Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasından sonra ülkemizde en çok gündeme gelen konulardan birisi Montrö Sözleşmesi oldu. Son olarak Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Montrö Sözleşmesi’ne dayanarak “Boğazlardan savaş gemisi geçmemesi konusunda bütün ülkeleri uyardıklarını” söyledi.

Emekli amirallerin bu konuda ki açıklaması fırtına koparmıştı. Yapılmadık hakaret bırakılmadı. Onlar değil ama İçişleri Bakanına bağlı Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın yaptığı açıklamalar canlarını yaktı.

ONLAR HAKSIZ MI?

Rusya’nın, Ukrayna’ya saldırmasıyla birlikte Montrö konusu sıkça gündeme gelmeye başladı. Oysa, emekli amirallerin duyurusu da kamuyu bilgilendirmeye dönüktü. Montrö Sözleşmesi’nin önemi vurgulanıyor, bunun tartışma konusu yapılmasının sakıncaları dile getiriliyordu. Belki Montrö’den çok o açıklamanın içinde sarıklı, cübbeli bir amiralin resmi araçla tarikat evine gitmesi ve oradaki görüntüleriyle ilgili yorum yapılmasına kızdılar. Nitekim, o komutana dokunmadılar, aylar sonra emekliye sevk ettiler.  Denizi, deniz hukukunu en iyi bilen emekli amiraller konuşmasın da kim konuşsun?

Montrö’nün Türkiye’nin, bölgenin ve hatta dünya barışı için ne kadar önemli olduğu Rusya’nın saldırmasından sonra daha iyi anlaşıldı. Düne kadar Montrö sözleşmesini küçümseyenler, şimdi ağız değiştirdi. O zaman, “Nasıl bir imzayla İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiysek, Montrö’den de bir imzayla çekiliriz” diyenler de suskun...

YAPILANLARI DA HATIRLAYALIM

Amirallerin Montrö ve mesleki duyarlılıkları nedeniyle sarıklı-cübbeli amiralle ilgili açıklamasından sonra başlarına çok şeyler geldi:

■ 103 emekli amiralden 14’ünün evine güvenlik güçleri girip arama yaptı. 14 amiral gözaltına alındı.

■ Türkiye’nin 81 ilinde 910 Dernek, 408 Vakıf, 27 Üniversite, 114 Oda, 550 Sendika ve 46 Federasyonun hemen hemen tamamı tek kalemden çıkmış gibi emekli amirallerin duyurusuna ilişkin suç duyurusunda bulundu. Amiraller aleyhine yüzlerce bildiri yayımlandı.

■ Yargıtay ve Danıştay Başkanlıkları da resmi kınama mesajlarıyla emekli amirallerin açıklamasını darbe bildirisi olarak değerlendirdi.

■ Hangi amiralin kardeşinin CHP üyesi olduğu bile açıklandı. Gizli olması gereken bu bilgiler ortaya saçıldı ve bazı yayın organlarına da el altından bu bilgiler-belgeler aktarıldı. Oysa bu bilgilere kişinin E-Devlet şifresiyle ya da Yargıtay’da bulunan siyasi partilerin üye kayıtlarından ulaşılabiliyor.  Açıklama için “Muhtıra”, “Bildiri” denildi.

GİRİŞ YASAĞI

■ 3 Şubat’ta 102 amiral ve bir general hakkında hazırlanan iddianame, Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

■ Emekli amiraller için söylenen “Zevzeklik ettikleri” ne ilişkin sözler, Sahil Güvenlik ve Jandarma Genel Komutanlıkları’nın açıklamalarında amiraller hakkında söylenen  “Edepsizlik” ettiklerine ilişkin ifadeler de iddianamede yer aldı. Kuşkusuz bu sözler emekli amirallerin onurlarıyla oynandığı yorumlarına da neden oldu.

■ İdare de yargısız infaz başlattı. Haklarında kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmamasına rağmen emekli amirallerin askeri tesislere, sosyal tesislere ve orduevlerine girişleri yasaklandı. Yasak kararı emekli amirallere tebliğ edilmedi ama gidenler alınmadı, daha önce girenler ise tesislerden, orduevinden çıkarıldı.

■ Pandemi koşulları dikkate alınıp emekli amirallerin bulundukları illerde talimatla savunmalarının alınmasına başlandı. Ankara’da ikamet edenlerin savunmalarının alınmasına 21 Mart saat 10.00 da başlanacak. Tüm savunmaların alınması 25 Nisan’a kadar tamamlanacak.

ÇIKIŞ YASAĞI

■ Emekli amiraller hakkında yurtdışına çıkış yasağı getirildi. Daha sonra bulundukları il dışına çıkışları yasaklandı. Bunun için bacaklarına elektronik kelepçe takıldı. Ancak bu durum büyük tepkiyle neden oldu, daha sonra bu uygulamadan vazgeçildi.

■ Emekli Tümamiral Orhun Özdemir ve Tuğamiral Raif Naldemir iddianameyi göremeden vefat etti. Halen 102 amiral ile bu olanlara açıklamasıyla destek verdiği gerekçesiyle Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Başkanı emekli Tuğgeneral Namık Kemal Çalışkan yargılanacak.

EN BÜYÜK İHANET

Hakkında iddianame düzenlenen amirallerden birisiyle konuştum. Son derece üzgündü. Şunları söyledi:

“Montrö’nün önemini, sözleşmenin bütün kurallarıyla uygulanması gerektiğini belirtmiştik. Bunu söylediğimiz için ‘Zevzek’ dediler. O gün yaptığımız açıklamanın önemi, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasından sonra daha iyi anlaşıldı. Ülkemize yapılacak en büyük ihanet darbedir. Darbeye karşı sokağa çıkan bizler şimdi darbe imasıyla suçlanıyoruz. Montrö’yü en iyi bilen, maddelerinin uygulanmasını, her maddenin gerekçesini değerlendirenler de biz denizcilerdir.”

Anayasal bir hak olan ifade ve düşünceyi açıklama hürriyeti, komutanları darbeci yaptı! Devletin güvenliği için 40-50 yıl görev yapmış komutanlar şimdi “Devletin güvenliğine ve Anayasal düzenine karşı suç işlemek için anlaştıkları” gerekçesiyle yargı önüne çıkacaklar. Bu da çok ağırlarına gidiyor...