Günlerden 5 Mayıs 2022. Akşam saatleri.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu makamında. Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ basın toplantısı yapmış, sabah 11:00’de İçişleri Bakanlığı’nın önüne geleceğini deklare etmiş, Soylu’ya “erkeksen aşağı in” diye meydan okumuş.

İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce Bakan Soylu’nun yanına girince “Ne yaptınız” diye soruyor Soylu... İnce karşılık veriyor: “Talimat verdik, Bakanlığın önüne sokulmayacak.”

Günlerden 6 Mayıs 2022. Sabah saatleri...

Yer: İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü makam odalarının olduğu binanın önü.

Ortam sessiz ama onlarca sivil polis etrafta dolaşıyor. Adeta kuş uçurtulmuyor.

Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ TBMM’nin Dikmen Kapısı’ndan çıkıp 300, bilemediniz 400 metre ötedeki İçişleri Bakanlığı önüne yürüyeceğini duyurmuş.

Polis en üst düzeyde emir almış. Haliyle geçit vermiyor. Özdağ, engeli aşamayınca gidebileceği, Bakanlığa en yakın yerde basın toplantısı yapıyor.

★★★

Ülke siyasetinin geldiği noktaya bakın:

Göçmen meselesi işin içinden çıkılmaz hale gelmiş. Vatandaş her boyutuyla doğrudan etkilenmeye başlamış. Göçmenler ekonomiyi, çalışma yaşamını, toplumsal barışı doğrudan ve hissedilir bir şekilde olumsuz etkilemeye başlamış. İş beka sorununa dönmüş.

Konuyla birinci dereceden ilgili Bakan ile konuyu siyasetin gündeminde tutan siyasetçi arasında çok “seviyeli” bir polemik yaşanıyor.

İçişleri Bakanı çıkıp siyasi parti liderine milyonların önünde “Hayvandan aşağı biridir”, “Soros’un çocuğudur”, “Operasyon çocuğudur” gibi hakaretler saydırmış.

Siyasi parti lideri aşağı kalır mı hiç?

“Erkeksen Bakanlığın önüne in...”

“Sen Oflu değil Koflusun...”

“Seni bütün dünyaya korkak ilan ediyorum.”

Sanırsınız okul kantininde aynı kız için kavgaya tutuşmuş liseli iki ergen!

Hakaret, meydan okuma ve korkutma, komplo teorileri havada uçuşuyor.

Bu seviyesiz kavganın ne evinden yurdundan olmuş, yanlış politikalar yüzünden Türkiye’ye doluşmuş göçmenlere, ne onların neden olduğu kaos nedeniyle sürekli bedel ödemeye başlayan halkımıza hayrı var.

Kavganın tarafları memlekete yazık ediyorlar!

Biraz seviye lütfen!

Umudu yeşertmek


İçişleri Bakanı’yla Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın atışmasını bir kenara bırakıp, bugünün yazısını güzel bir fotoğrafla bitirmek istiyorum. Belki baskıdan dolayı anlaşılamıyordur:

Fotoğrafta zeminde nemli, kahverengiye çalan bir toprak var. Gök bulutlanmaya başlamış ama bulutlar arasından boy gösteren mavi, alabildiğine mavi.

Üç siyasetçi, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP Kars İl Başkanı Taner Toraman ve Susuz Belediye Başkanı Oğuz Yantemur avuçlarına doldurdukları buğday tohumlarını toprakla buluşturuyor.



İzmir Büyükşehir Belediyesi, tam 150 ton buğday ve Arpa tohumunu kardeş belediyesi Susuz’a getirmiş. Susuz gibi küçük bir yer için az bir rakam değil 150 ton tohum. Nereden baksanız 5 bin 500 dönüm toprakta tohumlar başağa dönüşecek.

Belediye o tohumları, hayat pahalılığı karşısında her geçen gün çaresizliği biraz daha artan çiftçilere ücretsiz olarak dağıtmış. Dağıtırken “oyunu hangi partiye verdin”e bakılmamış.

Bir de ekim bayramı yapılmış. Türkülerle, halaylarla tohumlar toprağa selam durmuş.

Törende konuşan Soyer’e kulak verelim:

“İzmir’de hasada hazırlanıyoruz burada ekim yapılıyor. Böyle güzel bir coğrafyada yaşıyoruz.

Bu bereketli toprakların bereketini birilerine aktardılar ve buradaki küçük üreticiyi yok ettiler. Atasından devraldığı topraklarda hayatını devam ettiren köylü üretimden vazgeçme, hayvanını kesme noktasına geldi.

Oysa yoksulluk ve kuraklık yanlış tarım politikalarının sonucudur. Kader değildir. Başka bir tarım mümkün. Biz buğday ve arpa tohumu getirirken umudu yeşertmeye geldik. Bu mümkün. Atatürk ne demiş: “Köylü milletin efendisidir.”

Neden böyle demiş?

Eğer kendi kendine yeten bir ekonomi yaratırsan, dışarıya muhtaç kalmazsın.”

Ülkenin can acıtan sorunlarına derhal kalıcı çözümler üretilmelidir.

Köylü için tohumsuzluk, gübresizlik, üretimsizlik bu sorunların başında geliyor.

Türkiye’de siyasetin kayıkçı kavgasına değil, üretime ihtiyacı vardır. Siyasetçiden beklediğimiz yukarıdaki gibi fotoğraflardır.

Bu yüzden İzmir’in Kars’la gösterdiği dayanışmayı alkışlıyor, başka siyasetçilere ve kentlere de örnek olmasını diliyorum.