İnsanlar yarınlarından endişeli...

Çünkü Türkiye iyi yönetilmiyor.

İktidarın iddia ettiği gibi ekonomimiz şahlanmanın arifesinde olsaydı, her alanda böyle dökülür müydük?

Benim en ağrıma giden şey tarımdaki üzücü halimiz...

Dünyanın en bereketli topraklarına sahip olduğumuz halde, kendi kendimize yetemiyor, üstelik dünyanın 126 ülkesinden tarım ürünü ithal ediyoruz!

★★★

Ülke tarımını batıranlardan biri olan ve görevden affedilen Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli “Paramız var ki, alıyoruz!” diye böbürleniyordu...

Bunun züğürt tesellisi olduğunu Ukrayna savaşı gösterdi.

Üstelik bu büyük olmayan bir savaş... Eğer dünya çapında bir savaş çıkarsa halimizin ne olacağını düşünmek bile istemiyorum!

Ey Bekir efendi! Ateş çemberi her yanı sardığı an, küresel gıda krizi başlar. Paran olsa da hiçbir şey alamazsın!

Neyse ki, o gitti... Yeni Tarım Bakanı Vahit Kirişçi, dilerim çiftçiye gereken desteği sağlar. Aksi halde çok yanarız!

Atatürk “Köylü milletin efendisidir” diye boşuna söylememişti.

★★★

Kadim arkadaşım Süleyman Yağız’dan bir e-posta aldım.

Yağız, 21’inci Dönem DSP İstanbul milletvekilidir. Şöyle anlatıyor:

“İki ayrı marketten kırmızı ve yeşil mercimek aldım.

Markalarına bakınca ‘yerli üretim’ sandım. Eşime ‘Mercimekleri yerli aldım’ diye müjde verecektim ki, bu sırada ‘üretim yerine’ bakma ihtiyacı duydum.

Bakmaz olaydım. Bunların da üretim yeri KANADA çıktı.

Mercimek ithaline şaşırmadım. Çünkü yıllardır yapıldığını biliyordum.

Ancak, aldığım mercimeklerin üzerine ‘Anadolu’ gibi ifadelerin yer aldığını görünce ‘yerli üretim’ sandım. Ama değilmiş. Ona şaşırdım!”

★★★

“Sadece mercimek mi? Değil! Daha birçok tarımsal ürünü yabancı ülkelerden alıyoruz. Hatta bir ara, samanı bile Bulgaristan’dan aldığımız ortaya çıkmıştı!

Eski Başbakan Binali Bey ise çıkmış “Ekin kardeşim, ekebildiğiniz kadar ekin. Deliler gibi üreteceğiz ki, sürümden kazanalım” diye çağrıda bulunuyor çitçiye... Sanki dalga geçer gibi!

Binali Beye sormak gerek: Çiftçide üretecek hal mi bıraktınız ki?

Sıkışınca, tarımı desteklemek yerine ithalata başvura başvura çiftçiyi üretemez hale getiren siz değil misiniz?”

★★★

Türkiye, tarım ve hayvancılıkta kendine yeten ülkelerden biriydi. Ben çocukluğumdan, yani 60 yıl önceden hatırlarım: İslâhiye’den geçip Suriye’ye giden trene, yavaşladığı yerlerde canlı hayvan yüklenerek kaçakçılık yapılırdı...

Daha sonraki yıllarda ülkemiz tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yeterliliğini kademe kademe yitirdi,!

Bir de ortaya tarım düşmanı kifayetsiz siyasetçiler ve ekonomi ajanları çıkınca, tarımsal ürünler ithal edile edile, sonunda baktık ki, ülkemize özgü mercimeği bile taa Kanada’dan alıp getirmeye başlamışız!

‘Ekin kardeşim ekin’ gibi boş lâfları bir tarafa bırakın da tarımı kalkındıracaksanız bu işi adam gibi yapın!”

Seçmen “Tamam” diyecek!


İnsanları hayatından bezdiren zamların duracağı yok...

Anlaşılan vatandaşlar ağlamaya devam edecekler! Çare arayan da, dinleyen de yok ne yazık ki... Herkes günü kurtarmaya bakıyor!

Eski Devlet ve Adalet Bakanlarından Prof. Dr. Hikmet Sami Türk gönderdiği mesajda vatandaşın sorunlarına dikkat çekerek, ülkenin perişan halini şöyle özetledi:

“NAS uğruna Türk Lirası’nın uğratıldığı büyük değer kaybı, yapılan zamlarla, özellikle dar ve sabit gelirli vatandaşlar için yıkım oldu.

Zorunlu gereksinmeleri karşılayamayacak, yolları gidilemeyecek, köprüleri geçilemeyecek hale getiren olumsuz gelişmeler, Türkiye’de 3 Kasım 2002’den bu yana yapılan 6 Genel Seçim’de AKP’ye oy vermiş seçmenleri dahi ‘Artık tamam’ diyecek hale getirdi.”

GÜNÜN SÖZÜ


Zekâya dayanmayan bir kuvvet her tarafı yıkabilir ama yapamaz!