Türkiye, Anayasası gereği belirli bir süre için seçilen iktidar tarafından yönetilir. Göreve başlarken de Anayasa’ya bağlı kalacaklarına dair yemin ederler.

Toplumsal, demokratik gösteri ve yürüyüşlere karşı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemin de, gittikçe artan hoşgörüsüzlük ve aşırı sertlik gözleniyor. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası gösteri ve yürüyüşleri 34. madde ile tanımlamıştır.

Bunun en temel nedeni, artık yönetememe ve halkın iktidara olan güveninin kaybolmasıdır.
Gerçek şu ki AKP iktidarı her ne kadar enseyi karartmıyor gibi gözükseler de oylarının  giderek mum gibi eridiğinin farkındalar. İktidarda bulundukları 20 yıla yakın bu süreçte, parti hiç bu denli oy kaybına uğramamıştı. Yıllarca halkın oylarını çantada keklik gördüler ve bu günlere kadar geldiler. Bu kayıplar, saray yönetiminde büyük bir paniğe sebep olmakla kalmayıp giderek de tüm muhalefete karşı söylem ve eylemlerinde aşırı sertleşiyorlar. En ufak demokratik kitle örgütleri ve halk toplantılarına bile tahammülleri kalmadı. Ekonominin darboğazda oluşu, enflasyon karşısında memur ve emekli maaşlarındaki yetersiz artışlar karşısında insanlar demokratik haklarını kullanarak meydanlarda seslerini duyuracaklardır. Hem sivil toplum örgütleri hem de muhalefet partileri bu tür meydan toplantıları yaparak toplumu aydınlatacaklardır.

Bu toplantıların son derece düzeyli, kavgasız ve gürültüsüz olması konusunu muhalefet liderleri sık sık dile getiriyorlar. İktidarın bazı provokasyonlarına karşın, sayın liderler “meydanlara çıkmayacağız” diyorlar.

Sayın AKP Genel Başkanı, partisinin il başkanları toplantısında;
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu hedef alarak “işi devlet kurumlarını basmaya kadar götürdüler. Bunlar siyasi eşkiyalık yapmaya özen gösterdiler. Utanmadan sıkılmadan sokaklara döküleceklermiş, siz 15 Temmuz’da o sokağa dökülenlere bu millet nasıl dersini verdiyse, siz de aynı dersi evelallah alırsınız. Bizler Cumhur ittifakı olarak hepinizi önümüze katar, gideceğiniz yere kadar kovalarız” demiştir.

Sayın Erdoğan, siz hem AKP’nin Genel Başkanı hem de Demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanısınız. Konuşmalarınızın her kelimesi ülkede yaşayan 84 milyon halkı bağlar. Bu konuşmanız, AKP Genel Başkanı olarak son derece talihsiz bir konuşmadır. Bu konuşmanız açık bir tehdit içerse de, doğrusu demokratik bir ülkede iktidar olan  parti genel başkanı nasıl halkını böyle bir konuşma ile tehdit eder doğrusu anlamış değilim !…

Soruyorum?

Sayın Kılıçdaroğlu’nun sokaklara çıkın diye bir konuşması mı oldu?

Sayın Kılıçdaroğlu yaptığı tüm meydan konuşmalarında herkesi itidalli ve sakin davranmaya  davet etmiyor mu?

Siz bu söylemlerde bulunarak bundan  sonra yapılacak demokratik toplantıların önünü mü kesmek istiyorsunuz?

AKP’nin Sayın Genel Başkanı, kimi gideceği yere kadar önünüze katıp (Cumhur ittifakı olarak) kovalayacaksınız?

O önünüze katıp kovaladığınız kalabalıklar, sizin hiç ağzınızdan düşürmediğiniz  “Benim 84 milyon milletim” dediğiniz insanlar değil mi?

Yoksa, Anayasal haklarını kullanıp dertlerini sizlere duyurmak isteyen o kalabalıklar, sizin milletim dediğiniz o insanlardan değil mi?

Unutmayın ki meydanlarda Anayasal haklarını kullanarak sıkıntılarını  duyurmak için toplanan insanlar arasında binlerce AKP seçmeni de var.

Demokratik bir ülkede ana muhalefet  partisi genel başkanı devletin herhangi bir kamu kurumuna gidemez mi?

Merkez Bankası’na gidip başkanı ile görüştüğünde kıyamet mi koptu?

Toplumun tüm kesimlerinin içini kanatan en talihsiz benzetme de  “15 Temmuz benzetmesi olmuştur”.  15 Temmuz’da halk hainlere karşı meydanlara çıktı. Bu gün ise demokratik haklarını anlatmak için meydanlara çıkan milletinizi mi kovalayacaksınız?

Yönetenler; Gerginsiniz, korkarım bu gerginliğiniz giderek de artacak. Bu gerginliğinizin temel nedeni, artık ülkeyi yönetemez oluşunuzdur. Böyle devam ederseniz, Anayasal toplantılara karşı dilerim demokrasi dışı davranışlara kalkışmazsınız!... Dünya küçük, herkes herkesi izliyor, görüyor. Böyle devam ederseniz uygar dünyadan tümüyle dışlanacağız.

Ekonomide geldiğimiz durum içler acısı. Ülkemi yönetenler, konuşmalarınızda ülkede herşey güllük gülistanlıkmış” gibi gösterip ne olur aklımızla alay etmeyin.

SON SÖZ: Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.  ANAYASA, Madde 34