Sevgili okurlarım, hepimizin bildiği gibi bizim ‘Müslüman’ iktidarımız Yahudi İsrail ile sürekli kavga halinde idi.

İş çok ciddi boyutlara varmıştı.

Büyükelçimizi geri çektik.

Bu durum yıllarca sürdü gitti.

İki ülke arasındaki ipler tümüyle kopmuştu...

Ancak böyle bir ‘düşmanlık ortamı’ iki ülkenin de amcası durumunda olan ABD’nin işine gelmiyordu. Özellikle Akdeniz’de meydanı Rusya’ya bırakacak durumda değildi.

★★★

ABD bütün ağırlığını koydu, Müslüman Türkiye ile Yahudi İsrail’i barıştırma girişimlerine başladı.

Bizimkiler bir süre kıvırttı, naz yaptı falan ama sonuç değişmedi...

Ve İsrail’le diplomatik ilişkimiz bir süre sonra kuruldu.

ABD’den günün birinde bizimkilere kesin talimat geldi...

“Siz iki devlet, Türkiye ile İsrail bizim Akdeniz’deki müttefiklerimizsiniz. Artık birbirinizi kırmayın!

Bizimkilerle birlikte zaten ABD’nin kucağında oturmakta olan İsrail’de bu talimatı benimsedi.

Büyükelçiler karşılıklı olarak atandı.

İşin ilginç yanı işte bu aşamadan sonra başladı.

★★★

Türkiye’de günün birinde bir uyuşturucu kaçakçısı yakalanmıştı. İsrail vatandaşı olan şahıs suçüstü yakalandı, Ağır Ceza’da yargılandı, savunmasını yaptı ama sonuç değişmedi.

Adı Dany Awka.

2019 yılında 10 yıl hapis cezası aldı ve cezaevine girdi.

Aldığı ceza yasalara tamamen uygundu ama gelin görün ki cezaevi koşullarından herkes gibi Dany de yakınıyordu.

Bir an önce tahliye edilebilmek umuduyla sağdan soldan, özellikle de İsrail hükümetinden yardım istemeye başladı.

★★★

Büyükelçilik yetkilileri cezaevinde sık sık ziyaretine geliyor ve uyuşturucu kaçakçısını teselli ediyordu:

“Sen merak etme, hükümetimiz devreye girdi. Seni şu veya bu biçimde er ya da geç kurtaracak.”

Cezasının bitmesine daha çok vardı ama Dany bu sıkıcı cezaevi sürecinin ağırlığı altında eziliyordu.

O sıkıladursun Ankara’da bazı ‘çok önemli’ pazarlıklar sürüp gidiyordu.

İsrail, vatandaşının bir an önce tahliye edilmesini isterken bizimkiler biraz ağırdan alıp yeni pazarlık konuları açmayı hedefliyordu.

Ancak iki taraf da birbirine söz vermişti...

Görüşmeler çok gizli tutulacak ve nedeni ne olursa olsun dışarıya herhangi bir sızıntı olmayacaktı.

Pazarlık bitti...

Bizim Müslüman iktidarla İsrail’in Yahudi hükümeti anlaşmıştı.

Uyuşturucu kaçakçısı tahliye edilecekti...

★★★

Ve birkaç gün önce edildi!

İş hayırlısıyla ve herhangi bir sızıntı olmadan bitmişti.

Erken tahliye konusu için Recep Tayyip Bey’le birlikte Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da devreye girmişti.

Onlar da haklı!

Yeni dostları ve müttefikleri olan İsrail’i bir uyuşturucu kaçakçısı konusunda kırmak istemiyorlar.

Belki de “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” diye düşünüyorlardı!

★★★

Uyuşturucu kaçakçısı, ne olur ne olmaz işi önceden sağlama bağlayalım diyen İsrail devleti tarafından cezaevinden alındı.

İkinci aşama ‘paketin’ havalimanına getirilmesi idi.

Dany hazır bekletilen uçağa sağ salim bindirildi ve pırrr diye İsrail’e, özgürlüğe uçuruldu...

Yahudi İsrail kendi vatandaşına sahip çıkmış, gücünü kuvvetini ve ağırlığını bizim Müslüman iktidara karşı bir kez daha kanıtlamıştı.

Hem de işin içinde uyuşturucu ticareti varken!

★★★

Sevgili okurlarım, biz bugünküne benzer iki olayı yakın geçmişte de yaşamıştık.

Türkiye’de yaşayan Alman vatandaşı gazeteci Deniz Yücel darbe olayına destek verdiği iddiasıyla yargılanmış, cezası kesinleşmiş ve cezaevine girmişti.

O sırada Almanya’da başbakan olan Merkel tepki koydu ve gazetecinin derhal tahliye edilmesini istedi...Ve bu tepkisini dünya kamuoyu önünde birkaç kez dile getirdi.

Bizim Recep Bey ise “Asla mümkün değildir. Türkiye bir hukuk devletidir! Bu can bu bedende durduğu sürece bu şahsın erken tahliyesi söz konusu olamaz” diyordu.

Fakat daha fazla direnemedi...

Cezasının bitmesine yıllar olduğu halde Deniz Yücel günün birinde tahliye edilip havalimanına götürüldü...

Orada kendisini Merkel tarafından gönderilen özel uçak bekliyordu...

Ve o da gitti!

★★★

Anımsayın, bir de ABD vatandaşı rahip Brunson vardı.

O da darbecilerle işbirliği yaptığı iddiasıyla hüküm yemişti.

O zamanki ABD Başkanı Trump idi.

Rahibin bırakılmasını istedi ama bizim Recep Bey kabul etmiyor, “Asla hapisten çıkamaz, hiçbir baskıya boyun eğmeyiz. Cezasını burada çekecektir ” diyordu.

Kısa bir süre sonra dünya basınında Trump’ın bir mektubu yer buldu. Mektup Beyaz Saray tarafından sızdırılmıştı...

Bizimkine hakaretler ediyor, tehditler savuruyor, “İstersem senin ekonomini batırırım” diyordu.

★★★

Rahip Brunson birkaç gün sonra tahliye edildi.

Havalimanında onu da ABD’den gönderilen özel bir uçak bekliyordu...

Ve ver elini ABD!..

Oraya varınca yaşadıklarını ve başına gelenleri anlattı, Trump tarafından Beyaz Saray’da ağırlandı.

★★★

Haklı veya haksız Türkiye’de on binlerce kişi ceza almış, tutuklu veya hükümlü olarak cezaevlerinde yatıyor.

İçlerinde gazeteci arkadaşlarımız, son seçimde seçilmiş olan milletvekilleri var. Ağızlarıyla kuş tutsalar bile onlara tahliye yasak.

Ama siyasi arkası olan yabancılar için böyle bir yasak söz konusu değil.

Yeter ki onların devleti şöyle bir bastırsın...

İşte Alman vatandaşı Deniz Yücel, işte ABD vatandaşı rahip Brunson ve son olarak İsrail vatandaşı Dany...

Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.