Sevgili okurlarım kitabına uydurdular, alt yapısını önceden hazırladılar ve Recep Bey’in üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilmesinin önünü açmış oldular.

Meclis yakında açılacak ve seçimi kazandığı kesinleştiği takdirde, Recep Bey kürsüye ilk çıkanlardan biri olacak...

Ve anayasanın 103. maddesinde belirlenen ant içme maddesini kürsüden bir kez daha okuyacak.

Bugüne kadar belki yüzlerce kez duyduğunuz veya dinlemiş olduğunuz yazılı metin aynen şöyle:

“Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma,  anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi TARAFSIZLIKLA yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda NAMUSUM ve ŞEREFİM üzerine andiçerim.”

Evet...

28 Mayıs günü cumhurbaşkanlığı seçimini kazandığı takdirde Recep Bey bu metni bir kez daha okuyacak, AKP’li, MHP’li ve Cumhuriyet düşmanı şeriatçı HÜDA PAR’lı vekillerin şiddetli alkışlarıyla birlikte kürsüden ayrılacak.

(Kısaca not düşeyim, HÜDA PAR’lı vekiller, ortakları Recep Bey’in Atatürk ilke ve devrimleri ifadesine mutlaka büyük bir beğeni ile alkış tutacaklardır!)

★★★

Burada bir sonraki Anayasa maddesine de değinmek gerekiyor...

Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri başlıklı 104. madde:

“Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve TÜRK MİLLETİNİN BİRLİĞİNİ temsil eder...”

★★★

Şimdi burada bazı sorular sormak gerekiyor...

Beyefendinin bugüne kadar yanıt veremediği çok önemli sorular.

Görevini 103. maddede öngörüldüğü gibi ‘tarafsızlıkla’ mı yerine getirdi, yoksa her konuda açıktan taraf mı oldu?

Yemin metnini Meclis kürsüsünde okurken namusundan ve şerefinden söz ediyordu. Bu konuda acep şimdi ne diyor!

Gelelim 104. maddeye... Türk Milleti’nin birliğini temsil edebildi mi?

★★★

Görevi boyunca ne yazık ki bir gün olsun ‘tarafsız’ kalması mümkün olmadı.

Bu konuda namusu ve şerefi üzerine yemin etmiş olsa bile...

Hem de Türk Milleti ve tarih huzurunda...

Bizi de bırakın bir yana, günün birinde tarih hesap sorarsa ne diyeceğini çok merak ederim.

  1. maddede vurgulanan çok önemli bir koşul var.


Türk Milleti’nin birliğini temsil etmek.

Her konuda yine tam tersini yaptı.

Toplumun kendisinden yana olduğunu bildiği yaklaşık yarısını her açıdan koruyup kolladı.

Kendisinden yana olmayan öteki yarıyı ise ‘tu kaka’
ilan etti.


Aldığı her kararda, attığı her imzada particilik ve yandaş kollama vardı.

Dahası, kendisinden yana olmayan masum insanlarımıza bile hakaretler yağdırdı, kadınlarımıza sürtük dedi.

Kısacası, “Türk Milleti’nin birliğini” asla ve kesinlikle temsil etmedi, edemedi.

★★★

Bu özet tablodan çıkan sonuç şudur...

İlk kez 2014 daha sonra 2018 yılında okuduğu ve Anayasa’da yer bulan yemin metnini kendisi çiğnedi.

Hem de sürekli olarak ve bilerek çiğnedi.

Zira sonuçta hiçbir şey olmayacağını, Türkiye gibi ülkelerde bu gibi hususların ciddiye alınmayacağını hepimizden daha iyi biliyordu.

Seçimi kazandığı takdirde aynı metni milletle alay edercesine şimdi bir kez daha okuyacak ve yine hiçbir şey değişmeyecek...