Ekrem İmamoğlu, önceki günkü basın toplantısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) başkanlığına yeniden aday olacağını açıkladı.

İmamoğlu’na şu soruyu yönelttim:

“İlan ettiğiniz değişim çağrısının taşıyıcısı kim olacak? Kendiniz aday olmadığınıza göre kurultayda herhangi bir adayı destekleyecek misiniz? Bu isim Özgür Özel mi?”

İmamoğlu, açık konuştu.

Kılıçdaroğlu’na dokundurarak, “CHP’nin tarihini bilen, geçmişi temiz evlatları vardır. İsmi geçtiği için söylüyorum, biri Özgür Özel’dir. Başkaları da vardır” dedi.

Haliyle gözler CHP Grup Başkanı Özel’e çevrildi.

Özel, 12 Haziran’da bu köşede “Sorumluluktan kaçmayacağım” diyerek, aday olmak istediğini açıklamıştı.

Hem bu köşede hem de Sözcü TV’deki yayınlarda, İmamoğlu-Özel’in birlikteliğini AK Parti’nin kuruluş yıllarındaki Erdoğan-Gül formülüne benzetmiştim.

Özel, CHP Parti Meclisi’nde ve parlamento grubunda dikkate değer bir güce sahip. Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın, eski MYK üyesi Veli Ağbaba’nın, Adana Milletvekili Burhanettin Bulut’un ve yeni milletvekillerinden Gökçe Gökçen’in Özel’e destek verdiği bilinyor. Hatta Kılıçdaroğlu’nun 28 Mayıs sonrası kurduğu MYK’da bile Özel yanlıları var.

Özel, şu günlerde başta İstanbul olmak üzere ilçe kongrelerini takip ediyor. Büyük bir ihtimalle, eylül ayı başında ilçe kongreleri biter bitmez tutum belgesi yayınlayarak, adaylığını ilan edecek.

Önceki gün İmamoğlu’na Özel’i destekleyip desteklemeyeceğini sormuştum.

Dün de Özel’e İmamoğlu ile ortak hareket edip etmediklerini, emanetçi aday eleştirisini ve adaylığını ne zaman açıklayacağını sordum.

- İmamoğlu, yönünü İBB’ye çevirdi. Ne düşünüyorsunuz?

Beklediğim bir karardı. En çok İstanbullular memnun olmuştur. AKP’ye karşı kurulup başarılı olmuş en iyi ittifak örneği, İstanbul İttifakı. Bu ittifakı ancak İmamoğlu sürdürebilirdi. “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” demek, geleceğe dönük önemli bir iddia. Hem İstanbul’un hem Türkiye’nin geleceği için kıymetli bir karar. Ekrem Başkan üç karar birden verdi. Kendisi, İstanbul ve Türkiye için doğru karar.

- Sizce bu kararı neden verdi? 

İstanbul’da üstlendiği yükümlülüğü yarım bırakmamak için bu kararı aldığını düşünüyorum. İstanbul’un AKP’ye bırakılması içine sinmemiştir. Hiçbirimizin içine sinmezdi. Birincisi bu. İkincisi, İstanbul belediye başkanlığından farklı bir şey. Alınması veya kaybedilmesi çağ açıp çağ kapatmak gibi. 2023 seçimini kaybettik. Ama İstanbul’u kaybedersek, yenilgi tescillenecek. İstanbul’da başarı elde edilirse umutlar bir daha yeşerecek. Ekrem Başkan’ın Türkiye’nin geleceğine yönelik de tahayyülü var.

- 2028’de cumhurbaşkanı adayı olmak istediği konuşuluyor.

O hedef açısından da İstanbul’u bir kez daha kazanmasının en önemli kilometre taşı olacağını düşünüyorum. İstanbul  kazanıldığında İmamoğlu, AKP’ye karşı üst üste dördüncü zaferini almış olacak. İstanbul’u üç kez kazanmış olacak. Biz de soracağız: “İmamoğlu’nun sizi kaç kez yenmesi gerekiyor?”

- İmamoğlu, sizin için “CHP’nin tarihini bilen ve sicili temiz evlatları var” dedi. 

Büyük memnuniyet duyuyorum. Sadece şahsım değil, CHP’de adı geçen geçmeyen pek çok genç arkadaş için önemli ve kıymetli.

Genel başkanlık noktasında sorumluluk üstlenebileceğimi size söylemiştim. Adımızın geçtiği bir süreçteyiz. Henüz adaylığımı açıklamadım. Ama en çok ismi geçenlerden biri olarak, başkanın cevabını nezaketli buluyorum.



- Adaylığınızı ne zaman açıklayacaksınız?

