ABD, İNGİLTERE VEYA BAŞÖRTÜSÜ DEĞİL...


CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD ve sonrasında İngiltere ziyareti... Başörtüsü-Anayasa tartışması... AKP-HDP görüşmesi... Siyasetin gündemi sıcak ancak gerçek gündemden kopuk! Neden mi? Daha iki ay öncesine kadar “ekonomi” konuşan siyasetin, halkın gündeminden kopuk olduğu konusunda herkes hemfikir!

Örneğin...

Yeterli ve dengeli beslenmede süt ve süt ürünleri tüketimi büyük öneme sahip. Özellikle çocukluk ve yaşlılık dönemlerinde kemik sağlığı açısından önemi bilinen süt; obezite, kanser ve hipertansiyon gibi kronik hastalıklara karşı koruyucu rol oynamakta.



Peki Türkiye’de durum ne? İçme sütü rakamı kişi başına 35 litre civarında. Ulusal Süt Konseyi’nin verilerine göre Avrupa Birliği ülkelerinde kişi başına 280 litreyi aştığının altını çizelim. Bir not daha: Türkiye’de süt tüketimi daha çok yoğurt, peynir vb. süt ürünleri şeklinde. Bunların çoğunun dar gelirli kimseler olduğu bilinmektedir.

Şimdi gelelim CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nın hazırladığı son “süt raporuna” ve çözüm yollarına. Gaytancıoğlu, tarım konusunda çalışmalarını Kılıçdaroğlu’na sunan isimlerden biri ve bu raporu da sundu. Raporun ayrıntılarına bakınca durumun vahim olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü...

Süt sanayicisi fiyatların artmasını istiyor


“... Bundan 1 yıl önce 3 lira 80 kuruş olan süt fiyatı bugün 8 lira 50 kuruşa çıkarılmasına yani yüzde 124 artmasına rağmen bu artış yem fiyatlarının çok çok gerisinde kaldı.

“... Geçen yıl bu dönemde 1 kilogram (kg) yem 3 lira 40 kuruş iken yani 1 litre süt satarak 1.2 kg yem alınabilirken günümüzde 1 litre süt satarak 900 gram yem alınabilir hale geldi.

“... Bunun temel nedeni yem hammaddelerinde (buğday, arpa, mısır, soya, kepek, küspe) dışa bağımlılık. Türkiye karma yemde kullandığı hammaddelerin yüzde 60’ında ithalatçı. Dolardaki artışla birlikte son 1 yılda karma yeme yüzde 160 civarında zam geldi.

“... Yine aslında yem hammaddesi olmasa da saman fiyatları geçen yıla göre yüzde 200 artış gösterdi. Bugün 1 litre sütün maliyeti 10 buçuk lira civarında olmasına rağmen, üretici 8 buçuk liraya süt satmakta yani zarar etmekte.

“... Süt hayvanlarını beslemenin çok maliyetli olması nedeniyle birçok işletme bu hayvanları kesmekte. Bunun nedeni AKP hükümetinin uyguladığı niteliksiz tarım politikası.

“... Nitelikli bir hayvancılık yapılabilmesi için 1 litre süt satarak 2 kg yem alınması gerekmekte. Türkiye’de uzun yıllar 1 litre süt satarak 1.5 kg yem alıyor. Son yıllarda bu oran 1.1-1.2 kg yeme kadar düştü.

“... Süt fiyatına sözde zam geldiği tarihlerde ise üreticilerimiz 1 lt süt satarak 1 kilogram yem alabilmekteydi. Cumhuriyet tarihinde ilk defa AKP iktidarında 1 kg yem fiyatı ile 1 lt süt fiyatı eşit değil.

“... Bu fiyatlarla Türkiye’de yapılan süt hayvancılığı üreticilerin zarar etmesine yol açmakta.

“... Ulusal Süt Konseyi’nce açıklanan 8.50 TL’lik süt fiyatı, birçok süt sanayicisinin uygulamayacağı bir fiyat. Yine Cumhuriyet tarihinde ilk defa süt sanayicileri süt fiyatlarının artmasını istiyor. Bunun nedeni AKP’nin uyguladığı politikalardan dolayı 2 milyona yakın süt hayvanının kesilmesi.

