Her ihtiyaç bir yenilik yaratıyor. Meclis’te sinema perdesi anlatımlı yeniliği de başladı. Muhalefet milletvekilleri iki ellerinin arasına 60 santim boyunda 80 santim eninde büyütülmüş bir hatıra fotoğrafını, baş hizasına kadar kaldırıyorlar. Kürsüde konuşmakta olan iktidar sözcüsüne gösteriyorlar.

Uyansın Türkiye!

Seyretsin Millet!

Bakan!

Uyuşturucu baronu ile.

Bakan!

Katil zanlısı babası ile.

Bakan!

Kokain baronu ile.

Bakan!

Başka bir başka uyuşturucu baronu ile... Bakan! Kripto para dolandırıcısı ile... Bu 6 ayrı hatıra fotoğrafı şunu anlatıyor olmalı:

Arkamda iktidar var.

Bakan ile kankayım.

Parti ile yan yanayım.

Uyuşturucu baronları, kokain çetesi reisleri, katil zanlısı babaları, halkın parasını dolandıranlar bir yolunu bulmuşlar Bakan ile fotoğraf çektirmişler ve bu birlikteliği “arkalarında devlet ve iktidarın olduğunun bir kanıtı olarak” kullanmışlar.

Alıcısı var ki...

Kullanmışlar.

Ahlaki çöküş!

★★★

Çöküş son 20 yılda damlaya damlaya, birike birike, şişe şişe geldi.

Bir örnek:

Din alimi babası “zerre kadar imanı olan milli piyango bileti almaz... Bu bir kumardır...” demesine rağmen oğlu Bekir Yunus Uçar Milli Piyango genel müdürü oldu. İktidar önde gelenleri ile çekilmiş hatıra fotoğrafları vardı.

Bir başka örnek:

Türk milletinin güvenilir bilgiye ulaşması için kurulmuş TÜBİTAK Bilgi Güvenirliği ve İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi Müdürlüğü’ne de Hasan Başarır adlı lisans ve yüksek lisans diploması sahte olan birisi üst düzey yönetici olarak atanmıştı. Hasan Başarır, diplomasının sahte olduğunu mahkemede yargıcın önünde itiraf etti ve yargılama sırasında sahte diplomalarla Kocaeli Belediyesi ile Milli Savunma Bakanlığı’na da alındığı ortaya çıkmıştı. Hatıra fotoğraf sahibiydi.

Bir diğer örnek:

Kurtuluş savaşını başlatanlara “kudurmuş haydutlar”, Atatürk’e “eşkıya” diyen, İskilipli Atıf Hoca’yı öven, Ensar Vakfı Afyonkarahisar Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Yaramış Türk Tarih Kurumu Başkanlığına getirildi. Hatıra fotoğraflıydı.

Bir önemli örnek:

İktidar ile iyi günlerinde Fetullah Gülen’i savunan, beraber olan, onu övüp göklere çıkartan geçmişe sahip AKP Burdur Milletvekili Reşat Petek de, “15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu Başkanlığına” getirilmişti.

Rapor kayıp oldu.

★★★

Son örnek:

Amasra’da kömür ocağı patladı. 42 işçi hayatını yitirdi. 6 savcı görevlendirildi. Mahkeme açıldı. 7 kişilik bilirkişi heyeti oluşturuldu. Meclis’te de Amasra Maden Kazasını Araştırma Komisyonu kuruldu. Komisyonu’nun başkanlığına 301 kömür işçisinin öldüğü Soma kazasından birinci derecede sorumlu dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız getirildi. Amasra’daki kömür ocağında havalandırma yetersizdi. Metan gazı drenajı yapılmamıştı. İşçiler gaz riski yüksek ortamda çalışmaya zorlanıyordu. Tozla mücadele eksikti. İyileştirme savsaklanıyordu. 42 işçi daha çok kömür çıkartma hırsıyla bile bile ölüme gönderilmişti. Yönetim anlayışı ocakta çalışan işçi canını ikinci plana atmıştı. Buna rağmen Enerji Bakanı, Çalışma Bakanı, Vali, iktidar önde gelenleri yanlarına İşçi Sendikası başkanını da alarak Amasra madenini ziyaret etmişler ve bu maden dünyanın en güvenilir çalışma ortamına sahip açıklaması yapmışılardı. Bu ziyaretlerden sonra Amasra’da cinayet gibi kaza olmuştu. Çünkü havalandırma cihazı 44 yıllıktı, yenilenmesi için 3 kez ihale açılmış 4 yıldır bitirilmediği ortaya çıkmıştı. Amasra’da kömür madeni yatakları 300-350 metre derinliğe indiği için kömür içindeki gaz miktarı artmakta bu da patlama riskini yükseltmekteydi. İşçiler gaz kokusu aldıklarını uyarıyor fakat yöneticilerden “bize kömür lazım sizin keyfiniz değil” azarı işitiyorlardı. Amasra taş kömürü işletmesi devlet kurumu TTK’ nın yönetimindeydi. Patlama sonrası TTK Genel Müdür Yardımcısı Meclis Araştırma Komisyonu’na verdiği ifadede “biz inceledik havalandırmada bir sorun yok” demiş suçu yerin 300 metre altında kömürü çıkartırken patlayıcıları yerleştirip patlatan ve adına “barutçu” denilen işçinin hatasına yüklemişti. Bu işçi de ölen 42 can arasındaydı.

★★★

Yeni örnek:

Boğaziçi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi dekanı, hem dekanlık, hem işletme bölümü başkanlığı yapıyordu, tuttu kendi kendini “ekonomi bölümü başkan vekili olarak” da atadı. Bu örnekle; bir dekan, üç koltuk sahibi oldu

Ahlaki çöküş!

Şişe şişe...

Büyüye büyüye...