Örgütümüz şu an ilçe kongreleriyle meşgul. Partinin tansiyonu orada atıyor. İlçe kongrelerinin tamamlanması ile birlikte değerlendirme yapacağım. Bu kritik süreçte partiyi kamuoyunda zor durumda bırakmadan, genel başkanımıza hak ettiği değeri göstererek, tarihin yüklediği sorumluluktan kaçmadan doğruları yapmaya çalışıyoruz. Süreç biraz daha hızlanacak.

Değişim umudu olanlar, partiye küsenler, kızgınlıklarını ifade edenler ve değişim olmazsa sandığa gitmeyeceğini söyleyenlerin beklentisi var, bir şeyler değişecek mi diye. Kimse umutsuzluğa kapılmasın, üzerimize düşeni yapacağız.

- Siz de İmamoğlu gibi “Aday değilim, yolculuğa çıktım” mı diyorsunuz?  

Zaten bir yolculuktayız. 28 Mayıs’tan sonra partinin özeleştiri yapması gerektiğini genel başkanımızla paylaşmıştım. Fikir ayrılığımız oldu. Genel başkanımız adına konuşan bazı arkadaşların meseleyi anlamadığını gördükten sonra yolculuk başladı.

Biz insanlara cumhuriyetin 100. yılında iktidar olma sözümüzü tutamadık. Ciddi bir özeleştiri sürecinin yürütülmesi gerektiğini düşünüyordum. Süreç doğru yürütülse benim bir yolculuğa çıkmaya niyetim de, yenilginin sorumluluğuyla takatim de yoktu. Ama birilerinin hiçbir şey yokmuş gibi davrandığını ve bunun parçası olmanın seçimi kaybetmekten daha ağır bir sorumluluk olduğunu hissettiğim için ben de duygusal kopuş yaşadım. Şu anki pozisyonum bu. Hiçbir şey olmamış gibi davranmayıp hissettiğim sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyorum.”

- Tutum belgesi hazırlığında olduğunuzu duydum. Bu nedir? 

Tek başıma yaptığım bir çalışma değil, anonim çalışmamız var. Sebeplere, tespitlere, sonuçlara ve önerilere dair. Aklına, zihnine, kalbine güvendiğim arkadaşlarımla üzerinde çalışıyoruz. Önümüzdeki dönemde paylaşacağız.

- İmamoğlu ile birlikte mi hareket ediyorsunuz? Erdoğan ve Gül birlikteliğine benzeyen bir ilişki mi aranızdaki?

Böyle benzetmelerden tüylerim diken diken oluyor. Her şeyi bırakıp kaçasım geliyor. Benim benzetilmeyi en son isteyeceğim iki isim bu ikisi.

Ama İmamoğlu ile benzer kaygılar ve umutlarımız var. Sadece Ekrem Bey ile değil, beş CHP’linin dördüyle benzer duygulardayız.

CHP’de değişim ve dönüşüm olacaksa ayrılarak değil, birleşerek olacak. Değişimi cephelere bölecek değiliz. Hatta değişime itiraz edenleri bile kapsayacak bir değişim öngörüyoruz.

- İmamoğlu’nun emanetçi adayı mısınız?

İmamoğlu ile aramızda “Şu güne kadar ben durayım, bu günden sonra sen dur” gibi en ufak bir konuşma yok. Bunu reddederim. Ancak İmamoğlu ile ortak bir hayalimiz var. CHP’de göreve gelirsem İmamoğlu ile uyumlu şekilde çalışacağımı biliyorum.

CHP’nin genel başkanlığı Atatürk’ten emanet alınan bir şeydir. İmamoğlu’nun İstanbul’u kazanması, sonra Türkiye’yi kazanacağı süreçte onunla uyum içinde olunması başka birşey. Bu görevi bir süreliğine tutup sonra devretmek başka... Emanet Atatürk’e ait. Şu anda Kemal Bey’de. Bir gün bize nasip olursa sorumluluğunu Atatürk’e karşı hissederiz.

- Grup başkanlığına devam edecek misiniz?

Seçimden önce herkes bir pozisyona talep açarken, bense grup başkanlığını istedim. Yarışmak istedim ama aday çıkmadı. Yıllardır emek verdiğim pozisyonu birileri istiyor diye tartışmaya açacak değilim.

CHP’nin üstünde haksız bir cam tavan var, yüzde 25’lik. Onu tuzla buz etmeye talibim. Benim meselem, Türkiye’de dört kişiden üçünün oyunu alamamaya dair. Günü geldiğinde iki kişiden birinin oyunu alacak bir adayın belirlenmesinde üzerimize ne düşüyorsa onu yapacağız.