Bundan 8 yıl önce kişi başı gelir 13 bin dolardı, şimdi 7 bin dolara yaklaşıyor.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne 2004 yılında “gelişmiş ülke” statüsünde imza atan 42 ülke arasında yer Türkiye, 2021 yılına girdiğinde dolar karşında ulusal para birimi en çok değer kaybeden ülke oldu.

Ekonominin tek bir özeti var: Fakirleştik.

★★★

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu’na bakılırsa; kur artışıyla cari açığa yol açan yapısal sorunlar çözülecek,  zam yağmuru dinecek...

Küresel tedarik zincirinde yaşanan kırılmanın Türkiye’ye yatırım iştahını artırdığına işaret ediliyor.

★★★

Uluslararası Yatırımcılar Derneği  (YASED) Başkanı Ayşem Sargın’ın  7-11 Aralık 2020 tarihinde düzenledikleri “Uluslararası Yatırım Zirvesi” öncesi yaptığı açıklamaları hatırlayalım.

Dolar henüz çift haneli olmamış, 7.5 lira bandında salınıyor.

Yatırım kararı alınması için istikrar ve öngörülebilirlik olmalı” diyen Sargın, Türkiye’de yatırım iştahının artması için atılması gereken 2 adımı vurguluyor:

  1. Veri aktarımını sağlayacak, dijital altyapıyı diğer ülkelerle uyumlu hale getirmek.

  2. Yatırımcıya özel teşvik sistemine geçmek.


★★★

40 bine yakın şirketin yanı sıra bölgesel ve sektörel derneklerin de üye olduğu Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) üyeleri arasında yapılan ankette, katılanların yarısı 2022 yılında yatırım yapmayacağını söylüyor.

Peki neden” diye sorulduğunda da yüzde 79’u “Yatırım ortamı müsait değil” gerekçesini öne sürüyor.



★★★

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan’a yatırım ortamından ne anlamamız gerektiğini soruyorum, “Ekonominin üzerindeki riskler azalmıyor; kur, faiz, enflasyon sarmalına girdik” diyor.

★★★

İhracatın yüzde 70’i ithalattan geliyor. Sanayinin kur artışı nedeniyle yaşadığı temel sıkıntı bu.

İhracat artarken, ithalatı da peşinden sürüklüyor.

İthal ikameci sanayileşme tasarımı, “kitabi bir laf” olmanın ötesine geçemiyor.

2000 yılında yüksek teknoloji içeren katma değerli ürün ihracatının, toplam ihracat içindeki payı yüzde 6 olurken, 2020 yılında yüzde 3’e düştü...

1 dolarlık ihracat yapmak için 3.5 dolarlık ithalat yapılıyor.

İhracatın kilogram değeri 1.57 dolardan 1 dolara geriledi.

Oysa hedef 2 doların üzerine çıkmasıydı.

★★★

Sanayicilerle görüşüyorum...

Ara malı ve hammadde bulmakta yaşanan güçlükler tedarik zincirinde kırılmalara yol açıyor. Emtia bulamıyoruz, sabah ısmarladığımız ürün öğleden sonraya kalmıyor. Enerji, ulaşım, lojistik maliyetleri yükseliyor” deniyor.

Sanayici fiyatlandırma yapamadığından 2022 bütçesini hazırlayamıyor.

En basitinden ambalaj diyelim; 3 ayda karton kutu fiyatı 8 liradan 24 liraya çıkmış.

Önümüzdeki 2 yılın bugünden daha zor geçeceğini düşünen iş dünyası, önlerine konan “kur menüsüyle” karnını doyurabilecek gibi durmuyor.

Cent’e endeksli ekonomi


Türk Lirası 10 ABD Doları’nı gördüğünde ekonomist Uğur Gürses’in attığı “1 TL=10 cent” tweet’i; 3 Kasım 2002’deki seçimlerinden önce merhum 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in demecini hatırlattı.

Demirel 2 Mart 2002 tarihli söyleşisinde, dönemin Başbakanı merhum Bülent Ecevit’in 20 yıl önce yaptığı “Ülkeyi 70 cent’e muhtaç ettin” suçlamasına şöyle yanıt vermişti:

Şu anda 70 cent’e değil, bir cent’e muhtaç durumdayız. 100 cent olsa ne olacak, kullanamadıktan sonra.”

★★★

İthalattan, üretilen mal ve hizmetlere kadar ülke ekonomisinin dolara endeksli hale gelmesinden yakınırken, “cent’e endeksli hale” geldiğimizi düşünmek korkutucu.

★★★

Demirel’in “kullanamadıktan sonra” ifadesi demokrasiye vurgu yapıyordu.

Bankaların battığı 2001 finans krizi ile halkın fakirleştiği 2021 ekonomik krizi arasındaki benzerlik “demokratik talebin ortaklaşması” diyebiliriz.

★★★

Aynı demecinde vatandaşın elektrik parasını ödeyemediğini, 775 bin kişinin kredi kartı yüzünden sıkıntıya girdiğini anlatan Demirel, “Ee bunlar iyi ise oturun kardeşim. İstediğiniz kadar oturun. Ama iyi değil. O zaman gidin. Gidin başkası gelsin. Hadise budur” diyordu.

★★★

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi verisine göre, bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe alınan kişi sayısı 2021 Ocak-Temmuz döneminde, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 82 artarak 741 bin kişiye yükseldi.

2002 krizindeki tablo, ilk 7 ayda yakalandı.

3.5 milyon kişi, bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemiyor.

★★★

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, yılbaşından bu yana elektrik faturasını zamanında ödeyemeyen abone sayısının 5 kat artarak, 5.5 milyona dayandığını açıkladı.

★★★

Hadise budur....

“Merkez Bankası’nda 300 milyar dolar rezerv olmalıydı”


Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın 2018 yılından beri ısrarla savunduğu, “Faiz sebep, enflasyon neticedir” yaklaşımı, dolarizasyonla duvara tosladı.

Erdoğan ekonomi bürokratlarını hangi tezle ikna ediyor derseniz özetini vereyim:

Yüksek faiz, düşük kur politikasıyla yeterli döviz rezervine sahip olamadık. Merkez Bankası rezervimiz 300 milyar dolar olmalıydı.

Faizleri düşürmek uğruna 4 Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başkanı değişti; sonuç: 5 Kasım haftası itibarıyla swap (takas) hariç net rezerv eksi 35.2 milyar dolar...

Dolar kurunda 2002-2012 yılları arasında yüzde 20, 2012-2018 yılları arasında yüzde 200, 2018-2021 yılları arasında yüzde 300’e varan artışı açıklamak için ekonomi profesörü olmak gerekmiyor.

2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildiğini biliyorsunuz değil mi?

Son 20 yılda ne kadar arsa, fabrika satılmış, kimlere kadrolar açılmış, hangi ihaleler dağıtılmış onları da biliyorsunuz...

O zaman TCMB kasasında neden 300 milyar dolar olmadığını da tahmin edebilirsiniz.