Sevgili okurlarım, geçmiş yıllarda biz günümüzdeki olayların, günümüzde olanların hemen hiçbirine tanık olmazdık.

Türkiye böyle değildi.

Kimse kusura bakmasın ama yine bugünkü iktidarı eleştirmek zorundayım.

Hangisinden başlamalı, bilemiyorum.

Memlekete milyonlarca yabancıyı doldurdular, çantasını kapan bize geldi. Özellikle Ortadoğu ülkelerinin, Afrika ülkelerinin sığınma merkezine dönüştük.

Bizi yöneten sorumsuzlar ilk aşamada pek mutluydu.

Sığınmacılar geldikçe gelecek, AB ülkeleri kesenin ağzını açıp bunların bedelini ödeyecek ve biz para kazanacaktık!

Sonrasında neler olduğunu, başımıza ne gibi belalar açıldığını hep birlikte gördük, daha da çok göreceğiz.

Tayyipgiler iktidarından tık yok.

★★★

Adam AKP milletvekili...

Adam öylesine hayranlık dolu ki çıkmış ortaya, Tayyip’in pabucunu yalamak gerektiğinden söz ediyor.

Meclis’te bugüne kadar nice böyleleri çıktı ortaya, hepsi de mum ışığı gibi söndü gitti. Bazıları genel başkanlarına övgüler düzer, bazıları her saat başı parti değiştirirlerdi. Şimdi geriye sadece isimleri kaldı.

Hiç kuşkunuz olmasın, bu milletvekili önümüzdeki seçimde yine ilk sıralarda yer bulacak ve Meclis’e kapağı atmayı başaracak.

★★★

İsveç’te bir manyak çıktı, Kuran’ı yaktı...

Bizim iktidar konunun üzerine yoğunlukla gidince iş siyaset arenasına düştü ve bütün dünya medyası hadiseye yer verdi.

Bir manyağın saçma sapan eylemini bütün dünyaya ‘başarıyla (!)’ duyurmuş oldular.

Bu kadarla yetinseler yine iyi...

Bu eylemi önlemediği için İsveç’i ‘şiddetle’ kınadılar.

Oysa AB’den müzakere tarihi alabilmek uğruna İsveç’in önünde rica kuyruklarına giren yine onlardı.

Ankara Kızılay’da başarı (!) mitingi düzenleyen de onlardı.

AB ülkelerinin çoğunda var olan fikir ve ifade özgürlüğünü unutmuşlar, ya da şimdi görmezden geliyorlar.

İşi büyüttüler, sapık ve aynı zamanda iki paralık bir herifin Kuran yakmasını dünyaya duyurdular.

Kutsal kitabımızı bir kez daha iç siyasete alet ettiler.

★★★

Hükümet ortağı bir parti düşünün ki, kraldan çok kralcı. Büyük ortak ne derse küçük onaylıyor.

Türkiye’de hiç olmamıştı, dünyada da böylesi hiç görülmedi!

Küçük ortak MHP telaşta, panikte.

Ülkü Ocakları Başkanı öldürülüyor, partisinden tık yok.

Bir gazeteci arkadaşımız Meclis’te kendisine bu cinayetle ilgili bir soru soruyor.

Devlet Bey gazeteciyi “Sen işine bak” diye kovalıyor.

Olacak iş midir bu!

★★★

Süresi bitmiş olan Yüksek Seçim Kurulu üyelikleri için Yargıtay ve Danıştay’da yeni üye seçimleri yapılıyor.

Fakat gelin görün ki hiç kimse bu seçimlerden sonra seçilecek olan yeni üyelerin tarafsızlığına inanmıyor.

Eskiler gibi yenilerin de iktidarın adamı (taraflı) olacağı iddia ediliyor.

Türkiye’de geçmişte bu gibi olaylara tanık olunmazdı...

Zira ciddi bir hukuk düzeni vardı.

Yargı, iktidarın baskısı altında ezilmeye mahkum edilmemişti.

★★★

Aynı zamanda partisinin genel başkanlığını yapmakta olan cumhurbaşkanı, ortaya çıkan kuraklık tehlikesi nedeniyle belediyeleri uyardı:

İlinize barajlar yapın! Belediyeler baraj yapsın!

Yapmasına yapsınlar da, özellikle muhalefet belediyeleri parayı nereden bulacak?

Onlara hangi parayı veriyorsunuz?

Küçük bir barajın yapımı bile en az beş yıl sürer. Siz o sürenin bitimine kadar en az 20 dava açıp başkanları ve teknik ekiplerini suçlar, mahkemelerde süründürürsünüz.

Barajı yapan iktidar belediyesi ise sorun yok.

Ama muhalefet belediyesi ise yargılanmaya eli mahkum!

★★★

Ve seçime sayılı günler kalmışken herkesin aklında bir soru:

Bunlar kaybederse iktidarı verirler mi?

21. yüzyılda AB’ye aday olmanın peşinde umutsuzca koşan bir ülke ve kafalarda biriken çok ciddi kuşkular.

Bunu da ilk kez yaşıyoruz.

Neresinden bakarsanız bakın biz bunlara, memlekete getirdikleri bu çarpık, hak ve hukuk tanımaz düzene layık değildik ama oldu işte!

Demek ki bunu da hak etmişiz.