Televizyonun karşısında benzine, mazota bugün indirim yarın zam var haberlerinden aklı karışıp ter basan yurttaşların durumu depresyon değilmiş!

Ev sahibinin, ‘seni severim ama malum hayat şartları, mecburen iki katına çıkardım kirayı’ demesi ile depresyona girenlerin bir yere girdiği falan yokmuş!

Yurt peşinde koşmaktan imanı gevreyen, genç yaşında depresyonlardan depresyon beğenen üniversite öğrencileri abartıyormuş işi!

Asgari ücretteki süper artışın yüzde 130 enflasyona yetişmediğini görüp ayın 15’inde ayazda kalan milyonlarca ücretli boşuna patronu suçluyormuş! Depresyonluk bir halleri yokmuş.

Hemen her büyük ihaleyi kapan üç beş müteahhit kazandıklarını görünce ‘dolar euro bolluğundan’ değişik bir depresyona girdiklerini sanıp boşuna doktorlara koşmuşlar.

Memleketin en sakin köylerinde yaşayanlar bile, ‘depresyondayım, asabiyim bu aralar’ diye dert yanarken, yanılıyormuş. Onların rahatsızlığı depresyon değil olsa olsa eşek depmesiymiş!

Okulların açılacağına sevinemeyen milyonlarca ana baba kitap, defter, kırtasiye zamlarından, 3 kilometre uzaklık için servis ücretinin 851 lira olma ihtimalinden depresyona girdiklerini sanıyormuş, büyük yanılgıymış.

Reis Market önündeki ilk gün kuyruğunda talimatla sudan ucuz hale getirilen ürünleri kapmak için depresyona girdim diyenler, doğruyu demiyormuş. Durumları tatlı bir telaşmış aslında!

Başkasının bankadaki kur korumalısını korumak için ceplerindekini koruyamayanlar, depresyona girip Nureddin Nebati’ye boşuna hayır dua etmiş! Depresyonluk ne varmış ki bunda?

Simit 5, ekmek 5, uyduruk yarım ekmek tavuk döner 30-40 lira olunca ‘askıda karın doyuracak şey’ arayışına girenlerin depresyondan mideme bıçaklar saplanıyor demesi, ne alakaymış!

Kendisi işsiz olan milyonlarca vatan evladı iki, üç, beş maaş alan AKP’lileri duyunca depresyona girip isyan ediyormuş. Kesinlikle bilimsel değilmiş.

Giderlerse gitsinler denilerek memleketin kapısının gösterildiği doktorlar antidepresan reçeteleri yazmaya koyulmuş kendilerine, boşuna yazılıp devleti zarara uğratan reçeteler incelenecekmiş!

Bizi kör kuyularda merdivensiz bırakan, depresyona sokan AKP’ye bir daha oy verirsem elim kırılsın diye çarşıda pazarda söylenen AKP’li seçmenler, en hafifinden nankörmüş.

Birilerini gerçek saraylara taşıyan, kendisi çeki senedi ödeyemediği, krediyi kapatamadığı için adalet saraylarının müşterisi olanlar hakim karşısında kararı beklerken ‘beni depresyona sokanları Allah da...’ diye başlayan cümleler kuruyorlarmış. Ayıp, çok ayıpmış!

Depresyon yokmuş ortada. Çünkü her şeyi en iyi bilen, her bir derdin çaresini önceden keşfeden AKP tarafından depresyon da yıllar önce kaynağında kurutulmuş!

Depresyonun ilacını bulan ise Erdoğan’ın damadı, eski Enerji bakanımız Berat Albayrak imiş. İcadının adı bile varmış: KİSU yani Kalıcı İleri Saat Uygulaması!

KİSU konusunda ben bugünün Enerji bakanı Fatih Dönmez’in yalancısıyım.

Konuyla ilgili soruya sabahın kör karanlığında sersem sepelek okula, işe doğru yola çıkan kör cahilin bile anlayacağı bilimsellikte yanıt verince ikna oldum. Dönmez, KİSU’dan dönüş yok diyerek şunları demiş mesela:

Saat değişimlerinin getirdiği kaygı, stres, depresyon gibi olumsuzlukların sabit saat uygulamasında daha az yaşanacağı ortaya konuldu! Bu bilimsel analiz sonuçları doğrultusunda ileri saat uygulaması hayata geçirilmiştir.”

İşte AKP yönetim farkı bu... Nerede dert, misal depresyon; mucit de sıfır yan etkili ilaç da hazır!

İlaç dedim aklıma geldi 2020 yılında 55 milyon, 2021 yılında 60 milyon kutu antidepresan ilacını boşuna yutmuşuz. AKP varken, yıllardır sanatçı Göksel’le birlikte ‘Depresyondayım / Unutuldum, aldatıldım’ şarkısını haybeye söyleyip, suçlu aramışız...

Yaz saati, kış saati hani bunun ilk saatiymiş kaygılarımızın, stresimizin, depresyonumuzun nedeni!