Kılıçdaroğlu, seçim kampanyasında başörtülülerle, 28 Şubat mağdurlarıyla, Ergenekon ve Balyoz Davası sanıklarıyla, Diyarbakır anneleriyle ve Uluderelilerle helalleşti.

Gerçi bu mağduriyetlerin faili CHP değildi.

Ancak CHP’ye mesafeli olan dindarlar ve Kürtlerin gönüllerini kazanmak ve kuşkularını dağıtmak için gerekli ve olumlu adımlardı.

CHP lideri helalleşmeyi bir siyasi strateji çerçevesinde uyguladı ve Altılı Masa’yı kurdu. CHP’nin yüzde 25 krizini aşmak için DEVA, Gelecek, Saadet üzerinden muhafazakarlarlarla, İyi Parti üzerinden ülkücülerle ve Demokrat Parti üzerinden merkez Sağla ilişkilenmek istedi.

Oylarının toplamı yüzde 2’yi bulmayan dört partiye milletvekili listelerinde 72 kontenjan ayırdı.

CHP’liler ‘Piro’ya karşı gelmedi.

Ne de olsa anketler, muhalif TV kanalları ve Twitter fenomenleri Kılıçdaroğlu’nun ilk turda açık ara kazanacağını müjdelemiş, erken zafer ilan etmişti.

ORTAK LİSTEYİ CHP TEKLİF ETMİŞ

Seçime bir ay kala...

Sözcü TV’de, pişmiş aşa su katan olmayı göze alıp milletvekili kontenjanları eleştirdim. DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sadullah Ergin benimle görüşmek istedi.

15 Nisan’da Çengelköy’de buluştuk.

Eski Adalet Bakanı’na “Oyunuza göre fazla kontenjan almışsınız” dedim.

“Hayır, ölçülebilir bir şeydi bu. Ölçüldü” diye yanıt verdi.

“Nasıl?” diye sordum.

“Simülasyonlarını yaptık. CHP de biz de çalıştık. Ve bunlar örtüştü” dedi.

Ergin, şöyle devam etti:

“AK Parti ve MHP’nin seçime ayrı girmesinden sonra denklem değişti. Denklem değişmese kontenjan bu kadar olmazdı. MHP ile AK Parti seçime beraber girse bu eleştiriniz doğru olurdu. Ayrı girince CHP’nin eli rahatladı ve rakam yükseldi.”

Ergin, dört partinin kendi listesinden girmesi için CHP’nin teklif getirdiğini söyledi. Yaptıkları simülasyona göre dört partiye seçilecek yerden 40-45 milletvekilinin düştüğünü anlattı. “CHP bunları verdikten sonra 15 kâra geçiyor” dedi.

Bunun Cumhur İttifakı’nın tek listede seçime girmemesinin ‘bereketi’ olduğunu ifade etti.

Sordum:

“Cumhur İttifakı tek listede girseydi ne olurdu?”

Şu yanıtı verdi:

“Diğer partilerin alacağı rakamlar daha düşük olurdu. Gene de ittifak olurdu. Çünkü CHP’nin getirdiği teklif akılcıydı. Seçim Yasası’nda yapılan değişiklikle tuzak kuruldu yeni kurulan partilere. Göz göre göre tuzağa düşmek var. Memleket beş sene daha mevcut yapıyla devam etme riskiyle karşı karşıya kalacak.”

Ergin, sohbetimizde, DEVA’nın tek başına girmesi durumunda 8-10 milletvekili çıkarma ihtimalinden söz etti. Ortak liste sayesinde sayılarının 15’e çıkacağını söyledi.

BU AKLI KİM VERDİ?

Tam da Ergin’in dediği gibi oldu!

DEVA, 15 milletvekiliyle TBMM’ye girdi.

Bu ‘akılcı’ teklifi DEVA’ya ve diğer üç partiye sunan CHP ise güya fazladan 15 milletvekili alacakken, evdeki bulgurdan oldu.

Şöyle anlatayım:

CHP, 2018’deki genel seçimde 146 milletvekili çıkarmıştı. Bunlardan ikisi Saadet’e geçmişti.

Kaldı, 144.

CHP 14 Mayıs’ta 169 milletvekili kazandı.

Bunlardan 38’i partilerine geçti.

Etti 131...

