Kentteki Mobese kayıtlarının kamuoyuna servis edilmesiyle, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “hukuk dışı” izlendiğinin ortaya çıkması, kabinede istifa getirdi.

Abdulhamit Gül’ün Adalet Bakanlığı’ndan istifasından yalnızca bir gün önce “28 Ocak Veri Koruma Günü” etkinliğinde yaptığı konuşma adeta “gerekçe” beyanı gibi:

İnsanımızın onurunu, mahrem alanını ve kişisel verilerini teminat altına almak en temel görevlerden biridir” diyen Gül, özelde İmamoğlu’nun “izlenme” kayıtlarına vurgu yapmasa da, “kişisel verilerin korunması” hukukuna güçlü bir atıfta bulunuyor.

★★★

Cumhurbaşkanlığı atama kararlarında özenle kullanılan “görevden alma” ve “görevden affını isteme” ifadeleri, AKP’yi analiz etme olanağı da veriyor.

Örnek 1- Ruhsar Pekcan 21 Nisan 2021 tarihinde Ticaret Bakanlığı’ndaki; ya da Naci Ağbal 19 Mart 2021 tarihinde Merkez Bankası Başkanlığı’ndaki “görevlerinden alındılar”...

Örnek 2- Berat Albayrak 9 Kasım 2020 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndaki  ve Abdülhamit Gül,  28 Ocak 2022 tarihinde Adalet Bakanlığı’ndaki “görevlerinden aflarını” istediler.

★★★

Bakanlığına dezenfektan satışından tutun da, gümrüklerdeki siciline kadar siyasetin “etik dışı”  tutum belgesi haline gelen Ruhsar Pekcan görevden alındığı gün twitter hesabından şu mesajı paylaşıyor:

Öncelikle Sn. Cumhurbaşkanımıza, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk kabinesinde teveccüh gösterip Ticaret Bakanlığı’na layık gördüğü için çok teşekkür ederim. Ayrıca, görev sürem boyunca desteklerini esirgemeyen Sn. Bakanlarımıza ve mesai arkadaşlarıma şükranlarımı sunarım.”

★★★

Erdoğan’ın düşük faiz politikasına “uyumsuzluk” gösterdiği gerekçesiyle görevden alınan Naci Ağbal da, Pekcan’ın gibi yapıyor ve Erdoğan’a “küsmüyor”...

Sosyal medya hesabından “Cumhurbaşkanımıza Merkez Bankası Başkanlığı dahil bugüne kadar uygun görerek atadığı tüm görevlerden dolayı teşekkür ederim. Bugün itibarıyla görevden alınmam nedeniyle de şükranlarımı arz ediyorum. Rabbim hepimizin hakkında hayırlısını nasip eylesin” mesajını paylaşıyor.

★★★

Pekcan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ni (TOBB) temsilen geldiği bakanlıktan ayrılmış olsa da, lüks makam otosunu geri vermemiş.

Dayayıp döşettiği konutundan, devletin parası ile alınan eşyaları evine götürmüş mü, götürememiş mi bilmem...

Ağbal’ın istifa sonrası konumu daha ilginç; Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası Başkanlığı sonrasında kariyerini başa sarıyor.

Sosyal medya hesabında görevi “Bakanlık Müşaviri” yazıyor.

★★★

29 Ocak tarihli Resmi gazetede yer alan Gül ile ilgili Cumhurbaşkanlığı atama kararı şöyle:

Görevden affını isteyen ve görevden af talebi kabul edilen Abdülhamit Gül’den boşalan Adalet Bakanlığı’na Bekir Bozdağ Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 104’üncü ve 106’ıncı maddeleri gereğince atanmıştır.

★★★

Gül sosyal medya hesabından şu açıklamayı yapıyor:

Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle 19 Temmuz 2017 tarihinden beri sürdürdüğüm Adalet Bakanlığı görevinden ayrılmış bulunuyorum. Kendilerine görevden af talebimi kabulleri için şükranlarımı arz ediyor, yeni Adalet Bakanımız Sayın Bekir Bozdağ’a başarılar diliyorum.”

Arapça kökenli “tensip” kelimesinin Türkçe karşılığı “yaraştırma-uygun görme” ...

Sanırım Külliye standartlarına uygun bir açıklama.

★★★

Görevden alınmayan “affını isteyen” Albayrak gibi Gül’ün de siyasi hamleleri merak edilecek.

Gül’ün siyasi tutumunu; Numan Kurtulmuş ile kurdukları Has Parti’yi AKP’yle birleştirme yolculuğunda birlikte hareket ettikleri siyasi kanadın eğilimi belirleyecektir.

Bekir Bozdağ-Abdülhamit Gül

Bozdağ’ın ilk sınavı nafaka hakkı olacak


Bekir Bozdağ, 2013-2015 ve 2015-2017 yılları arasında yaptığı 2 dönem Adalet Bakanlığı görevine üçüncüsünü ekledi.

Giderken de, gelirken de önünde olan yüklü dosyanın kapağında “kadın hakları” yazıyor.

En kritik olanı şüphesiz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzası ile Türkiye’nin çekildiği ve “İstanbul Sözleşmesi” olarak anılan Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olacak.

Bozdağ TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı olarak, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin iddia edildiği gibi Anayasa’nın 90’ıncı maddesine aykırı olmadığını savunuyor.

Bakın 21 Ocak’ta çok ilginç bir gelişme oldu.

Danıştay Savcısı Elmas Mucukgil, avukat Lalezar Nergiz’in başvurusu üzerine yaptığı inceleme sonrasında; İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı Kararı ile çıkılmasının hukuka aykırı olduğunu vurgulayarak, kararın iptal edilmesi yönünde görüş bildirdi.

Mucuklugil kararın, Anayasa’nın 6-7-8-11 ve 90. maddelerine aykırılık taşıdığını ileri sürüyor.

Hatırlanacağı üzere Danıştay 10. Daire, İstanbul Sözleşmesi’nin iptalini yönünde Türkiye’deki 78 barodan gelen taleplerini reddetmişti.

Bozdağ’ın kafasını karıştırmak gibi olmasın ama bana kalırsa seçim arefesinde Erdoğan bu kararını geri çekebilir.

Onun için Mucuklugil’in kararına ilişkin yorumlarını, Erdoğan’ın açıklamalarından sonraya saklarsa iyi eder.

Bozdağ bundan önceki Adalet Bakanlığı döneminde “küçük yaşta evlilikleri meşrulaştıran” ve “çocuklara cinsel istismara af” olarak yorumlanan yasa teklifi önergesinin de sahibiydi.

O günlerde TBMM’de oluşan tepki üzerine önergesini geri çekmişti.

Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü,Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur!” demeden Bozdağ’a çağrıda bulunuyor:

■ Erken yaşta evlikleri meşrulaştıran önergesinin arkasında durmayacağını düşünmek istiyoruz.

■ Medeni Kanun’un nafaka ile düzenlemelerinde değişiklik öngören tasarının geri çekilmesini ve mevcut haliyle uygulanmasının takipçisi olmasını istiyoruz.

■ Kadın kuruluşlarıyla yakın işbirliği içinde olmasını istiyoruz.