Sevgili okurlarım, başlıktaki bu acayip konuyu birkaç gün önce, 2 eylül 2023 tarihli yazımda anlatmaya çalışmıştım.

Tepedeki birileri Cumhuriyet’in 100. yılı nedeniyle birilerine bir marş siparişi veriyor, bu amaçla yarışma jürileri kuruluyor.

Jürinin görevi katılanlar arasında en iyi güfteyi ve besteyi seçip birinci gelen marşı 29 Ekim günü kamuoyuna duyurmak.

Ancak işin sonrası çok önemli...

30 Ağustos akşamı Saray’da verilen görkemli resepsiyonda, yarışmayı kazanan marş ilan ediliyor.

Meğer bestesi bile acele tarafından yapılmış!

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası kulaklara yabancı gelen o göstermelik marşı icra ediyor.

Sözleri ve bestesi tuhaf, kulaklara yabancı gelen acayip bir eser.

Saçma sapan güftesi ve melodisi ile işten anlayanları güldürüp üzmekten başka bir işe yaramıyor.

Bizim çocukluğumuzda ortaokullarda idare tarafından düzenlenen müsamereleri andırıyor.

★★★

Sözünü ettiğim yazımın son bölümünde şöyle demiştim:

“Siparişle marş yazılmaz. Marşlar, 10. Yıl Marşı’nda olduğu gibi milletin yüreğinden doğar. Ulusal bayramlar böyle siparişlerle göstermelik olarak değil, ulusal heyecanlarla kutlanır.

Üstelik acele hazırlanıp piyasaya sürülen 100. Yıl Marşının sözlerinde AKP ve Recep Tayyip söylemleriyle birlikte açıkça AKP propagandasına yer veriliyor.

Atatürk yok, ‘Gazi’ deniliyor.

‘Türkiye yüzyılı’ deniliyor, üstelik bunun bütün dünyayı titrettiği vurgulanıyor, komik sahneler yaratılıyor. Bu marş hiçbir özelliği olmayan bir siyasi propaganda ve yutturmaca safsatası.”

Yazımın son satırları ise şöyle idi:

“En son sipariş marşımız ölü doğdu, toprağa verilmek üzere. Allah rahmet eylesin, bundan sonrakilere ders olsun.”

★★★

Sevgili okurlarım, ben bunları yazarken meğer işin özünden haberim yokmuş!..

Onu da geçtiğimiz cumartesi günü bizim gazetede çıkan bir haberden öğrenmiş oldum. Gazeteci arkadaşımız Yaşar Anter’in haberinden...

Yaşar’ın haberi aynen şöyle idi:

“Dünyaca ünlü Türk piyanist ve besteci Hüseyin Sermet, 30 Ağustos gecesi Beştepe’de (Saray’da) açıklanan ve birinci olduğu belirtilen 100. Yıl Marşını seçen jüride olmasına rağmen eseri ne duyup gördüğünü, ne de birinci olduğundan haberi olduğunu söyledi.

Çok şaşırdığını belirten Sermet ‘O akşam 100. Yıl Marşını kazanan şu eser olmuştur diye bir durumla karşılaştığım zaman hissettiğim derin hayret ve kızgınlık derecesini tahmin edebilirsiniz. Şahsen ben o eseri 30 Ağustos akşamı duydum’ dedi.”

★★★

Dünyaca ünlü piyanist ve bestecimiz Hüseyin Sermet’i dün arayıp telefonda konuştum...

Olay doğru idi...

Şimdi düşünün, Cumhuriyet’in 100. yılı geliyor ve bir marş hazırlanacak.

Güfte ve beste yarışmasını değerlendirmek amacıyla yine göstermelik jüriler kuruluyor.

Sonra jüriler değişiyor ve ciddiyetsizlik adım adım yoğunlaşmaya başlıyor.

Bir takım yeni düzenlemeler yapıldıktan sonra iş doğrudan Saray’ın yetkisine bırakılıyor.

Tarihte ilk kez düzenlenecek olan 100. Yıl yarışmasının duyuruları Türk Milleti tarafından görülmüyor ve bilinmiyor çünkü öyle bir durum yoktu.

★★★

Jüri veya jüriler kimlerden oluşacak?

Katılımcılardan ne gibi siparişler beklenecek?

Sözüm ona yarışmanın koşulları neler?

Sonuç ne zaman açıklanacak?

Hiç kimsenin bilmediği, haberdar edilmediği konular bunlar.

★★★

Hüseyin Sermet şöyle diyor:

“Konuya Saray’ın İletişim Başkanlığı el koydu. Ankara’daki son toplantıda önümüze gelen ‘güya besteler’ çok zayıftı. ‘Oybirliği’ ile karar almıştık. Başvuru süresinin uzatılmasına ve kazanan eserin 29 Ekim günü açıklanmasına karar verdik. Bu yapılan ciddiyetsizliğin ötesinde bir davranıştır.

Madem ki kafanıza göre karar verecektiniz, o zaman bu kurul niçin oluşturuldu?

Kurulun diğer üyeleri de aynı şaşkınlık içindeydiler. Onlar belki çeşitli nedenlerle bu konuyu dillendirmek istemeyebilirler...”

★★★

Sevgili okurlarım, ben bestenin yeterli ve doyurucu olup olmadığı konusunda laf söyleyecek müzik bilgisine elbette ki sahip değilim.

Ama seçilen sözüm ona şiirin dizeleri var ki akıllara durgunluk veriyor.

Az önce de değinmiştim, bir 100. Yıl Marşı düşünün, Atatürk sözcüğü hiçbir yerinde geçmiyor.

Onun yerine Recep Tayyip söylemi olan Gazi iki kez kullanılmış.

Yine AKP propagandası olarak şöyle bir dize var:

“Türkiye yüzyılı titretiyor dünyayı!”

Kendi kendilerine bir Türkiye yüzyılı icat ettiler, şimdi sürekli o konuyu propaganda aracı olarak bize kakalamaya kalkışıyorlar.

Hangi yüzyıl, dünyayı kim nasıl titretecekmiş!

★★★

Şimdi sorsam yine yanıt veremeyecekleri belli ama ben görevimi yapıp sorayım!

Bu jüri veya jürilerde kimler vardı. Kimlerdir bunca rezalete rağmen o sessiz kalanlar?

Bu laçkalığı ve ciddiyetsizliği içlerine nasıl sindirdiler?

Ortaokul müsameresinin sözleri kime aitti?

Yanıt verip verememeleri hiç önemli değil.

Önemli olan, başka ama çok önemli bir husustur.

Cumhuriyet’in 100. Yıl Marşını keyifleri doğrultusunda katlettiler.

Ellerine geçen bu son oyuncağı da doğmadan mezara gömdüler.

Meğer Cumhuriyet rejimi onlara neler yaptırıyormuş!

Ama böylesini hiç yaşamamıştık.