Depremde anneleri, babaları, yakınlarını yitiren çocuklara Beşiktaş seyircisi bir stadyum dolusu hediyeyi zaten göndermişti. Koca devlet büyükleri, yanlarında bakanlar, arkalarında partili milletvekilleri, üç koltuklu- beş koltuklu üst makam kadroları, Beşiktaş seyircisinin çocuklarla kurduğu soylu duygu dayanışmasının tırnağı bile olmadı.

Kötü siyasetçi!

Hep bunu yapıyor.

Yine kurnazlığı seçti.

Bula bula yetim kalmış çocuklara para dağıtmayı buldu. Belli ki; çocuklar oraya kurnaz siyasetçiden para alırken fotoğraf malzemesi olsunlar diye getirilmişti.

Minik eller uzandı.

Kağıt paraları aldı.

Yazmaya utanıyorum. Babalarını devlet sadakasına muhtaç duruma düşür. Çocuklarına para dağıt. Büyük şairimiz Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın çocukların zengin düş gücü ve ak-pak duyarlılığını anlatan şiiri aklıma geldi.

“Çocuklar Allah’ım,

Elleri, yüzleri, saçları.

Uyurlar geceleri.

Yok sana ihtiyaçları.

Çocuklar Allah’ım,

Bebek yaparlar haçları.

Aşina değiller

Hatıralarımıza

Severken aynı ağaçları”

★★★

Uzanan minik ellere kağıt paraları tutuşturduktan sonra depremden sağ çıkmış büyüklere seslendi ve “İlk birkaç gün Adıyaman’da arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik. Bunun için sizden helallik istiyorum” dedi.

Gecikme!

1 kaç gün değil.

20 yıl.

6.300 gün eder.

Deprem, fay hatları üzerinde kurulu Türkiye’nin tüm kentlerinde 20 yıllık bir gecikmenin olduğunu sağırlaşmış kulaklara bağırdı.

Hatay!

Fay üzerindeydi kent.

Zemini bataklıktı.

20 yıl geçti.

Depreme hazır olmalıydı.

Yok sayıldı Hatay halkı.

Yıkıldı binalar.

Öldü çocuklar.

Maraş!

Fay üzerindeydi kent.

Deprem kaçınılmazdı.

20 yıl bitti.

Depreme hazır olmalıydı.

Yok sayıldı Maraşlı.

İmar affı ilan edildi.

Bina rantı öne geçti.

Öldü anneler.

Yetim kaldı çocuklar.

Adıyaman!

Fay üzerindeydi Kent.

Deprem gelecekti.

Binalar hazır olmalıydı.

20 yıl geçti.

Yok sayıldı Adıyamanlı.

Öldü babalar.

Öksüz kaldı çocuklar.

Malatya!

Fay üzerindeydi kent.

Deprem kaçınılmazdı.

20 yıl geçti.

Yok sayıldı Malatyalı.

Şehir rantı kör etti.

İmar affı cani oldu.

Öldü anne anneler.

Yetim kaldı çocuklar.

★★★

Urfa!

Fay üzerindeydi kent.

Deprem  vuracaktı.

20 yıl geçti.

Hazır olmalıydı Urfa.

Kötü beton döküldü.

Denetlenmedi yapılar.

İmar affı ilan edildi.

Öldü anneler.

Öksüz kaldı çocuklar.

Antep!

Fay üzerindeydi kent.

Deprem  geliyordu.

20 yıl geçti.

Denetlenmedi zemin.

Denetlenmedi yapı.

Denetlenmedi demir.

Betona taptı yönetim.

İmar affı çıkarıldı.

Yıkıldı şehir.

Çocuklar yetim kaldı.

Kilis!

Fay üzerindeydi kent.

Deprem kaçınılmazdı.

Hazır olmaydı Kilis.

20 yıl geçti.

Hazırlıksız yakalandı.

Öldü çocuklar.

Diyarbakır, Osmaniye, Adana fay hatları üzerinde denetimsiz, kaçak yapıları imar affıyla  büyütülmüştü. Bütün kenteler oy avcılığına kurban edilmiş, depremin önüne çaresiz atılmışlardı. Yer bilimciler, inşaat mühendisleri, mimarlar, şehir plancıları bağır bağır bağırıyorlardı. Planlara uyulmadı. Kent rantıyla sarhoş oldu iktidar.

Yıkıldı kentler.

Çocuklar öksüz.

★★★

1 kaç gün değil 20 yıl geç kalındı. 20 yıl 6 bin 300 gün eder. Kötü politikacı, hep bunu yapıyor. Kurnazlığı seçiyor. Bula bula yetim kalmış çocuklara para dağıtırken TV yayını yaptırmayı buluyor.

İyilerin yarışı başladı!


Eskiden de bu ayrım vardı ancak son 20 yılda belirgin olarak gazeteler iki kulvara ayrıldılar. Gizleneni, saklananı bulup yazanlar ile gizleyenin, saklayanın yanında durup iktidarı, egemeni, güç sahibini arkalayarak muhalefete muhalefet yapanlar. SÖZCÜ Gazetesi, “gizleneni-saklananı yazarak okura (halka) duyurmak ve her türlü iktidar baskısını göğüsleyerek yapılan yanlışları, haksızlıkları, rüşveti ve adaletsizliği dile getirmek” yolunu izledi.



Bu yüzden SