Bayram ertesi ilk yazıda memlekette neler oldu ve ne olamadı onu yazayım dedim. Olanlardan başlayayım...

Bayramda nezaket sınırı belli oldu mesela... Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri bakanı bir siyasi partinin genel başkanına, “Hiç adam yerine koymam! Ben bu adamı adam yerine ve insan yerine koymam! Bu hayvandan aşağı bir adamdır! Soros çocuğudur! Operasyon çocuğudur” dedi...

Enflasyon da belli oldu bu bayram! Yurttaşın çok derinden, yüzde 156 hissettiği enflasyonu TÜİK bile daha fazla gizleyemedi. Yüzde 50 indirim yapıp yüzde 70 dedi!

Fakat bu bayram, yıllardır olan bir şey olmadı...

***

AKP iktidarının ilk yılları, Star Gazetesi’ndeyiz. Bayram dönüşünde İstanbul Esenler Otogarı dolup taşacak. Bildiğimiz için, muhabir arkadaşları sabahın köründe otogara gönderdik. Öğleden sonra manşet geldi!

Otogara kilometreler kala trafik felç olmuş, binlerce otobüs milim ilerlemiyor. Beklemekten sıkılıp inenler, kilometrelerce yürüyenler... Sadece İstanbul değil, büyük kentlerde manzara aynı.

Köyünden, kasabasından dönenlerin yanında ne olur? Bavul, üç beş hediyelik falan değil mi? Bu dönenlerde ise çuvallar, kutular, kasalar, ağzıyla bir dolu torbalar! Büyük küçük herkes bir şeyler taşıyor. Sanırsın Suriyeliler yerleşmeye geliyor!

Erzakmış meğer taşıdıkları... Sucuktan kavurmaya, undan fındığa, salçadan bala, elmadan kuru üzüme, peynirden tereyağına, nohuttan bulgura, pirinçten mercimeğe, yoğurttan soba yakmak için çıraya akla ne gelirse İstanbul’a taşınıyor.

Fakat, o günün en çarpıcı fotoğraf karesinde bir tabut var! Çuvalların, torbaların, kutuların yanında yerde duran bir tabut!

Bu ne diye sorunca arkadaşlar, tabut dahil o ürünlerin sahibi ailenin reisi kapağı açıp içindekileri gösterip, şunları demişti: “Babam İstanbul’da hastalanıp rahmetli oldu. Sağolsun otobüs firmasından rica ettik. Cenazeyi bayram öncesi otobüsün kargo bölümünde memlekete götürüp defnettik. Bayram dönüşünde de içine artık ne varsa köyde; un, nohut, bulgur, zeytin, pekmez, peynir, mercimek, kavurma gibi erzakla doldurup İstanbul’a getirdik. Şimdi tabutu ödünç aldığımız camiye vereceğiz. Fakirlik işte!”

Hatırlarsınız, böyleydi bayram dönüşleri... Tabutlu tabutsuz 2021 yılına kadar da sürdü.

Misal, Can Diyarbakır Turizm’den bir yetkili, İstanbul’a memleketten erzak taşıma konusunda şunları demiş geçen yıl gazetecilere: “Anadolu firmaları otogara geldikleri zaman bir markette olması gereken ne varsa bagajda oluyor! Yoğurt taşıyoruz, yoğurt!”

Tokat-İstanbul arası çalışan bir firmanın yetkilisi ise, bayram dönüşü erzak işini şu sözlerle aktarmış: “40 kişilik otobüs 25 yolcu ile geliyor. Fakat bagaj ağzıyla bir dolu! Bir kişide en az 6-7 çuval! En çok da un gelmeye başladı. Çünkü insanlar evde ekmek yapıyor artık!”

***

2022’nin ilk bayram dönüşünde ise bırak muhalif medyayı, yandaş ve candaş medyada bile tek satır bayram dönüşü haberi yok. Esenler Otogarı’nda çuvallar dolusu erzakla dönenlere ait tek bir fotoğraf karesi yok! Köyden erzak işi bıçak gibi kesildi...

Neden acaba diyenlere Dr. Nebati bakanın sözüyle yanıt verelim... Şahane ekonomi modeli meyvelerini veriyor da ondan!

Çeşit çeşit erzağı köyde kim kaybetmiş ki bulup da senin yanına koysun? Tereyağını unuttu artık sadece margarin yiyor, balı mı var, kavurması mı kaldı? Eskisi gibi çuvalla değil, temel ürünlerden birer kilo vermeye niyetlense annen, hesapla bak ne ediyor? Öz baban olsa bedava vermez! Kendisi bulsa yemez satıp elektriği, suyu öder, unu, makarnayı, şekeri, fasulyeyi, nohudunu alır!

***

AKP’li yılların başında otogarda köyden gelen tabut dolusu erzağı görünce, fakirliğin gözü kör olsun diyorduk.

Kıymetini bilememişiz, iyi günlermiş!

AKP’li yılların sonunda otobüs biletine bile gücü yetmedi milletin, gidemedi köyüne! Mecburen memlekete tabutta cenaze taşıyanlar ise kırık bir kalp, boş el ve boş tabutla döndü şehirlere!