Sevgili okurlarım, önümüzde seçim varken herkes ve bütün kuruluşlar ahaliye beleş iftar kartlarını açtı.

Sıradan vatandaşların buyur edildiği iftar sofralarında yemek listesi belli.

Önce bir çorba. Sonra etsiz veya eser miktarda etli kuru fasulye ya da nohut.

Mutlaka pilav ya da makarna olmalı ki tok tutsun.

Son olarak da tatlı.

Yüzlerce, bazen binlerce kişi sofralara çökmüş, iftar saatini bekliyor. Dağıtım yapacak personel yemekleri önceden masalara getiriyor.

Yemekler doğal olarak soğumuş durumda.

Kimsenin itiraz etme hakkı yok! Kime ne diyeceksin ki...

İftar saati geliyor, önce dualar ediliyor ve son aşamada iftar açılıyor.

Niyetli niyetsiz herkes masada.

Ama çoğunun niyetsiz olduğu belli.

Memleketin bu ekonomik ortamında onlar da haklı.

‘Nerde beleş oraya yerleş’ anlayışı iyi kötü, yeterli yetersiz bütün iftar sofralarında geçerli.



★★★

Ancak bütün iftar sofraları elbette böyle değil...

Bir de sosyetik sofralar var ki yeme de yanında yat!

Örneğin Recep Tayyip Bey’in Saray’da kurdurduğu görkemli sofralar gibi. Her Ramazan ayında bu sofraları Saray’ında günlerce kurdurur ve davetlilere ikramda bulunur.

Bu işin maliyeti için cebinden bir kuruş çıkmaz. Bütün harcamalar (ki davet başına milyonlarca lirayı bulur) devlet parasından karşılanır.

Belki de örtülü ödenekten...

★★★

Geçtiğimiz 3 Nisan pazartesi günü Saray’da yine önemli bir davet vardı.

İftar sofrası bu kez 27. dönem milletvekilleri (yani bugünküler) için kurulmuştu.

Özellikle de AKP ve MHP’liler için.

Davetiyede parti ayrımı falan yoktu ama ötekiler gelmemişti.

İftar saati yaklaşınca yine dualar okundu, nutuklar atıldı...

★★★

Sosyetik Saray’da böyle ziyafetler için 100’e yakın garson ve komi çalışıyor.

Giysiler, başka bir deyişle tek tip üniformalar gerçekten muhteşem.

Mutfakta çok sayıda aşçıbaşı ve öteki görevliler...

Yuvarlak masaların üzerinde yine beş yıldızlı otel ziyafetlerinden bildiğimiz yemek listeleri duruyordu.

“Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 27. dönem milletvekillerine verilen iftar yemeği.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Ankara 3 Nisan 2023.”

(Burada bir parantez açayım. Bunlar Saray’ın adını bile külliye yaptılar. Bir çeşit medrese!..)

★★★

Dün elime geçen yemek listesini okurken hem aklım durdu, hem de ağzım sulandı...

İşte size o liste:

-“İftar tabağı: Petek bal, kaymak, Medine hurma, yeşil ve siyah sele zeytin, beyaz peynir, eski kaşar peyniri, tulum peyniri, domates, salatalık, pastırma.

-(Arada) Peynirli su böreği.

-Zeytinyağlı kuru dolma, kereviz salatası. (Arada mevsim meyveleri.)

-Anadolu aşı çorbası.

-Narenciye soslu bahçe yeşillikleri salata.

-Mantar soslu dana fileto. Köz sebzeler ve safranlı pilav ile.

-Çilek soslu trileçe.

-Çay kahve.”

Allah doyursun, amin.

★★★

Memlekette birkaç hafta önce deprem olmuş, 50 bin insanımız can vermiş, ortalık harabeye dönmüş...

Ve Majestelerinin Saray’ında hazırlanan sofra bu.

Peki bu görkemli ve ağız sulandırıcı sofra sadece milletvekilleri için mi?

Elbette değil...

Ramazan boyunca çeşitli seçkin davetliler için bunun gibi en az 15 iftar ziyafeti düzenleniyor.

Neresinden bakılsa ayıptır yahu, milletin parasını bu kadar israf etmek günahtır.

En azından depremde can verenlere, onu da bırakın bir yana iftar sofrasında soğumuş çorba ile kuru fasulyeye talim ettirilen herkese karşı büyük saygısızlıktır.

★★★

Önceki gün Ankara’nın göbeğindeki Kızılay semtinden geçerken, gözüme uzun bir kuyruk ilişti. Kılık kıyafetinden çoğu emekli olduğu anlaşılan garibanların oluşturduğu uzun bir kuyruk...

Bilmezdim, meğer orası cezaevlerinin satış mağazası imiş ve ucuz yumurta satıyormuş.

30’luk paket 60 lira. Yumurtanın tanesi iki liraya (yani ucuza) geliyormuş.

Biz geçtikten az sonra yumurta tükenmiş ve kuyruk dağılmış.

★★★

Şimdi siz bir yanda bu manzaraları düşünün, öbür yanda ise Saray’daki sofraları...

Bir yanda ucuz yumurta kuyrukları, öbür yanda mantar soslu dana fileto vesaire ve sonrasında (o her ne ise) ‘çilek soslu trileçe’ ve diğerleri!

İsrafın, savurganlığın, insafsızlığın, hatta görgüsüzlüğün ve acımasızlığın bu kadarına insan pes artık diyor.

Daha doğrusu söyleyecek doğru dürüst bir şey bulamıyor.