Türkiye’deki üniversitelerin en önemli sorunu akademik özgürlüktür. Bilim insanları özgürce soru sorup, araştırma ve yayın yapamıyorsa bilimsel özerklikten söz edilemez. Dünyada akademik özgürlük ve bilimsel etik değerlerin korunmasının bekçileri Friedrich Alexander Üniversitesi, V-Dem Enstitüsü, Risk Altındaki Bilim İnsanları Ağı ve Küresel Kamu Politikaları Enstitüsü’dür. Amerika’dan Japonya’ya her yıl binlerce bilim insanıyla görüşerek, yüzlerce kriterle üniversiteleri akademik özgürlük açısından incelerler. Sonra Dünya Akademik Özgürlük Endeksi yayımlanır. Bu endeks, bir ülkenin sadece bilimsel gelişmişlik düzeyini değil demokratikleşme, insan hakları, hukuk gibi birçok alanda siyasal baskıya dair ipuçları da verir.

ELVEDA AKADEMİ

12 Eylül’de akademik özgürlükte 100 üzerinden 5 puan alan Türkiye, 2002-2008 yıllarında bu puanı 58’e kadar çıkardı. 2016’da FETÖ kalkışmasıyla dibi gördü. Siyasete biat etmiş akademik kadrolarla da bir daha düze çıkılamadı. Askeri-sivil darbeciler kadar darbeleri otoriterleşme için kullanan siyaset kurumu da Türkiye’nin bilimde geri kalmasının sorumlusudur. Türkiye, 2021 Yılı Dünya Akademik Özgürlük Endeksi’nde 100 üzerinden 6.4 puanla 175 ülke içinde 170’inci oldu. Ülke bir anda 40 yıl geri giderek, 12 Eylül darbe günlerine döndü. Avrupa’dan Amerika’ya 34 ülke 97.2 gibi puanlarla A liginde. A, B, C, D derken E ligindeki Türkiye bilimsel özgürlüğe ‘Elveda!’ dedi. Türkiye’nin bilimsel özgürlükte Suriye, Libya, Sudan, Yemen, Suudi Arabistan’la aynı ligde olmasının sorumlusu kim?

DOKUNAN YANIYOR

Dünya Akademik Özgürlük Endeksi paydaşlarından Risk Altındaki Bilim İnsanları Ağı, 2021 raporunda Türkiye’den, “Üniversiteler kuşatma altında ve Türkiye’nin akademik topluluğu felç geçiriyor” diye söz ediliyor. Türk bilim insanlarının artık araştırma konusu seçerken bile kendisini özgür hissetmediği anlatılıyor. Ermeni Sorunu, Kürt Sorunu, LGBT gibi konularda bizzat araştırmacıların kendisine otosansür uyguladığı, AKP ve politikalarıyla ilgili araştırma yapmaktan ‘dokunan yanar’ korkusuyla çekindiği sıralanıyor. Sayısal bilimler çok etkilenmese de temelli eleştirel analiz olan sosyal bilimler baskı karşısında açık açık havlu attı.

TEZ SÜRÜLSÜN

Türkiye’deki akademik baskı artık uluslararası boyutlara ulaştı. Dr. Mehmet Baki Deniz kim mi? Sabancı Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği-Matematik lisansı ve Boğaziçi’nde yüksek lisans yaptı. YÖK’ün diploma denkliğini onayladığı, dünyadaki en iyilerden New York Eyalet Üniversitesi’ne bağlı Binghamton’a doktoraya gitti. 7 yıllık araştırma sonunda ABD’de jüri önüne çıktı. 250 sayfalık tezini savunup, 30’lu yaşlarının başında ‘sosyoloji doktoru’ unvanı aldı. ABD ve Avrupa dahil binlerce üniversitede akademisyen olarak ders verme hakkı var. Dünyada tek bir yer hariç! Doğup, doyduğu, okuduğu, çok sevdiği, bilimin gelişmesi için Amerika’dan geri döndüğü öz yurdu Türkiye!..

KIZDIRAN TEORİ

“Türkiye’yi 1980-2008 Arasında Kim Yönetiyor? Sermayenin İktidarı ve Otoriter Popülizmin Yükselişi” adlı doktora tezi yazmıştı. ‘Türkiye’de sana ekmek-su yok’ dedirtecek ne yazmış olabilirdi? Tezindeki, ‘Recep Tayyip Erdoğan döneminde AKP’nin otoriter bir rejim değişikliğini yürürlüğe koyduğu’ teorisi mi kızdırdı? Bilemeyiz. Oysa bu teze AKP’li bakanlar dahil yüzlerce insan bizzat görüşerek içerik desteği vermiş. Türkiye’de doçentlik jürisini de oluşturan Üniversiteler Arası Kurul (ÜAK) Cumhurbaşkanlığına bağlıdır. ÜAK’a yapılan ‘diploma denkliği’ başvurusu 14 ay bekletildikten sonra reddedildi. Tek sayfalık reddedilme metninde, “Doktora tez konusu ve içeriği” kelimelerinin altının çizilmesi dikkat çekti.

OTORİTERLEŞME ONAYI

Anayasanın ifade özgürlüğü ve akademik özgürlüklere aykırı bu süreci, mağdur akademisyen Dr. Mehmet Baki Deniz, Danıştay 8. Dairesi’ne açtığı davayla yüksek yargıya taşıdı. Davalı ÜAK, 28 Ekim’de yasal süre dolmasına rağmen mahkemeye savunmasını vermedi. Savunma için 4 Aralık’a kadar Danıştay’dan 30 gün ek süre istediği öğrenildi. Dünyada sosyal bilimlerde en prestijli kurumları Kuzey Amerika Ortadoğu Çalışmaları Derneği (MESA) ve Amerikan Sosyoloji Birliği (ASA) Türkiye’yi bu yaşananlarda, ‘akademik özgürlük ihlali’ yaptığı için kınamaya hazırlanıyor. Scholars At Risk (SAR) yani Tehlike Altındaki Akademisyenler kuruluşu da “Küresel Akademik Özgürlük İhlalleri Aralık Raporu”na Dr. Deniz’i ve davayı aldı. Danıştay kararı artık ne yönde çıkarsa çıksın, her iki durumda da AKP iktidarının Türkiye’de rejimi otoriterleştirdiği yönünde bilimsel teori içeren tezdeki veriler, mahkeme kararıyla da tescillenmiş olacak.