Perşembe’nin gelişi misali... Sadece rakamlarla ekonomiyi yönetmeye çalışırsan elde edeceğin sonuç seni her zaman buraya getirir.

Ekonominin durumunu gösteren döviz-faiz-borsa seviyeleri ayar verilebilir araçlar. En azından bir süre için... Varlık Fonu borsada alım yapar, kamu bankaları ellerindeki dövizi satar, bankalara mecburi tahvil-bono aldırınca faiz takla atar... Peki, nereye kadar?

★★★

Öncelikle para politikasında yolun sonundayız. Elimiz kolumuz bağlı... Bırakın yabancıyı ki zaten kalmadı, burada olan yerli bile kaçacak yol arar... Kaçarken Türk Lirası ile kaçacak hali yok ya... Dolar, euro alacak...

Nitekim dolar her gün bebek adımlarıyla yükseliyor. Geri çekilmeye hiç niyeti yok. Peki bir gün hızlı yükselir mi? Elbette yükselecek ancak zamanlamayı bilmek öylesine zor...

★★★

Türkiye’nin sırt ağrısı, dış ticaret açığının büyüklüğü... Yurtdışından kepçe ile mal alırken, kaşıkla mal satıyoruz.

Sattığımız mal, aldığımız malın sadece yüzde 63’ünü karşılayabiliyor. Bu yüzde 37’yi kapamak için borçlanmak, karşılığı olmadan para basmakla aynı anlama geliyor.

★★★

Maliye politikası desen ellerinden gelen vergi koymaktan ibaret... Zira maliye politikası ile gidilebilecek patika da bitti. Söylemedi demeyin; Yakında bir kez daha teşvik paketi açılır, işe yaramayan teşvikler mezarlığında o da yerini alır.

Rakamlar sonuçtur. Esas ülke nasıl yönetiliyor? Olağanüstünden hallice...  Sokaktaki hayatın seyrinde devam etmesi Türkiye ekonomisini içten içe kemirdiği gerçeğini değiştirmez.  Böyle bir ortamda bırakın yabancı yatırımı, yerli olanı yatırım yapar mı?

Yaldızlı davetiye yollasam paranı getirir misin Türkiye’ye? İşte ekonominin durumu da tam böyle!

★★★

Artık kasa nasıl tam takır hale gelmişse, gündeme gelen Motorlu Taşıtlar Vergisi’ne yapılacak yüzde 60 zam nedir arkadaş? Zam yapmanın da bir adabı vardır. Hiçbir ülkede, hiçbir dönemde, hiçbir verginin bir anda yüzde 60 artması normal değildir!

Aracı alırken ayrı, benzin alırken ayrı, yapılan köprüden ayrı, geçmediğimiz yoldan ayrı, arabanın motorundan ayrı vergi kesiyorlar. Kimse de çıkıp “Niye zam yapıyorsunuz da kamuda tasarruf önlemleri almıyorsunuz?” diye sormuyor.

Ben soruyorum da ne oluyor?

★★★

Üretmeden, tüketerek ve bunun için daha fazla borçlanarak büyümenin sonuna gelindi. Asıl önemlisi bu kafadaki yöneticilerin günübirlik kararları ile ülkenin yönetilmesi sürdürülebilir mi?

Özgürlükleri kısıp, muhalefeti baskı altında tutup, televizyonları ve sosyal medyayı karartıp, verilerle oynayıp, dini duyguları istismar ederek belki bir süre daha... Ya sonrası? İnsanlar yaşayınca anlamayacak mı?