Sevgili okurlarım, iki gün önce okurumdan gelen ilginç bir mesaj dikkatimi çekti... Aynı konuda başka e-posta mesajları da gelmişti.

“Günaydın Emin Bey” diye başlıyor ve sözlerini şöyle sürdürüyordu:

“İyi haftalar. Yaşadığım ve gördüğüm bir rahatsızlığı CİMER’e bildirmek istedim.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yanıtlanmasını istediğim bir paylaşımım olmuştu.

CİMER’e yazdığım mektupla birlikte oradan gelen yanıtı da paylaşıyor ve takdirini size bırakıyorum.”

★★★

Merhabalar. Sorum, önerim ve şikayetim DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’na yöneliktir.

Son üç yıldan bu yana kesintisiz, her Cuma namazında cemaatten para talep ediliyor.

35 milyar 910 milyon lira ile İçişleri, Dışişleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, MİT ve diğer çok sayıda kurumlardan daha yüksek bir bütçeye sahip olan bir Başkanlığın vatandaşlardan sürekli para talep ediyor olmasının bu kuruma hiç yakışmadığını düşünüyorum.

Her Cuma namazı artık paralı kılınıyor!

Parasız bir Cuma namazı kılmak artık imkansız.

Ekonomik sıkıntıların ciddi hissedildiği, geçim sıkıntısının fazlasıyla yaşandığı şu günlerde vatandaşın bir nefes almak, güncel sıkıntı ve sorunlardan uzaklaşmak adına geldiği camilerimizi niçin maddi destek mekânlarına çeviriyorlar?

Her Cuma ya küresel, olmadı ulusal, olmadı bölgesel, olmadı il genelinde, olmadı ilçe veya cami özelinde neden imamlarımızı para toplamaya itiyor ve mecbur ediyorlar?

Özellikle köy camilerinde cemaat sayısı 10 kişiyi geçmiyor.

Onların da biri veya ikisi para veriyor. Bu rakamı da toplasanız 50 lirayı geçmiyor.

Neden imamların başlarını eğdiriyor, talep etmeye değmeyecek rakamlar için onları mecbur bırakıyorsunuz?

İmamın bunu ilçe merkezine teslim etmesi bile daha maliyetli.

Değer mi?

Eğer illa ki yardım toplanacaksa bunu merkez camilerde, kalabalık mahalle camilerinde talep edin ki imamın dile getirdiğine değsin.

Bu şekilde talep ve yaklaşımlarla insanları niçin dinden imandan soğutuyorsunuz?

İnsanları camiden kaçırıyor ve küstürüyorsunuz.

Bu kadar yardım okullar için toplanmıyor.

Bu kadar cami sıklığı okullarda yokken neden bir kere de anlayış değiştirip okullar için yardım talep etmiyor ve bizleri şaşırtmıyorsunuz!

Eminim ki bunu yapsanız cemaate daha sempatik ve anlamlı gelecektir.

★★★

Cebinde simit parası bile bulunmayan çoğu vatandaşımızı cami çıkışında para talep eden çığırtkanlarla muhatap edip lütfen ezmeyin.

Yardım gönül işidir.

Milletimiz zaten sahip olduğunun fazlasını paylaşmayı seven merhametli bir millettir.

Yeter ki bunu hissettirin.

Cuma günlerini mecburiyet gibi dayatmayın. Komik rakamlar için kentlerde, mahallelerde, köylerde imamları, vatandaşa karşı mahcup etmeyin.

İtibarınızdan biraz olsun tasarruf etseniz eminim ki talep ettiğinizin fazlasını toplarsınız. Saygılar.”

★★★

Okurum bu mesajında dile getirdiği sorunla belki ilgilenip çare bulurlar diye düşünerek durumu CİMER’e aynen iletmiş...

Şimdi CİMER’den kendisine gelen yanıta bakalım.

Aynen şöyle:

“Yardım toplama ile ilgili 2305381173 nolu CİMER başvurunuz incelenmiştir.

Yardım toplama faaliyetleri 2860 Sayılı Yardım Toplama Kanunu uyarınca mülki amirden (Vali veya kaymakamdan) izin alınarak yürütülmekte, denetimi ise mahalli emniyet birimleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu itibarla, konu ile ilgili olarak öneriniz dikkate alınacaktır.

Bilgilerinizi rica ederim.”

★★★

Cuma’yı bahane edip vatandaştan para tırtıklama konusunda bu kadar ciddiyetsiz ve baştan savma bir yanıt vermek ayıptır...

Okurum haklı olarak soruyor:

“Ben camilerde yardım toplama ile ilgili olarak kimden izin alındığını ve toplanan paraların denetiminin kimler tarafından yapıldığını sormadım ki!”

Bu kez ben kendisine sordum:

-“Paraları toplarken size makbuz veriyorlar mı?

-“Bugüne kadar veren olmadı. Ayrıca hiç kimseden de duymadım.”

-“Peki kimin cebine giriyor o sözde yardım paraları?”

-“Onu Diyanet’e ve CİMER’e soracaksınız!”

Atı alan Üsküdar’ı geçmiş, tezgahlar kurulmuş, tezgahı kuranlar dokunulmazlık zırhına bürünmüş.

Sorsam kaç yazar sormasam kaç yazar!

Ne değişir?