Sevgili okurlarım, 20 yılı aşkın bir süredir iktidarda olan parti Türkiye’yi her alanda yüzlerce açmaza sürükledi...

Toplum adeta cinnet geçiriyor.

Herkes silahlandı.

Büyük kentlerin göbeğinde bile her gün cinayetler işleniyor. Kadın cinayetlerini hiç saymıyorum.

Mafya babaları birbirleriyle kapışıyor, neler olduğunu sıradan vatandaşın anlaması mümkün değil.

Vatandaş devlete, hükümete ve yargıya olan güvenini çoktan yitirdi.

Herkes kendi işini kendi görüyor, vuruyor kırıyor, intikam alıyor, adamını bulup ihalesini ayarlıyor!

Saha isteyen herkese fazlasıyla açık!..

Hele de iktidar gücü ve desteği arkasında olanlara...

★★★

Bunları okuyunca sakın ola ki şaşırmayın.

Türkiye’de artık devir değişti.

Değişmemiş olsaydı Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları dahil bütün komuta kademesi ana muhalefet liderine ağır sözlerle saldıran Tayyipgiller iktidarının bir numaralı elemanına alkış tutmazdı. Nasıl olur dedik ama oldu bile...

Milyonlarca insanımız hiç kuşkum yok, içinden şöyle geçirdi, ya da şöyle dedi:

“Vay bee, geçmişte bizim bir ordumuz vardı. Biz o orduya güvenirdik. Bizi hiç yanıltmamıştı.”

★★★

Sokakta olduğum zamanlarda yanıma binlerce kişi gelip sorar dersem abartmış olurum. Bu gibi iddialar palavradır.

Bazıları bir köşe yazısı yazıp ertesi gün ekleme yapar:

“Yazdıklarım o kadar büyük ilgi gördü ki, hemen ardından binlerce mesaj aldım!”

Böyle yalanlara da karnımız tok.

Evet, dışarıda olduğumda yanıma bazıları gelir...

Ya da gazetede ziyaretçilerimiz olur.

Hemen hepsi aynı soruyu sorar.

“Bunlar seçimi kaybederse iktidarı teslim ederler mi?”

★★★

Çok önemli bir sorudur...

Bir ülke düşünün ki, insanlarının kafasında böyle bir soru oluşmuştur ve ne olduğunu, neler olabileceğini bir gazeteciye sormak zorunda kalırlar.

Ne diyebilirsiniz bu insanlara, nasıl bir yanıt verebilirsiniz!

“Vermek zorundalar” deseniz, soruyu soranlar itiraz edecek...

“O halde adına SADAT denilen ve Türkiye’de aktif olan o yarı askeri vurucu güç ne olacak” diye soracaklar.

Sorular bitmeyecek...

Bu kez gündeme başka bir soru gelecek.

“Ülkü Ocakları eski başkanı Sinan Ateş öldürüldü ama haftalar geçtiği halde gerek Devlet Bey’den, gerekse partisinden tık yok. Bu ne biçim bir dava arkadaşlığı imiş?”

Evet, hem de eleştiri kapsayan bir soru...

“Gazetecisiniz ama bütün bu olanlara karşı tavır koymuyorsunuz.”

Yanıt veriyorsunuz:

“Kendi çapımızda yazıp konuşuyoruz, milletin gözünü açmaya çalışıyoruz işte... Her yerden rezalet, hırsızlık, yolsuzluk, peşkeş fışkırıyor. Bizim elimizde devlet gücü yok ki daha fazlasını yapalım.”

★★★

Sevgili okurlarım, varsayalım önümüzdeki birkaç ay sonra seçimler yapıldı ve Tayyipgiller iktidarı gerçekten de yenildi.

Bunca yıldır tepe tepe kullandıkları o muazzam saltanat gücünden vazgeçerler mi?

İçlerine sindirmeleri mümkün olmasa bile evet...

Başka çareleri yok.

Elleri mahkûm.

Ancak bu 20 yıllık iktidar sürecinde özenle çalışıp örgütledikleri ve on binlerce kişiden oluşan trol orduları büyük olasılıkla devreye girecek, tehditler savuracak, milleti korkutmaya kalkışacaktır.

Benim tahminim budur.

★★★

Kurmuş oldukları baskı ve polis devleti işte o zaman nasıl bir görev üstlenecek?

Yenilgiye razı olurlar mı, yoksa demokrasi ve özgürlük treni artık yola çıkar mı?..

Yargı konusunda ise kuşkulu değilim.

İktidar değişince yargı kendi gerçek işlevine kavuşur ve bugün var olan sorunlar birer birer giderilir.

Ne acıdır, bunca yıllık uzun bir iktidar dönemi sonrasında insanların kafasında böyle sorular, böyle kuşkular oluşmuş.

Bunları gidermek bu aşamadan sonra artık altılı masaya düşüyor.

Orası da üzerinde ayrıca durulması gereken bir konu olarak karşımızda!