Sevgili okurlarım, karşımıza her gün aynı sözcük çıkıyor...

Saray!

Saray’da yapılan çalışmaya göre...

Saray bu konuda kararını verdi...

Saray şimdi ne diyecek...

Saray istedi, oldu...

Her yerde ve her alanda, başımızın tam üzerinde Saray var.

1.100 odalı, onlarca salonu olan dev bir yapı.

İçine girip şöyle bir göz atmak kesinlikle söz konusu değil. Kapıları keskin yandaşlar dışında kalan 85 milyon vatandaşımıza kapalı.

Dış nizamiyelerde otomatik silahlı korumalar, akrep adıyla bilinen zırhlı araçlar ve çok sayıda elektronik önlem var.

İçeride ve beyefendinin yanı başında görevli korumaların ve zırhlı makam araçlarının haddi hesabı yok.

★★★

Geçmişe laf ederken sürekli gündeme getirdikleri eski cumhurbaşkanlarını düşünüyorum...

Çankaya halka açıktı.

Bahçesi adeta bir park gibiydi.

İçinde bir Atatürk köşkü vardı, insanlarımız gidip gezerdi.

Şimdi hepsi yok edildi.

Üstelik Çankaya Köşkü’nün şimdi ne olduğu, kimlere hizmet verdiği de bilinmiyor.

Orası kimin ofisi oldu, kimler çalışıyor, ya da birilerine konut olarak mı tahsis edildi, hiçbir şey belli değil.

Yine gelelim şimdiki halka kapalı Saray’a...

★★★

Orası apayrı bir dünya...

Millete kapalı bir meçhuller diyarı!

İktidara geldiklerinde ilk işleri bu görkemli Saray’la birlikte çevresini de yaptırmak oldu.

Müteahhit olarak Rönesans isimli bir şirket buldular. Saray bitince bu müteahhit şirkete gökten zembille işler yağmaya başladı.

Evet, esrarengiz bir yapı.

Mimari açıdan söylemiyorum, kapalı bir dünya.

Böyle bir lüksisraf, böyle bir şatafat Osmanlı saraylarında bile yoktu.

★★★

Saray’da kaç kişi çalışıyor?

Binlerce!

Ne iş yapar bunlar?..Çalışanların kaçı beyefendinin danışmanı, kaç kişi başka işler yapıyor?

Kaç mutfak, kaç yemek salonu, kaç personel var?

Birkaç gün önce Sayıştay’ın raporları ortaya çıktı.

Sayıştay’ı kutluyorum, denetçileri Saray’ın hesaplarına girip incelemişler.

Maaş vesaire gibi ödemeler hariç, harcanan paraların başı yok sonu yok.

Şimdi öğrendik ki orada hastane bile kurulmuş.

Klinikleri, laboratuarları, ambulansları, uzman hekimleri ve sağlık personeliyle birlikte tam teşekküllü bir sağlık merkezi.

★★★

Peki ama sayıları yüzlerce, bazı iddialara göre binlerce olan bu danışmanlar ne iş yapıyor?

Beyefendinin ekranda elektronik aygıttan okuduğu konuşmalarını onlar hazırlıyor. Onlar yazıyor beyefendi okuyor!

Hepsi partili!

Sonra da bazı saf vatandaşlar “Yaa bu adam çok güzel konuşuyor” diye alkış tutuyor!

Önündeki aygıttan okuduğunu henüz keşfedememiş olan sayın vatandaşlarımız onlar!

★★★

Yeni ucube tek adam sisteminde Meclis ikinci planda...

Siyasi partilerin belli konularda fazla bir ağırlığı kalmadı.

Saray ne derse, neyi isterse o oluyor.

Oracıkta oturup bütün alemi yöneten dünya liderimize sadece hayati konularda önüne getirilen kararnamelere ve belgelere imza atmak kalıyor.

Hakkında herhangi bir soruşturma açılması, hesap sorulması asla ve kesinlikle söz konusu değil.

Devletin ve milletin trilyonlarca lira olan örtülü ödenek parası da onun emrinde.

Tek adam paraları istediği gibi, istediği biçimde harcıyor.

Fiş, fatura, herhangi bir onay yok.

Hesaplar tümüyle gizli. Beyefendinin tek başına imzası yetiyor.

★★★

Bu sistemin ürünü olan tek adam Saray’da krallar gibi yaşıyor.

Karışanı yok ama görüşeni çok!.. Yerlisi yabancısı...

Aslında her konuda kararı ‘şahsım’ vermiş gibi görünüyor ama pek öyle değil...

Kararları çoğunlukla danışmanları veriyor, ona da verilmiş olan kararları her gün, ama her gün milleti bıktırırcasına okumak kalıyor.

★★★

Onun yaptıklarını izledikçe aklıma Atatürk dahil bütün eski cumhurbaşkanlarımız geliyor.

Çankaya yaşamlarını milletin verdiği parayla, mütevazı bir şekilde geçirdiler.

Onlarda lüks yoktu, şatafat, israf, gösteri yapmak yoktu.

Devleti Meclis onayından geçmiş belli bütçeleriyle yönetir, yemek paralarını bile kendi ceplerinden öderlerdi...

Ahmet Necdet Sezer Çankaya’da ışıkların gereksiz yere yakılmasına karşı çıkardı. Oğlunun Çankaya’da yapılan düğün harcamalarını cepten ödemişti.

Rahmetli Turgut Özal hastalandığı zaman, hastaneye götürülürken Çankaya’da kırık dökük bir ambulansa bindirmek zorunda kalmışlardı.

Şimdiyi soracak olursanız Saray yönetimi paraya para demiyor, elde avuçta ne varsa, devletin ve milletin bütün olanaklarını güle güle israf ediyor!

Bunlardan haberi olmayan sayın vatandaşlarımız ise bu iktidara oy vermeyi ısrarla sürdürüyor!