Ecevit Hükümetine karşı 1979 yılında gazetelere ilan verdiler


Türkiye’nin üretimdeki sermaye gücünü ortaklaştıran patronlar, 30 Mart’ta yapılan Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında, “50. Yıl Manifestosu” yayımladı: Bana göre...

TÜSİAD YİK Başkanı Tucay Özilhan’ın,“Böylesi zamanlarda aklıma Churchill’in bir sözü gelir. Churchill gelecekte ne kadar uzağı görmek istersek, geçmişte de o kadar geriye bakmalıyız der” sözleri yalnızca tarihsel bir hatırlatma değildi.

TÜSİAD’ın kuruluş yılı olan 1971’e gidilerek, Türkiye’nin içinden geçtiği; ekonomik, siyasi ve toplumsal dönüşümler ile günümüz arasındaki bağlantılara referans kaynağı bulunmuştu:

Asker, siyasetçi ve 1953 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi 1940-1945/1951-1955 dönemleri Birleşik Krallık Başbakanı Winston Churchill’in nüktedan kişiliği...

★★★

Özilhan’ın YİK’te yaptığı “günümüz ve 1970’ler karşılaştırmasını” aynen aktarıyorum: “1970’ler, yine bugünlerde olduğu gibi dünyanın ve ülkemizin karmaşık günlerden geçtiği bir dönemdi. 1970 yılında, ülkemizde dış ticaret açığı büyüyüp açığı finanse edecek finansman bulunamayınca IMF’yle bir stand-by anlaşması yapılmış ve TL yüzde 67 devalüe olmuştu. Dünyada üçüncü sanayi devrimi olarak bilinen bilgisayar teknolojilerindeki devrim başlamıştı. Soğuk Savaş ABD ve SSCB arasındaki yarışı hızlandırmıştı. 1971’in Şubat ayında Apollo 14 aya üçüncü kez insanlı iniş yapmış ve ay yüzeyinde bilimsel araştırmalar için çalışmaya başlamıştı. Bundan bir ay sonra Türkiye’de anarşi gerekçesiyle 12 Mart muhtırasıyla demokrasimiz bir darbe daha almıştı. Nisan ayında ise derneğimizin kurucuları, Atatürk ilkelerine uygun olarak, Türkiye’nin demokratik ve planlı yollarla kalkınmasına ve Batı uygarlık seviyesine çıkarılmasına yardımcı olmak amacıyla TÜSİAD’ı kurmuştu. TÜSİAD kurulduktan kısa bir süre sonra İkinci Dünya Savaşı’nın ardından inşa edilen küresel finansal mimarideki sorunlar ağırlaşmış ve yaz aylarında Bretton Woods (Dolar, 1944 yılında altına endeksli tek para birimi olarak kabul edildi) sistemi çökmüştü.

Türkiye’nin kişi başına geliri yüksek gelirli ülkelerin beşte biri kadardı.

★★★

Özilhan günümüze geliyor...

“Bugün de küresel ekonomide ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bretton Woods sisteminin çökmesinin ardından kurulan ve kalıcı olacağı düşünülen neo-liberal düzen, 2008 krizinde almış olduğu yaraları sarmaya uğraşıyor. İnsanoğlu şimdi de Mars’a gidiyor. Artık dördüncü sanayi devrimini konuşuyoruz.  Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Soğuk Savaş dönemi kapandı ama adeta  yeni bir Soğuk Savaş, bu defa da ABD ve Çin arasında yaşanıyor. 70’lerdekilerden farklı olsa da iç ve dış mihrak söylemleri bugün de gündemde. Cari açık ve finansman sorunumuz aynen devam ediyor. Daha geçen hafta TL yüzde 10 civarında değer kaybetti. Türkiye’nin kişi başına geliri yüksek gelirli ülkelerin hâlâ beşte biri civarında.”

Özilhan’ın günümüzle paralelliklerine dikkat çektiği dönem, 1979’da yıkılan Ecevit hükümetine karşı TÜSİAD’ın verdiği gazete ilanları sürecini de kapsıyor.

“Toplumsal fakirlik” korkutuyor


Özilhan yön değiştiren küresel rekabet ve pandemi koşullarında kök sorunların ağırlaştığına vurgu yapıyor, “toplumsal fakirlik” ifadesini kullanıyor.

Artan ve kalıcı niteliğe bürünme potansiyeli taşıyan “işsizlik” sorununa yapılan vurgu, endişelerin “korku” boyutuna evrildiği izlenimi uyandırıyor.

★★★

Özilhan’ın ekonomide dar geçitten çıkış formülü şöyle:

“Kavga dövüşle olmuyor...  Açık, net, öngörülebilir ve tüm kesimlere güven veren bir yol haritası ortaya koymalı....

Sadece semptomları hafifletmeye uğraşmakla yetinmemek, aynı anda kökte yatan sorunları tedavi etmeye çalışmak gerekir.”

TÜSİAD’a “Son 2.5 yılda 4. Merkez Bankası Başkanı atanmasına karşılık, kur ve faizlerdeki artış hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye sorsaymışız bu yanıtı alacakmışız...

★★★

Tırpanlanan ifade özgürlüğü ve kadın-erkek eşitliği mücadelesine yönelik eleştirilere de yer veren Özilhan, TÜSİAD’ın 50 yıldır savunageldiği “değerleri” bir kez daha ilan ediyor:

Demokratik hukuk devleti, laiklik ve piyasa ekonomisi ilkeleri temelinde yaptığımız tespitleri ve önerileri ülkemizin yöneticileri ve kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz.”

Divan Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın, Özilhan’ın konuşmasına yaptığı “Son derece gerçekçi” yorumu, noktayı koyuyor.