Anayasa’nın 58’inci maddesi der ki:

... Devlet, istiklal ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır. Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.”

Neden 58’inci madde?

Çünkü...

7 Temmuz’da, Türkiye’de konser ve festival gibi etkinliklerin yasaklanmasına dönük toplumsal tepkiler sürerken aralarında TÜGVA, MÜSİAD, ÖNDER, İlim Yayma Cemiyeti, İHH ve AGD’nin de yer aldığı Balıkesir Sivil Toplum Platformu, festivallerin yasaklanmasını istedi. Platform tarafından yayınlanan “Festivallerde yapılan yanlışlara ‘dur’ diyelim” başlıklı bildiride gerekçe olarak festivallerin gençlerin “ahlakını bozduğunu” “isyan ve başkaldırıya yönlendirdiğini” iddia edildi. Bu tarz etkinliklerin “Türkiye Yüzyılı’na zarar verdiği öne sürüldü. Ayrıca yapılan tüm etkinliklerde kadın-erkek bölümlerinin ayrılması ve içki satışının yasaklanması talep edildi. Bu taleplerde “yakıcı sorunlar” var!

Örneğin: Balıkesir Sivil Toplum Platformu’nu oluşturan 25 kurum kendilerini devlet yerine koyuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı ve devlet politikası olduğu anlaşılan “Türkiye Yüzyılı” üzerinden çağrı yapıyor. Bildirideki vurguyu hatırlayalım: “Son derece üzülerek görüyoruz ki bu festivaller çoğu zaman amacı dışına çıkarak gençlerimizi gayri ahlaki haram ilişkilere, sarhoş edici içki ve madde kullanımına, isyan ve başkaldırıya yönlendirmektedir. Halbuki dünyaya ışık tutacak olan bu gençliğin madde bağımlısı haline getirilip köreltilmesi Türkiye Yüzyılı’na zarar vermektedir.”

Oysa Cumhurbaşkanlığı’nın duyurduğu ve adına internet sitesi de açtığı “Türkiye Yüzyılı”nda çarpıcı bir bölüm var ve 25 kuruma yanıt niteliğinde:

“İnsan haklarına saygılı, sosyal bir hukuk devletinde her zaman güçlü haklı değil, haklının güçlü olması gerekir. Türkiye Yüzyılı haklılığın güvencesi ve doğruluğun tarafı olacaktır. Dokunulmaz temel hak ve hürriyetlerin eksiksiz yaşanabildiği, bunların her türlü akıl dışı otorite karşısında korunduğu Türkiye Yüzyılı’nda...”

SORU ŞU: Devlet, her türlü “akıl dışı otorite” karşısında festivale katılan gençlerini, festival düzenleyen belediyeleri mi koruyacak yoksa “Türkiye Yüzyılı”nı “tarikat-cemaat ve muhafazakar” kadrolar üzerinden mi hayata geçirecek? Sonuçta... Devletin polisi, birimleri, uyuşturucu satanı engellerse, festivallerde huzuru bozanlara müdahale ederse sorun giderilir.

Aklıma bir uygulama geldi...

Uyuşturucunun sahibiyle buluşanlar


13 Haziran’da, Tekirdağ Süleymanpaşa Belediyesi tarafından bu yıl 56’ncısı düzenlenen ve 4 gün süren Uluslararası Kiraz Festivali’nde İl Emniyet Müdürlüğü, vatandaşlara uyuşturucunun zararlarını anlatmak için stant kurdu. Yaklaşık 1000 polis, festival boyunca vatandaşlara ulaşarak uyuşturucunun zararlarını anlattı. Festivalde düzenlenen konserler öncesinde sahneye çıkan Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, gençlere uyuşturucudan uzak durmaları için Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan mesajı aktardı. Uyuşturucu maddenin zararları ve mücadelenin önemine değinilen bildiriyi konsere katılanlar dinledi.

Olması gereken de buydu ve oldu! Festival düzenlenen illerde, narkotik polisinin “farkındalık” çalışmaları yaptığını da biliyoruz.

SORU ŞU: “Türkiye Yüzyılı” adı altında 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde açıklama yapan ve Cumhur İttifakı’na destek verdiklerini ilan eden tarikat-cemaatler üzerinden 31 Mart 2023’te yapılacak yerel seçimlere yönelik bir “ortaklaşma” çalışması mı var? Kaybedilen il ve ilçelerde “muhafazakar” cenahı konsolide etme, laik-anti laik ayrışması üzerinden fayda mı sağlanmak isteniyor?

SON NOT: Uyuşturucunun asıl sahibiyle değil de “toplumu değiştirme” amacı güdenlerle mücadele edenlerin yolu mutlaka ve mutlaka “asıl sahiple” buluşur. Kiminle mi? Yoksullaştıran, ötekileştiren, aç bırak neoliberalizmle!