“ABD Başkanı Biden NATO zirvesinde cumhurbaşkanımızla yine bir araya gelecek, önemli mesajlar verilecek ve Türkiye yine kazanacak!”
Verilecek mesajların bütün dünya tarafından büyük merakla beklendiği de bu müjdeli haberlere ekleniyordu.
Aradan birkaç gün geçti ve ikisi bir araya geldi...
Bizim yerli kadın tercüman aracılığı ile bir saat 15 dakika görüşmüşler, birbirlerine karşılıklı olarak iltifat etmişler.
★★★
Ekranlara yansıyan görüntü şöyle:
Bizimki ABD’linin karşısında Türkçe konuşuyor.
Biden bazen gülüyor.
Bizimki ise elindeki notlara bakıp bir şeyler söylemeyi sürdürüyor.
★★★
İsveç’te ruh hastası bir manyak ortaya çıkıp Kuran yakmıştı.
Bu gibi olaylar İsveç yasalarına göre suç falan oluşturmuyor ama bizimkiler ısrar ediyordu:
“Bu adamı tutuklayın, yargılayıp hapis cezası verin.”
İsveç ise tam tersini söylüyordu:
“Yaa kardeşim bu gibi tipler her ülkede çıkabilir. Bizde de birileri çıkıp öteki kutsal kitapları, İncil’i veya Tevrat’ı da yakabilir. Bunlar bizde suç değildir. Dolayısıyla polisimiz bu gibileri gözaltına aldıktan sonra serbest bırakır.”
★★★
Bizimkilerin bir büyük endişesi daha vardı.
“Ama siz PKK yandaşlarını da besliyorsunuz. Bunlar teröristtir ve bizim açıktan düşmanımızdır. Bunlar sizin kentlerinizde Türkiye aleyhine gösteriler yapıyor...”
Aradaki diyalog genelde şöyle gelişiyordu:
“İyi ama silahsız ve şiddetsiz olması koşuluyla bizde gösteri yürüyüşleri yapmak suç değildir. İsveç’te yaşayan herkes bu gösteri ve yürüyüş hakkından yararlanabilir. İsterseniz Türk vatandaşları da bu hakkı PKK’ya karşı kullanıp istediği gibi yürüyüşler düzenleyebilir.”
★★★
Sonunda bizimkiler çok önemli bir karar aldılar:
“İsveç’le Finlandiya’nın NATO’ya girebilmesi için bütün NATO üyelerinin oybirliği ile karar alması gerekir. Türkiye olarak biz Finlandiya’ya karşı çıkmayacağız ama İsveç’in üyeliğine onay vermeyeceğiz. Ötesini İsveç düşünsün!”
Yandaş medya yine feryadı basıyordu...
“Erdoğan’ın büyük diplomasi zaferi. İsveç’in NATO hülyası başlamadan bitti!”
★★★
Bu işleri çok iyi bilenler ise biraz farklı düşünüyordu...
Ancak onlar televizyon ekranlarında her gün onlarcası boy gösterip ahkam kesenlerden olmadığı için seslerini ve görüşlerini duymak pek mümkün olmuyordu:
“Arkadaşlar büyük lokma yiyin ama büyük konuşmayın. Recep Tayyip bu konuda ısrarca olamaz. İsveç’in NATO üyeliğini reddetme kararından sonra mutlaka ve en kısa zamanda geri atmaya eli mahkûmdur.”
Gerekçeleri sağlamdı ve şöyle idi:
“Çünkü onların üyeliğini ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve bütün NATO üyesi ülkeler istiyor. Recep Tayyip hangi gücüyle bu büyük baskıya karşı çıkacak ki...”
★★★
Nitekim söyledikleri doğru çıktı...
Litvanya’nın başkentinde iki gün önce düzenlenen NATO zirvesinde bizim Recep Tayyip, başta Biden olmak üzere bütün NATO üyelerinin cumhurbaşkanları ve başbakanları ile görüştü...
Ülkeler arasında önceki haftalarda heyetler arasında yapılan üst düzey görüşmelerde de aynı konu sürekli gündeme gelmiş ve bizimkilere kesin mesajlar iletilmişti:
“İsveç’in NATO üyeliği konusunda herhangi bir terslik yaratmayın, aksilik çıkarmayın. ABD dahil bütün NATO üyeleri böyle istiyor....”
Sonunda da Türkiye kibarca, diplomatik bir dille uyarılıyordu...
“Aksi takdirde Türkiye olarak siz zararlı çıkarsınız. Zaten ABD, İngiltere, Almanya, Fransa gibi ülkeler bu konuyu zirve toplantısında gündeme getirip bastıracaklar.”
★★★
Bizimkiler arasında Ankara’da önemli toplantılar düzenlendi...
Ve gizli kararlar alındı:
“İsveç’e daha fazla karşı çıkmanın bize kazanç değil zarar getireceği artık iyice belli oldu. O halde geri adım atalım ve bize AB konusunda yardımcı olmalarını isteyelim. Son kozumuzu kullanalım ve hiç değilse Türkiye’ye AB yollarının açılmasını sağlayalım.”
Gereği yapıldı, onca posta koyduktan, sert çıkıp tehditler savurduktan sonra geri adım atıldı.
★★★
Bir süre sonra hep birlikte göreceğiz...
Tükürdüklerini yalayacaklar, o kadar böbürlendikten sonra İsveç’in NATO üyeliğine onay vermek zorunda kalacaklar!
İşin sonucu da şöyle olacak:
Onca çabalardan sonra civciv çıktı kuş çıktı.
