İzmir’de gerçekleştirilen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde hem Osmanlı Devleti’nin hem de İzmir’in ticaret tarihine ilişkin bilgi veren Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, tarihte iktisadi gelişimlerin yakalanamadığını ifade etti.

Türkiye’de modernleşmenin ilk adımlarına dair görüşlerini paylaşan Davutoğlu 19’ncu yüzyılın ikinci yarısına ilişkin değerlendirmesinde; “Aynı zamanda dış borcun arttığı, bugüne benzer şekilde dışarıdan alınan borçlarla mütevazi Topkapı Sarayı’ndan Dolmabahçe Sarayı’na taşınıldığı şimdi de o tarihi mütevazi Çankaya Köşkü’nden Beştepe’ye taşındığı bir lüks ve israf dönemine girildi” diye konuştu.

"TÜRKİYE YENİ BİR EŞİKTE"

Türkiye’nin yeni bir eşikte olduğunu ifade eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü;

*Dördüncü büyük dönüşümün içindeyiz. Türkiye’nin her kanadı, her görüşü, her siyasi akımı bir masa etrafında toplandı ve Hâkimiyeti Milliye için Hâkimiyeti İktisadiye kararı aldılar demeliler bugün için.

*Sanayi devriminden çok daha büyük çapta, çok daha derin izler bırakan, çok daha hızlı bir şekilde hareket ederek bir nesli nerdeyse 5 ile 10 yıla indiren büyük bir dönüşüm içindeyiz. Bilişim teknolojisi, dijital ekonomi, sanayi 5,0’a geçişler.

*Ya biz. Bizim dedelerimizin sanayi devrimini yanlış yorumlama ve kaçırması gibi kaçıracağız bu büyük dönüşümü. Gelecek nesiller bizi muhasebe ile anarken keşke dedelerimiz daha doğru bir yön çizseydi bize diyecekler.

*Ya da işte bugün deyip o nesillerin önünü açacağız. Biz o nesillerin önünü açmak için 6 siyasi lider bir araya geldik. Bu nesillerin önünü kapatmak isteyenlere karşı bir araya geldik” ifadelerini kullandı.

"EN BÜYÜK TOPLUMSAL BARIŞ PROJESİ"

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

* Altılı masa 200 yıllık modernleşme tarihimizin, 150 yıllık meclis tarihimizin, 100 yıllık cumhuriyet tarihimizin, 75 yıllık demokrasi tarihimizin en büyük toplumsal barış projesidir ve mutlaka başarıya ulaşacaktır.

* Toplumu kutuplaştıranlara karşı toplumu buluşturanlar… Toplumu tekleştirmeye çalışanlara karşı toplumu birleştirmeye çalışan bir heyetiz biz... Yetkileri değil sorumlulukları paylaşmaya ve omuzlamaya adamışız kendimizi.

"OTORİTER YOLSUZLUK DÜZENİ"

*Çöl ikliminde gül ağacı yetişmez. Otoriter yolsuzluk düzenin olduğu yerde iktisadi kalkınma olmaz.

* İktisadın iklimi hukuk ve ahlaktır. Hukukun ve ahlakın egemen olmadığı bir ortamda teknik olarak en doğru sandığınız iktisat politikalarını uygulasanız bile işte heterodoks iktisat çıkar. Gözümüze bakın ışıltıyı görün diyenler çıkar.

*Peki, nedir hukukun esası? Özgürlükler ve güven. Güven duyacak sermaye. Güven duyacak sisteme işçi,  köylü. Tohumunu ektiğinde arkasından gübre atabileceğine dair güven duyacak çiftçimiz.

*Bugün istediği kişiye banka kredilerini aktaran; istemediği kişiyi banka kredileri altında boğan, her mala konabileceğini düşünen bir hukuksuzluk dönemi var.

* Hesap vermeye hazır olmayan bir yönetim ülkeyi yönetiyorsa bilin ki dikta, bilin ki otoriterlik kaçınılmaz.

* Bugün karşı karşıyla olduğumuz sorun salt ekonomik bir sorun değildir. Ekonomi politik bir sorundur.

* Kötü bir yönetimin yanlış bir iktisat anlayışıyla yol açtığı sorundur. Ekonomik kriz tek başına tanımlayamaz bu krizi… Burada bir devlet krizi, burada bir ahlak krizi, burada bir toplumsal barış krizi var.