Sayın Yargıcımız, birinci mektubuma cevap yazmadınız. Umudum odur ki, hazırlıyor; herkes gerçeği anlasın diye kelimeleri tartarak biçerek seçiyorsunuz, bu yüzden cevap gecikiyordur. Söyleyecekleriniz; yürekli bir çıkış olacak.

Tekrar yazayım.

Gündüz geceye muhtaç.

Bitki, suya ışığa muhtaç.

Türkiye adalete muhtaç.

İmamoğlu davasının bekletilmesi, davanın ilk yargıcı olan sizin tehdit edilmeniz, Samsun’a sürülmeniz, sizin yerinize geçen yargıcın verdiği kararla; İmamoğlu’nun “muhtar bile olamaz” durumuna düşürülmesi... Ve adaletin bir darbe balyozu gibi kullanılarak İstanbul Belediye yönetiminin 3 yıl önce seçilmiş bir genç politikacıdan alınarak yeniden 20 yıllık iktidar partisine verilebilmesinin ortaya çıkması... Bunlar kötülük zihniyetinin ülkemize yapışıp kaldığını anlatan belgeler, kanıtlar, göstergeler değilse nedir?

Sayın Yargıcımız!

Zihniyete esir olduk.

Adalete susadık!

Açıklamanız ışık olacak.

Karanlıklar dağılacak.

★★★

Sayın Yargıcımız!

Yeniden yazıyorum:

Size kimin “Ya İmamoğlu’nu mahkum et ya da seni süreriz” diyerek hem teklif ve hem de tehdit ettiğini bilmeye ihtiyacımız var. Bunu bilirsek; adaleti darbe balyozu haline kimin ya da kimlerin getirdiğini de çok net olarak anlayacağız.

Sayın Yargıcımız!

Bir ülkede adaletin gücü yoksa, gücün adaleti devreye girer. Bu sefil durum normal kabul edilir ve bir kara zihniyet oluşur.

Bu zihniyet!

Zalimi korur.

Mazlumu ezer.

Ülkeyi yıkar.

İnsanlığı bitirir.

Sayın Yargıcımız!

Durmayın, açıklayın.

Size kim teklif etti?

Sizi kim tehdit etti?

Teklif ve Tehdit:

1- Saray’dan mı geldi?

2- Saray’dan değil de Saray’ın gözüne girmek isteyen partili yakın çevresinden mi geldi?

3- Cumhur ittifakının büyük ortağından değil de diğer bileşenlerinden mi geldi?

4- Beşli çete diyorlar, Türkiye’nin son 20 yıllık inşaat rantıyla zenginleşip bundan sonra da yargıyı, yasamayı, yürütmeyi, basını kontrol altında tutmak isteyenlerden mi geldi?

5- Türkiye’nin siyasi geleceğini biçimlendirmek isteyen dış istihbarat örgütlerinin adalete sızmış adamlarından mı geldi?

★★★

Sayın Yargıcımız!

Siz görevinizden alınıp başka bir mahkemeye Samsun’a tayin edildiniz. Bu darbeci yol ve yöntemle; yargıçlığınızın korunma güvencesi gasp edilmiş oldu. Adalet hançerlendi. Böylece adaletin gücü yerine güçlünün adaleti zihniyeti Türkiye’ye dayatıldı. İstanbul’da 200 bin kişi Saraçhane Meydanına akın etti. Oluşan halk tepkisi üzerine; iktidar partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı, “Biz Bizans vari taht oyunları içinde değiliz” dedi.

Peki sizi kim sürdü?

Kim sürdürdü?

Siz tehdit edilerek davadan sürülünce ve İmamoğlu için de hapis kararı alınınca Yüksek Seçim Kurulu Başkanı şu açıklamayı yaptı: “Bu durumda İmamoğlu seçilse bile Cumhurbaşkanı olamaz, Belediye Başkanı olmaya da devam edemez” dedi.

★★★

Sayın Yargıcımız!

Yerinize getirilen diğer yargıcın aldığı karar sonucu; Türkiye yüzüğünü karanlık bodrum katında yitirip, aydınlık balkonda arayan Nasrettin Hoca hikayesine döndü. Muhalefet cephesinin 6 lideri İmamoğlu ile birlikte otobüsün üzerine çıkarak sarılıp-kucaklaşma fotoğrafları verdiler. 6’lı Masa içinde Ekrem İmamoğlu kararından kendilerine pozisyon çıkarma çekişmeleri ve rol çalma ayak oyunları başladı. “Tek Adamlı düzeni bitireceğiz” sözü veren 6’lı masa sanki “Güçlü Tek Adam arıyormuş” havasına giriverdi. Kılıçdaroğlu Almanya’daydı, Meral Akşener Saraçhaneye koşup İmamoğlu’nu kucakladı. Hem İmamoğlu’na ateş edildi ve hem de Kılıçdaroğlu vuruldu.

Sayın Yargıcımız!

Kestane kebap!

Acele cevap!