Bu ‘akılcı’ hesaba göre CHP, 15 milletvekili kazanacağım diye teklif getirip oyları arttığı halde önceki seçime göre 13 milletvekili daha az aldı.

Toplam kayıp, 28 milletvekilliği oldu.

TRANSFER SEZONU AÇILDIĞINDA...

TBMM açıldıktan sonra Cumhur İttifakı’nın ilk işi, depremden ötürü askıya aldıkları, başörtüsü ve aile kurumuna ilişkin anayasal değişiklik teklifini gündeme getirmek olacak.

İhtimaldir ki...

İyi Parti ile CHP listesinden seçilen DEVA, Gelecek ve Saadet tasarıya “Evet” diyecek.

CHP’lilerin oylarıyla, vaktiyle karşı çıktıkları düzenleme belki de referanduma gidecek. Cumhur İttifakı, bu yolla CHP ve HDP’yi mecliste yalnızlaştırma ve marjinalleştirme stratejisi izleyecek.

Hatta DEVA, Gelecek ve Saadet’ten AK Parti’ye, İyi Parti’den MHP’ye transferler olabilir.

BEKLEDİĞİM VIDEO

CHP’liler ‘Piro’nun planına 14 Mayıs’ı kazanacağına inanarak ya da muhalif TV kanallarındaki propagandaya aldanarak içten içe karşı çıksalar da destek verdiler.

Gel gör ki...

Hem cumhurbaşkanlığı kaybedildi.

Hem parlamentoda çoğunluk elde edilemedi.

Hem de CHP oylarıyla ‘eski AK Parti’ Meclis’e taşındı.

Doğrusu, 28 Mayıs’tan bu yana Piro’dan bir video bekliyorum.

Bazen Twitter hesabında geziniyorum.

Tık yok!

Dün öğrendik ki MYK’da örgütleri kendisine bağlayarak başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere müstakbel rakiplerini bertaraf edip partinin başında kalmak istiyor.

Değil istifa etmek, özeleştiriyi bile düşünmüyor.

Hiç değilse...

AK Parti’ye üye olup yırtabilecekken ‘bir çift mavi göz’ aşkına Altı Ok’tan bir gün olsun sapmayanlarla helalleşseydi.

CHP’li ya da muhalif oldukları için dükkanı batanlarla, evlatları mülakatlarda elenenlerle, içeri düşenlerle, dışarı çakamayanlarla, vatanını terk edenlerle, fişlenenlerle, şehirden şehire sürülenlerle helalleşseydi.

Ekmeğe muhtaç oldukları halde kendi seçtikleri belediyelere iş başvurusu yapmaya ar edenlerle, oyları çalınmasın diye çuvalların üzerinde sabahlayanlarla ve en azından Erzurum’da taşa tutulanlarla helalleşseydi.

28 Şubat mağdurlarıyla helalleşmesine itirazım yok.

Helalleşsin.

Peki...

CHP’lilerle kim helalleşecek?

İmamoğlu: Hemen
Kılıçdaroğlu: Seçimden sonra


Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu, geçen pazar kahvaltıda buluştu. Bu görüşmede İmamoğlu, iktidar değişikliği için CHP’de bir değişime ihtiyaç olduğunu belirtti ve “Ben değişime önderlik yapabilirim” dedi.

İBB Başkanı olağanüstü kurultayın Mart 2024’teki yerel seçim öncesinde yapılmasını ve genel başkanlık da dahil, bütün makamların değişebileceği demokratik bir sürecin başlatılmasını istedi. CHP’nin iç tartışmalarını bitirip yenilenerek, seçime gitmesini önerdi.

Kılıçdaroğlu ise kurultayın yerel seçim sonrasına bırakılmasını istedi.

‘Baba-oğul’ anlaşamadı.

Kılıçdaroğlu, yeni MYK’sına İmamoğlu’na yakın hiçbir ismi almadı. Ya Faik Öztrak ve Bülent Kuşoğlu gibi kendisine sımsıkı bağlı olan ya da itiraz edemeyecek kadar genç isimlerden oluşan bir MYK kurdu. Konumunu sağlama almak için parti örgütlerini kendisine bağladı.

Olağan kurultay sürecinin başlatılması halinde İmamoğlu’nun aday olacağını ve Kılıçdaroğlu’nun ise çekilmeyeceğini  düşünüyorum.