Türkiye’de son altı ayda hiçbir şey olumlu yönde değişmedi.

Enflasyon, hayat pahalılığı, döviz kurları, cari açık hep kötüleşti.

Geçim sıkıntısı, işsizlik hep arttı.

Adaletsizlik, hak ve özgürlük ihlalleri tırmanışta.

Yolsuzluklar, usulsüzlükler gırla gidiyor.

Geçim sıkıntısı çeken vatandaş hep isyanda.

Ülkeyi yönetenler, ellerinde sonsuz yetki ve güç olmasına karşın bu olumsuzlukları ortadan kaldıramıyor, ülkenin ekonomik krizden çıkacağına dair en ufak bir umut kırıntısı dahi veremiyor.

★★★

Ancak, bütün bunlara karşın iktidarın ve iktidar destekçilerinin morali düzeliyor.

Çünkü AK Parti’nin ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oylarında ağustostan bu yana artış olduğu efsanesi hızla yayılıyor.

Efsaneye sadece Erdoğan ve Cumhur İttifakı taraftarları değil, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch dahi inanıyor.

(Fitch’in yayınladığı analize göre, Türkiye’de yapılacak seçimlerde ortaya çıkabilecek üç senaryonun ikisinde Erdoğan kazanıyor. En büyük ihtimal TBMM’deki çoğunluğu muhalefetin, Cumhurbaşkanlığı’nı da Erdoğan’ın kazanması...)

Bir AK Parti milletvekili, Fitch’in senaryolarına dair haberden o kadar mutlu olmuş ki benimle de paylaşmış.

Kendisine yanıt olarak Erdoğan’ın geçmişte açıklanan kredi notlarına tepkiyle söylediği “Fitch terbiyesizlik yapıyor” ya da AK Parti’li bakanların sıkça kullandığı “Fitch fitchliğini yapıyor” cümlelerini gönderecektim ama ironiyi anlamaz diye “Hayırlı olsun” demekle yetindim.

★★★

Gerçekten büyük bir başarı.

Ortada hiçbir olumlu gelişme yokken, hatta her şey daha da kötüye giderken havayı böyle olumlu değiştirmek her siyasetçinin yapabileceği bir şey değil.  Erdoğan bu konuda gerçekten çok başarılı!

Muhalefet farkında mı bilmiyorum ama AK Parti kendi tabanındaki ataleti ortadan kaldıracak bir strateji izliyor ve başarılı oluyor.

Terörle mücadele gerekçe gösterilerek “bayrak etrafında toplanma” yaklaşımı sayesinde milliyetçi muhafazakâr taban birleştiriliyor (moda tabiriyle konsolide ediliyor).

Dini duygular sonuna kadar siyasete alet ediliyor.

Taşıma kalabalıklarla da olsa, büyük paralar harcanarak görkemli kitlesel toplantılar yapılıyor.

Doğalgaz bulma, TOGG’u yola çıkarma, TOKİ aracılığıyla yüzbinleri arsa ve ev sahibi yapma, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesi, sözleşmeli kamu çalışanlarının kadroya alınması, asgari ücrete ve kamu çalışanlarına yüksek zam verilmesi gibi vaatler ve gelişmeler morallere moral katıyor.

Bundan altı ay önce seçimlerden umudunu kesen ve muhalefete düşecekleri yıllara hazırlanan AK Parti’liler, bugün “TBMM’yi kaybetsek de Cumhurbaşkanımız kazanır” diye motive oluyor.

Üzerine ölü toprağı serpilmiş, kopuşlar yaşanan AK Parti teşkilatları canlanıyor, seçim çalışmalarına dört elle sarılıyor.

★★★

Peki iktidar tabanında bunlar yaşanırken muhalefet tabanında ne oluyor?

Onlar da iktidarın yarattığı efsanelere inanıp umutsuzluğa kapılıyor, “Yine mi gitmeyecekler” cümlesinde vücut bulan bir mutsuzluğu yaşıyor.

Umut bağladıkları partilerin ve liderlerinin Cumhurbaşkanı adaylığı üzerinden sürekli bir kavga görüntüsü sergilemesine bakıp hayal kırıklığı yaşıyor.

Konuştuğum kamuoyu araştırmacıları, AK Parti’nin ya da Erdoğan’ın oylarında seçimin kaderini değiştirecek bir artış olmadığına, ancak iktidar cenahının son dönemde doğru bir iletişimle “psikolojik üstünlüğü” ele geçirdiğine dikkat çekiyor.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş için Anayasa değişikliği paketi, ortak seçim beyannamesi, parlamenter sisteme geçiş takvimi, seçim güvenliği gibi alanlarda önemli işlere imza atan Altılı Masa ise bir türlü doğru iletişim stratejisini oluşturamıyor.

Tez elden iletişim stratejilerini oluşturup psikolojik üstünlüğü ele alamazlarsa, güçlü oldukları maçı kaybetmeleri, Fitch’in senaryosunun gerçekleşmesi işten dahi değil!