Erdoğan'dan duymaya alışık olduğumuz “Sabredin” mesajını bu kez çiçeği burnunda bakan Mehmet Şimşek kullandı. Ama bizim artık sabredecek halimiz kalmadı. Üstelik aynı tas aynı hamam. Arka kapıdan satışlarla bile dizginlenemeyen dolar karşısında elimiz kolumuz bağlı halimizi seyrediyoruz.


------------------


Türkiye uzun süredir ekonomide "sabır modeline" geçmiş durumda. Daha önce "Açım" diyenlerin tavrını abartılı bulup yanından uzaklaştırırdı Cumhurbaşkanı Erdoğan. Bir süredir ekonomik kriz olduğunu kabul ediyor. Ama mücadele için farklı bir yöntem buldu: Sabretmek. İlk Nisan 2022'de başvurmuştu bu söyleme. "Milletimden sabırlı olmasını, bize güvenmesini istiyorum" dedi. 28 Haziran'da bu ifadeyi tekrarladı. "Sistemi dengeye oturtmuş olsak da enflasyon yükünü bir müddet daha çekeceğimiz açıktır. Milletimizden biraz daha sabır bekliyoruz" diye konuştu bu kez. Şimdi aynı ifadeleri yeni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de yineledi. “Sabır ve zamana ihtiyacımız var” dedi. Ama artık ne sabır kaldı ne de zaman…


***


Erdoğan sabır istediği son konuşmasında bir vaatte daha bulundu. 2023'ün Şubat-Mart aylarında enflasyonun makul bir seviyeye inmiş olacağını söyledi. Ama olmadı. Şubat-Mart'ın üstüne Nisan, Mayıs geçti. Resmi enflasyonun en makyajlı hali bile yüzde 39,59’a kadar düşebildi. Kağıt üstünde durum bu… Ama roket hızıyla çıkan fiyatların bundan pek haberi yok. Onlar yükselmeye devam ediyor. İçinde bulunduğumuz ekonomik krizin suçlusunu ararken parmakla işaret edilen dünyada (ya da bir başka tabirle dış güçlerde) gıda fiyatları son 2 yılın en düşük seviyesine inmiş durumda. (Ben de BM’nin yalancısıyım). Ama gelin görün ki TÜİK’e göre “bile” 33 aydır gıda fiyatları durmaksızın yükseliyor. Sadece son 1-2 haftada yaptığımız haberlerde mikrofon uzattıklarımız ülkenin durumunu özetliyor. Kimi çocuğuna verdiği süte su katıyor, kimi ağrıyan dişini yaptıramıyor, kimi aldığı meyvenin kasada fiyatını görünce bırakmak zorunda kalıyor.


***


Üstelik politikalar bildiğiniz gibi… TÜİK’in zam şampiyonu ilan ettiği ayda, fiyatının ucuz olduğunu savunup halka koyun eti tavsiyesinde bulunan bakanımız Doç. Dr. Nureddin Nebati’nin gidişiyle gözlere gelen ışıltı uzun soluklu olmadı. 12 Mayıs’ta günü 19,56 TL’den kapatan Dolar bir ay bile geçmeden 23 TL’yi, Euro 25 TL’yi geçti. Mehmet Şimşek daha ilk Twitter mesajında “şeffaflık”, “öngörülebilirlik” dedi ama, o da aynı yola başvurdu. Merkez Bankası’nın eski Başekonomisti Hakan Kara hesapladı. Bir günde yüzde 7 fakirleştiğimiz Kara Çarşamba’da arka kapıdan yine 2,5 milyar dolar yakıldı. Ülkenin ne kadar riskli olduğunu ortaya koyan CDS yani risk primi bu haberle tekrar uçuşa geçti.


***


Borçlar dağ gibi birikmişken, bir karttan diğerine yapılan takviyelerle ay sonu bir türlü gelmezken ekonomi politikaları aynı tas aynı hamam devam ediyor. Bir de yine kalkıp sabırdan bahsediliyor. Cumhurbaşkanı Beştepe’ye taşıdığı balkon konuşmasında bir kez daha “faiz” için benzer konuşmuştu. Bir kesim tarafından Nobel alması gerektiğine inanılan “Faiz sebep enflasyon sonuç” tezini “Faiz indi, enflasyon da inecek” diyerek tekrarladı. Aynı adımlar atılıp sonra yine halka dönüp kanayan yaraların üzerine tuz mu basılacak göreceğiz. Bakalım ve umalım… “Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler”. Hanımlar, beyler… Yerlerinize oturun, sıkı sıkı tutunun ve kemerlerinizi bağlayın… Türkiye Yüzyılı’na giriyoruz.