“... Süt sanayicisi fabrikasında işleyeceği sütü bulamamakta ve Ulusal Süt Konseyi’nin açıkladığı fiyatın üzerinde 1-1.5 TL çıkarak ihale ile süt satın almakta. Yani artık süt savaşları başlamıştır.

“... Üreticiler artan yem fiyatları karşısında maliyetleri karşılayabilmek için süt inekçiliğinden vazgeçmişler ve zarardan kurtulmak için, borçlarını ödeyebilmek için süt ineklerini kesime sevk etmişlerdir.

“... Üretici hayvanları kesildiği için, sanayici de süt fabrikasını işletmek için süt bulamamaktan mağdur.

Gelelim esasa...

5-6 firmaya bırakılan piyasa


SORU ŞU: Devletin olmadığı alanı bakın kimler dolduruyor? CHP’li Gaytancıoğlu’nun hazırladığı rapor ürkütücü! Çünkü çabuk satılması ve tüketilmesi gereken süt ürünlerinde rekabet çok yüksek. Bu rekabeti firmalar da kendi lehlerine çevirebilmek için birçok yola başvurmakta. Fabrikasını işletebilmek için bir nebze de olsa üreticiyi sömürerek ayakta kalma politikası izliyorlar. Söz raporda:

“... Süt sanayicisi süt aldığı üreticilere zorla süt yemi satarak, kabul etmeyenin sütünü almayarak temeli yanlış olan bir politika izleyerek çarkı döndürmektedir.

“... Ancak sütün işlenmesiyle süt ürünlerine dönüşüm aşamasında paranın dönmesi için ciddi bir bekleyiş içine girmekte. Bu aşmada devreye süper ve hipermarketler giriyor. Hiper ve süper marketler süt fabrikalarından 4-5 aylık uzun vadelerle süt ürünleri satın almakta.

“... Günümüzde üreticiden 8 buçuk liraya çıkan 1 litre süt maalesef markette 25 TL’den satılmakta. Kısacası süt piyasası devletin müdahale etmesi gereken ancak müdahale etmediği bir piyasa.”

Peki ... Bu kadar tespite çözüm önerisi yok mu?

“... Süt gibi temel gıda maddesinde devletin bir piyasa oluşturması gerekir. Devlet süt fabrikası kurmaz, süt satın almaz, süt satmaz mantığı ile kuruluş amacı özel sektörle rekabet ederek büyümek olan Süt Endüstrisi Kurumu, yerine bir alternatif oluşturulmadan özelleştirilmiştir.

“... Bu özelleştirme, Türkiye’de süt hayvancılığının gelişimini, tüketicilerin sağlıklı bir gıda maddesi olan süte erişimine oldukça zarar verdi.

“... Çünkü devletin süt piyasasından çekilmesi ile süt piyasası 5-6 büyük firmaya kalmış, bu firmalar da çıkarları doğrultusunda süt fiyatlarını belirlemeye başlamışlar ve olan süt üretimi yapan çiftçilere oldu.

“... İktidarın uyguladığı niteliksiz tarım politikası et ve sütteki dengelerin bozulmasına yol açtı. 2009 ve 2015’te ve Aralık 2021’den sonra et ve süt fiyat dengelerinin bozulmasıyla süt hayvanları kesildi ve ithalatın önü açıldı. Bugünlerde de aynı tehlike var. Yem fiyatlarının dövize bağlı olarak da olsa aşırı derecede artması, yasaklanmasına rağmen süt hayvanlarının çeşitli hile yöntemlerine başvurularak kesilmesine neden olmakta.”

Geldik mi kamucu çözüme!

SONUÇ: Sosyal devlet, nitelikli bir tarım politikası uygulayarak, tarımsal üretimi desteklemezse olmaz. Kısa vadeli çözümler üreterek, fiyatı artan ürünü ithal etme politikası artık iflas etti. Önemli olan fiyat artışlarını önleyerek, girdi maliyetlerini düşürecek verimliliği arttıracak politikaların uygulanması.