Bilenler mutlaka vardır. Karadeniz bölgesi tarih boyunca şükürler toprağı oldu. Orada insana ait ve doğaya ait ne varsa hepsine şükür edildi. Karadeniz’de en çok şükür edilenler de çocuklar oldu.

Dediler ki:

Yeryüzünde kötülükler arasına cennetten bir şeyler katan ve bazen ruhların birbirlerine yaklaşmasını sağlayan çocukluğa şükürler olsun.

Dediler ki:

Kendini sevdirerek, kendini sevilmeye bırakarak bilmeden ve istemeden yaptığı ve yapılmasına aracılık ettiği iyilikler için çocukluğa şükürler olsun.

Çocukluk olmasaydı.

İnsanlık da olmazdı.

Çocukluk olmasaydı.

İcat etmek gerekirdi.

★★★

Kendileri dünya siyasi tarihine “en küfürbaz siyasetçi” olarak geçmişlerdi. Son 20 yılda mitingde, kürsüde, salonda, camide cemaat arasında, meydanda derya kalabalık önünde, TV’de ekran içinde siyasi rakiplerine savurup hakaret yağdırmadıkları kelime bırakmadılar: “Havlayanlar. Anıranlar. Cinsi, cibilliyeti bozuklar. Satılmış adam. Mankafa. Haysiyetsiz. Onursuz. Şerefsiz. Alçak. Ahlak yoksunu. Soros artığı. Anırsalar da... Anırmasalar da... Kalibresi bozuk. Siyasi eşkıya” diyerek sayıp döktüler. Bütün bu sıfatlar parti liderinin ağzından çıkmıştı.

Yetmedi.

Bir çocuk aradılar.

Karadeniz’de babası hapiste bir çocuk buldular. Onu kendine hakim olamayan çocukluk halinden yakaladılar.

Çocuğu aldılar.

Kürsüye çıkardılar.

Mikrofon verdiler.

“Hain” dedirttiler.

Ve gülüştüler.

Gülenlerin arkasında ise “bu durumlara da mı düşecektik” dercesine yüzlerine hüzün çökmüş partililer de vardı. Bu tablo aslında Tayyip Erdoğan’ın ne kadar yalınız olduğunun ve onu “çocuğu siyasete alet etme” diye uyaracak bir dostunun kalmadığının göstergesiydi.

Karadeniz bu değil.

Türkiye çocukları siyasete alet edip rakip parti başkanına “hain” dedirtip gülüşerek büyüklerden oy toplayacak bir ülke değil. Mukayeseli edebiyat profesörlerinin dünyada çocuklar üzerine yazılmış en iyi 10 şiir arasında değerlendirdikleri bir şiir de Türkiye’de yazıldı:

★★★

“Çocuklar korkunç Allah’ım,

Elleri, yüzleri, saçları.

Uyurlar bütün gece

Yok sana ihtiyaçları.

Çocuklar korkunç Allah’ım,

Bebek yaparlar haçları.

Aşina değiller hatıramıza

Severken aynı ağaçları.

(Fazıl Hüsnü Dağlarca.)

Yine Türkçe’de ve Türkiye’de çocuğun sormadan, sorgulamadan büyüklere inandığını anlatan en iyi şiirler de yazıldı: “Kur’an okurdu babam bazen/Galiba Kadir gecelerinde/Onun inanmış sesiyle biz çocuklar/Daha küçülürdük odanın en uzak bir yerinde.”

★★★

Çocuklar kime neyi söyleyeceğini bilmeden herkese her şeyi söyleyebilirler. Her Pedagoji sözlüğünün “çocuk maddesinde” yazar: Çocukların vicdanları yoktur. Büyüyerek, büyüklere bakarak, eğitimden, gelenekten, görenekten, okuldan öğrenerek vicdanlarını kazanırlar. Çocuklar kendisine oyuncak verenler mutlu olsun diye siyasi parti liderine “hain” denmeyeceğine ancak büyüyüp vicdan sahibi olunca karar verirler.

Çocuğa hain dedirten.

Sefilden daha sefildir.

Karadeniz’de ve Akdeniz’de ve Türkiye’nin her yerinde ve dünyanın en uzak köşesinde çocukluk her insanın elinden geldiğince “yeniden yaşamak istediği” saflığı, temizliği, kirlenmemiş olmayı temsil eder. Bu yüzdendir ki, “çocuğun eline mikrofon tutuşturup rakip parti liderine hain” diye bağırtanlar seçimlerde Karadeniz’den de beklenen tokadı yiyecekler.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Yine çöken çatı hakkında!


“Bir kaç yıl öncesine kadar Yapısal Çelik Derneği’nin Yönetim Kurulu üyesi idim.

Bu derneğin kuruluş amacı olan çelik yapıların yaygınlaştırılması için hazırlanan şartnameyi

oluşturup devlete kabul ettirmemiz bizi oldukça yoran bir süreç idi. Ayrıca bu şartnameye uygun kalitede iş yapabilecek firmaları derecelendirmek ve sınıflandırmak adına bir denetim firması aracılığı ile TUCSAmark adında sistem de kurduk. Dolayısıyla yapımcı tercihinde de sıkıntı yoktur. Sıkıntı bu işleri ehli olmayan ellere veren ihaleleri yapan yönetim ve idarelerde. Burada sorulması gereken binanın şartnameleri neyi içermektedir, denetim ve kontrol düzgün yapılmış mıdır? Bunların hepsi üniversitelerce oluşturulacak bilirkişiler tarafından incelenip bir sonuca bağlanabilir. Burada kullanılan her türlü malzeme, bağlantı cıvataları dahil kalite standartlarına uygun olup olmadığına da bakılmalıdır. Eğer mal sahibi işinin düzgün yapılmasını istiyorsa tüm bu kriterlere bakması gerekir. Bizim firmamız birçok çelik yapıyı inşa etmiştir. Bunların arasında Sabiha Gökçen’de vardır. 30 yıl Safir, Hattat, İkea, depolama alanları, fabrika binaları, tekstil fabrikaları v.s. bir çok bina inşaatını tamamladık. Gururla söyleyebilirim ki hepsi

Bir 100 sene daha dayanır. Engin Gökmen”