Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin en övünülen tarafı, kabinenin Cumhurbaşkanı tarafından TBMM dışından ve profesyoneller arasından oluşturulmasıydı.

Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ilk kabinesinde çok sayıda “profesyonel” bakan yer aldı.

■ Adalet Bakanı, siyasete yeni girmiş genç bir savunma avukatıydı.

■ Milli Eğitim Bakanı okul sahibi bir eğitimciydi.

■ Sağlık Bakanlığı’na hastane sahibi bir doktor getirilmişti.

■ Kültür ve Turizm Bakanı otelleri ve tur şirketi olan bir turizmciydi.

■ Ticaret Bakanlığı’na fabrika sahibi bir tüccar/sanayi atandı.

■ Tarım ve Orman Bakanı, bir süpermarket zincirinin üst yöneticisiydi.

■ Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devletin gayrimenkul şirketinin (GYO) başındaki isim kaydırıldı.

■ Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getirilen isme herkes “damat” dedi ama o da biyografisinde kendisini “Amerika’da eğitim görmüş bir finansçı/işadamı” olarak tanıtıyordu.

■ Aile ve Çalışma Bakanı, akademide ve özel kuruluşlarda çalışmış bir beyaz yakalıydı.

★★★

Aradan geçen üç yılda ne mi oldu?

■ Ünlü finansçı/işadamı Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ülke hazinesi tam takır olduktan, Merkez Bankası’nda ihtiyat akçesi dahi tükendikten sonra “at izi it izine karıştı” deyip affını isteyip çekti gitti. Yerine siyasetçi Nurettin Nebati getirildi.

■ Bakanlığına kendi fabrikasından dezenfektan satan Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan gitti, yerine bir siyasetçi olan Mehmet Muş getirildi.

■ Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bakanlıktaki tarikatçı yapılanmaların baskısına dayanamadı ve havlu attı. Yerine AK Parti’nin arka bahçesi olan tarikatların şiddetle tavsiye ettiği bir isim atandı.

■ Aile ve Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk gitti, bakanlığı ikiye bölündü ve yerine siyasetçiler Vedat Bilgin ve Derya Yanık getirildi.

■ Bakanlığı bir siyasetçiden çok profesyonel gibi yönetmeye çalışan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül gitti, yerine AK Parti’de çok kıdemli bir siyasetçi olan Bekir Bozdağ geldi.

■ Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli gitti yerine yine bir siyasetçi olan Vahit Kirişçi getirildi.

★★★

2018’de kurulan Cumhurbaşkanlığı kabinesindeki 16 bakandan altısı ilk üç yılda değişti. Zaman Zaman başka bakanların isimleri de “gidecek bakanlar” listelerinde çıkıyor.

Farkındaysanız gidenlerin hepsi profesyonel, gelenlerin hepsi siyasetçi.

Demek ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin temel dayanağı olan “sektörden gelen profesyonellerden oluşan kabine” teorisi çöktü. Başlangıçta siyaseti dışlayan sistem, yeniden siyasetçilere ihtiyaç duymaya başladı. Bakın göreceksiniz: Bu trend devam edecek yeni sistem, en güvendiği unsurlarını yolda döke döke bitiş çizgisine ilerlemeye devam edecek.

Millet Affetsin!


Yeni moda da bu oldu. Görevden ayrılan bakanlar Cumhurbaşkanı’ndan “af talep ediyor”. Daha önce bu konudaki görüşlerimi yazmış istifa etmekle af talep etmek arasındaki farkı anlatmıştım. Bir kez daha anımsatayım. “İstifa”, tek taraflı bir niyet beyanıdır. “Af talebi” ise iradenizi birine teslim etmektir. İstifa edersiniz, çeker gidersiniz, kimseye eyvallah etmezsiniz. Af talep edince talep ettiğiniz kişi ya da makamın insafına kalmışsınızdır. O kabul etmezse, bir yere kıpırdayamazsınız.

En son Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli af talep etmiş ve talebi kabul edilmiş.

Adam Türkiye’de tarımı bitirdi, milleti kuru soğana muhtaç etti.

Pakdemirli’nin döneminde köy yerinde yaşayanlar dahi zincir marketlerden süt, yumurta ve ekmek satın almaya başladı.

Türkiye kilosu 6 liradan buğday ithal etmeye başladı.

Gübre fiyatları uçtu. Çiftçi mazot koyamadığı traktörünü alacaklı kooperatiflere kaptırdı. Daha neler neler?

Bekir Pakdemirli, Anadolu insanını yaşadığı yerde doyamayan insan haline getirdi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kendisini affetse ne olur?

Millet affetsin!