Merkez Bankası’nın son faiz kararıyla; iktidarın 2021 Ekim ayından bu yana “tüm dünyanın imrenerek izlediği” yalanıyla faiz indirimini esas alan Türkiye Ekonomi Modeli’nin iflası,
çöpe atıldığı ilan edildi.

Oysa dünya dalga geçerek ve acıyarak seyrediyordu olan biteni... Türkiye ekonomide mahallenin delisiydi... Üç, beş ekonomi cahilinin elinde oyuncak olmuş zavallı bir haldeydi...

★★★

Peki düzeldi mi? Hayır! Sadece aklı başında kararlar alınmaya başladı. En erken üç yılda hasarlar giderilir, başlanılan yere geri dönülür. O da sabredilebilirse...

2021’de politika faizi yüzde 19, enflasyon yüzde 19 seviyesindeyken “nas” gerekçeli faiz indirimleriyle yüzde 80’e yükselen enflasyon, yakılan 128 milyar dolarlık döviz rezervi, 8 TL’den 27 TL’ye çıkan dolar kuru, ülkenin başına sarılan 125 milyar dolarlık Kur Korumalı Mevduat belası ile ülke ekonomisi çökertildi.



★★★

Merkez Bankası’nın yüzde 25’e çekilmiş haliyle bile ilan ettiği yeni politika faizi, İstatistik Kurumu verisiyle yüzde 48 olan resmi enflasyona göre hâlâ 23 puan eksi negatif faiz konumunda.

Dolayısıyla tasarrufların döviz ve altından TL’ye geçişini, hedefleyen ekonomi yönetimi açısından bu faiz oranıyla bunun sağlanması mümkün görünmüyor.

★★★

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile MB Başkanı Hafize Gaye Erkan’ı küresel banka ve finans kuruluşlarıyla 8 Ağustos’ta bir araya getiren ABD’li Yatırım Bankası JP Morgan, faiz artışından hemen sonra politika faizinin her ay 250 baz puan artırılarak yıl sonunda yüzde 35’e yükselmesini öngördüğünü açıkladı.

Bize açıklayacak halleri yok ya... Elin Amerikalısına açıklıyorlar maşallah... Muhtemelen söz konusu toplantıda Bakan ve MB Başkanı, JP Morgan ve küresel sermayeye, Türkiye’ye kaynak aktarmaları için faizi daha da artırma sözü verdiler.

★★★

İyi de Merkez Bankası’nın açıkladığı Enflasyon Raporunda yüzde 22’den 58’e çıkarılan yıl sonu enflasyon hedefinin üst sınırı yüzde 62 idi... Yüzde 35 neye merhem olacak?

Bunun anlamı sen istediğin kadar mevduat faizi ver, ben o işe karışmayacağım demekse yardımcı olur bir nebze...

★★★

İşin enteresan tarafı geçtiğimiz iki yılın hatalarını kimsenin üstlenmemesi... Ülke fakirleşti, sefalet genişledi zira suçlu falan yok ortada... Kararlar kendi kendine alınmış gibi...

Hele Merkez Bankası’nda faiz indirim kararına imza atan zavallılar... İçlerinden birisi çıkıp, “Benim oyum faizlerin indirilmesi yönündeydi. Nedeni de profesörlüğümün verdiği engin bilgiyle koltuğa yapışma tercihimdi” falan dese bari...

Türkiye’nin taktiği 4+4+7


Yeni Orta Vadeli Program (OVP) eylül ayında açıklanacak. Hemen sonrasında 12’nci Kalkınma Planı yayınlanacak.

Peki ne faydaları olacak? Dostlar alışverişte görecek. Nitekim bugüne kadar açıklanan OVP’lerin hiç birisinde hedefler tutmadı, üç ay içinde geçersiz hale geldi. Programdaki enflasyon, kur, büyüme hızı, bütçe açığı, cari açık gibi hedeflerin tamamı çöpe dönüştü.



★★★

Son beş yılda dört Hazine ve Maliye Bakanı, dört Merkez Bankası Başkanı, yedi TÜİK Başkanı değişikliğiyle açıklanan plan ve programlardan geriye tutmayan hedefler, yap-boz tahtasına dönüştürülerek uygulanan ekonomi politikalarıyla ortaya çıkan ağır bir ekonomik enkaz kaldı.

Sadece bir kişi sabit kaldı. Onun da ismi bende saklı... Hayatta tahmin edemezsiniz... Hayır söylemeyeceğim ama hadi bir ipucu vereyim. İsminin baş harfleri R, T ve E...

Utanmadan beş yıllık plan hazırlamaya cüret ediyorsun da her gece yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararlarıyla bir gün önce alınan kararların ertesi gün değiştirildiği bir ekonomik keyfilik ortamındasın.

Üç hafta sonrasının öngörülemediği bir devlet yönetimi zihniyetinin varlığında, beş yıllık kalkınma planlarından sonuç beklemek iyimserlikten öte bir davranış şekli galiba... Ne derler öyle insanlara... Durun dilimin ucunda...

★★★

Erdoğan 30 yıl sonraki 2053 hedeflerinden söz ederek, bu gerçek dışı sözlere herkesin inanmasını istiyor.

Halbuki 2023 hedefleri neydi? 2 trilyon dolar ve kişi başı 25 bin dolar milli gelir, 500 milyar dolarlık ihracat, dünyada ilk 10 ekonomi arasına girme, tek haneli enflasyon, yüzde 5 oranında işsizlik...

2053 ne? İstanbul’un fethinin 600’üncü yılı... O da olmazsa 2071 var. Malazgirt zaferinin 1.000’inci yılı...