Siz, Kamu Personeli Seçme Sınavı’na (KPSS) yıllarca hazırlanırsınız, bazıları hiç sınava girmeden valilik, belediye özel kalem müdürlüğüne alınır, birkaç gün sonra aynı kişi Devlet dairelerine yatay geçiş yapar. Yani “Doldur-boşalt” yöntemi torpilliler yükselip giderler.

Bülent Ecevit’in başbakanlığı döneminde torpili, adaletsizliği ortadan kaldırmak amacıyla KPSS getirilmişti. “Mülakat”ı icat ettiler. O yolla kazanmalarını sağladılar. Son KPSS sorularının özel bir yayınevinin test kitapçığındakilerle aynı olması da ÖSYM’nin sınavlarını güvensiz hale getirdi.

SINAVI İPTAL ETTİRDİM

1992’de Anadolu Liseleri sınav sorularının satıldığını öğrenmiştim. O kitapçığı sınavdan bir gün önce elde edip notere onaylattırmıştım. Evet, sınavda o sorular soruldu. Aynı gün yapılan sınav da geçersiz sayıldı. Haberim “Yılın Gazetecilik Olayı” manşetiyle duyurulmuş, Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü’nü getirmişti.

Prof. Dr. Kemal Gürüz’ün Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı döneminde, sınav sisteminde köklü değişiklikler yapıldı. Yeni sistem 2 Mayıs 1999 Pazar günü ilk kez uygulanacaktı. 1 Mayıs Cumartesi gecesi Türkiye bir haberle sarsıldı: Sınav soruları çalındı.

KAPI AÇILDI

Tüm sınav evrakı bir gün önce emniyet güçlerinin nezaretinde sınav merkezlerinde belirli yerlerdeki depolara naklediliyor ve ertesi sabaha kadar denetim altında oralarda muhafaza ediliyordu. Sınav sabahı, depolama merkezlerinden ağızları mühürlü torbaları imza karşılığında teslim alınıp sınav merkezine götürülüyordu.

Kemal Bey, cumartesi akşamı ÖSYM Başkanı Dr. Fethi Toker’i ziyaret etti ve başarılar diledi. Bir otelin saunasına gitti. Az sonra sauna görevlisi Murat, kapıyı açtı, Kemal Beye, “Sizi acil olarak telefona çağrıyorlar” dedi.

Gürüz Hoca, havlulara sarılı vaziyette apar topar fırlayıp gitti. Arayan ÖSYM Başkanı Fethi Toker’di. Bitkin bir sesle sınav sorularının çalındığını söyledi.

TAM BİR MUAMMAYDI

İstanbul’daki üç sınav evrak depolama merkezinden biri olan Anadolu yakası sınav evrakının korunduğu Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde, bir torbanın ağzı kesilerek bir soru kitapçığı çalınmıştı. Onca emniyet önlemine nasıl olup da yapılabildiği tam bir muammaydı. Torbanın ağzının kesildiğini oradaki görevlilerden biri tesadüfen görmüştü. İyi ki de sınavdan bir gün önce görülmüştü.

Yapılacak tek bir şey vardı: sınavı iptal ederek olayı hemen kamuoyuna açıklamak. YÖK Başkanı Kemal Gürüz, ulaşabildiği YÖK üyeleriyle temas etti ve sınav iptal edildi. Gürüz ve yardımcısı İsmail Tosun kanal kanal dolaşıp sınavın iptal edildiğini anlattı. Sorulara tüm samimiyetleriyle cevap verdiler. Sonuçta kamuoyu tatmin oldu.

ÇOK VAHİMDİ

Olay gerçekten çok vahimdi. Hırsızlık olayının en geç sınav sabahı fark edilmesi kaçınılmazdı. Sınav evrakını teslim almaya gelecek müdür, torbanın yırtılmış olduğunu görünce bir tutanakla durumu tespit edecek ve haber kısa süre içinde yayılacaktı. O anda 1,5 milyon öğrenci sınav salonlarında, en az bir o kadar da veli, öğrenci yakını da sınav yapılacak binaların önünde olacaktı. Ülke genelinde büyük bir kargaşa ortamının oluşması ihtimal dahilindeydi.

Ortam zaten gergindi. 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan genel seçimlerden sonra, 2 Mayıs Pazar günü TBMM’de yeni yasama döneminin açılışında, Merve Kavakçı’nın kıyafetinden kaynaklanan gerilim yaşanıyordu. Hırsızlığın bir gece önce tesadüfen farkına varılması ve büyük bir risk alarak YÖK’ün sınavı iptal etmesi muhtemel bir anarşik ortamı önlemişti.

3 MİLYON DOLAR

ÖSYM’ye güven kaybolmamalıydı. ÖSYM’ye sınavın maliyeti 3 milyon dolar civarındaydı. O dönem, Kemal Gürüz’ün getirdiği sisteme başta Fethullahçılar büyük tepki gösteriyordu. Belki de soru kitapçığının çalınması da tezgahın bir parçasıydı. Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, “İptal ettiğimiz sınavla ilgili çok önemli bir bilgiyi de Türk kamuoyuyla paylaşmak istiyorum” dedi. Gürüz’ü dinliyorum:

“Sınav sorularını çalan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencisi İhsan Örs, olaydan bir yıl sonra, Ağustos 2000’de Gürbulak sınır kapısından Türkiye’ye giriş yaparken yakalandı. Soruları çaldıktan sonra Romanya’ya kaçmış, oradan İran’a, ardından da Pakistan’a geçmiş ve bir yıl yurtdışında yaşamıştı. İnsan sormadan edemiyor: Romanya neresi, Ağrı-Gürbulak neresi? Hiç yabancı dil bilmeyen biri yurtdışında nasıl gezer, ne yer, ne içer, nerelerde yatar kalkar, parayı nereden bulur, kimlerle irtibat halindedir? Bunların hepsi muamma. Çok uğraşmama rağmen, ne emniyeti, ne de medyayı olayın arka planını aydınlatmak için uğraşmaya yöneltemedim.”

GÜVEN KAYBOLMAMALI

Hırsız, sonunda yedi yıl hapse mahkum oldu ama olayın tüm boyutlarını göz önüne aldığında Kemal Hocada oluşan kanaat, olayın amacının basit bir hırsızlığın çok ötesinde olduğuydu.

Kemal Beye, KPSS’deki sorular ile test kitabındaki soruların aynı olması durumunda ne yapılması gerektiğini sordum. Gürüz, “Sınav güvenliği zarar görmüşse iptal edilmeli. ÖSYM’de güvenlik yüzde 100 olmalı. Yüzde 99 olduysa sınavı iptal etmek gerekir. Sınav sorusu ve test kitapçığındaki benzerlikler konusunda ÖSYM çalışıp karar vermeli” dedi.

Ve karar verildi, sınav iptal edildi...

Nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, bunun ardından Danıştay’a davalar da açılır. Güven duyulan bir ÖSYM kalmıştı. Onu da giderek aşındırıyorlar.