Çinliler, Yin ile Yang felsefesini temel alırlar. Hani bir daire içerisinde, balık şeklinde siyah ve beyaz olarak ikiye bölünmüş şekil vardır ya... Dengeyi temsil ederler.

Varoluşun ana fikri “denge” kelimesinde saklıdır. Birçok faktörün karşılıklı etkileriyle belirli bir düzeni sağlaması sonucu oluşan, nispeten karmaşadan kurtulmuş ve belirsizliğin azalmış halidir.

İşte Türkiye ekonomisinde bu denge çoktan kayboldu. Sorun da buradan kaynaklanıyor.

★★★

Nitekim ekonomi öylesine ince dengelere sahip bir mekanizmadır ki yaptığın her hamle başka bir gelişmeyi tetikler.

Tatlı tatlı esip duran meltem yeli gibi yapılan “iyiye gidiyoruz” açıklamaları bana bir ferahlık getirdi. Bozmak istemem bu hayali lakin ne yapacağız ufak pürüzleri?

★★★

Çok acil döviz bulmamız gerekiyor ya... Eyvallah da neden acil? Ne oldu ülkenin kasasındaki paralara? Ülke nasıl geldi bu duruma? Hiç sorma...

Mesela deprem vergilerinin nereye gittiği sorulmuştu... Erdoğan paralarla ilgili, “Harcanması gereken yere harcadık. Bundan sonra da bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok” demişti. Para harcanmış işte bir de boşuna zamanını mı harcasın? Hangi birini anlatsın ki?

★★★

Haliyle borcun varken kasada para kalmayınca denge falan kalmıyor ortada...

Dolar rezervlerinin çoğu daha önce Türkiye’ye parasını getiren ve kötü ekonomi nedeniyle kaçmak isteyen yabancıya satıldı.

Baskılanan döviz kurları sayesinde ucuza tanzim satış mağazası mantığıyla dağıtıldı.

Serbest piyasa olsaydı dövize talep geldikçe fiyatı artacaktı.

TL’den dolara geçerken fazla para ödeyecek ve
Türkiye’den çıkarken ona göre yüksek ödeme yapacaklardı. Şimdi bu algı uğruna zarar Türk milletinin
hanesine yazıldı.

★★★

Bize göre ne kadar basitmiş ekonomi... Sadece döviz, faiz ve enflasyondan ibaret...

Bunlar suni olarak düşürdüler... Ne oldu? Fırladı, gitti hepsi... Bu sefer “dış mihrak” bile demeye gerek görmedi. Türkiye işte böyle acayip bir memleket haline geldi.

★★★

Bu düşünce yapısıyla Türkiye’nin gelip gelebileceği en iyi yer burası işte...

Diyorlar ki; Türkiye, 20 yıl önceki Türkiye ile aynı değil... Nasıl olabilir? Tabii ki olmayacak. Teknoloji ilerledi, dünya değişti. Türkiye’nin yerinde sayacak hali yok ki!

Bizim katbekat gerimizde olan ülkeler bizi sollayıp geçtiler. Onların ekonomi yönetiminde dehalar mı var? Hayır! Sadece kuralları uyguluyorlar. Biz halen bir şey denemekteyiz!

★★★

Şöyle anlatayım. Ülkede üretim artmıyor. Demek ki bölüşülecek pasta aynı pasta...

Biri daha fazla yiyorsa, diğerlerinin dilimi küçülecek... Mülteciler kendi payını isteyecek. Pay cücük boyutuna inecek.

Bir musibet bin nasihatten iyidir. Takım tutar gibi seçersen ülkeyi yönetecek partiyi, yakarsın gemileri, dönüşü olmuyor artık geri... Daha iyi, bu sayede insanlarımız bulur belki dengeyi...