözü ekledi:

“Bu sapık bir iddiadır!”

Yalnız Hikmet Sami Türk değil, Anayasa hukukçuları da aynı şeyi söylüyor. Fakat ne yazık ki, günümüzde birçok alanda sapıklıklar artıyor!

“1 trilyonluk kararname!”


Bir gece yarısı operasyonu, ne yazık ki, millete çok pahalıya patladı, yangın yerine dönen piyasalar hâlâ kendine gelemedi!

Halen ekonomide benzeri görülmemiş bir kriz yaşanıyor!

Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal “Tek imzalı” kararname ile görevden alındı ve yanlış gidişin devam etmesi ekonomiyi iyice kayganlaştırdı, döviz dalgalandı, dolar fena fırladı!

Piyasaların alevi söneceğe benzemiyor!

Her şey “Tek imza” ile oluverdi. Çünkü iki yılı aşkın bir süredir, ülkemizin sistemi böyle! Tüm yetkiler “Tek elde” toplandı!

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” denilen bu yönetim tarzıyla ülkenin sorunlarının çözülmesi pek mümkün görünmüyor!

★★★

Ülkemizin düzgün ekonomistlerinden İbrahim Kahveci bir hesap yapmış, diyor ki:

“Bir kararnamenin sadece 1 günlük maliyeti 1 trilyon lira olur mu? Ya da bir ülkeye 1 günde 1 trilyon lira nasıl zarar verebilir?

İşte bunu ülke olarak Cuma akşamı yaşamış olduk!

Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal görevden alındı ve yerine yeni bir başkan ataması yapıldı... Ve piyasalar çöktü!

★★★

“Ülkemiz yeni bir ekonomik fırtınanın içine girmiştir.

Artık bırakın faiz indirmeyi, yükseltmeniz bile bu ateşi söndürmeye yetmeyebilir!

Elbirliği ile Türkiye çalkantılı bir döneme sokuldu!

Kriz içinde yaşayan bir ülkeyiz!

Tebrik ederiz! Bunu da başardınız!”

TEBESSÜM

“Dünya salaktan geçilmiyor!”


Temel ile Fadime evlenip bir kır evinde yaşamaya başlar...

Fadime her sabah, bir hayli uzakta olan kasabaya gidip Temel’e gazetesini getirir... Bir, üç, beş ay derken, kadın yol yürümekten bıkar... Bir gidişte 7 gazete birden alarak, Temel’e her gün birini vermeyi düşünür ve öyle yapar.

7’nci gün Temel, Fadime’ya döner ve:

“Dünya salaktan geçilmiyor yahu!” der “Aynı adam, aynı ağaca, aynı arabayla 7 gündür çarpıyor!”

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanın kendi vatanı için yalan söylemesine “diplomasi”denir!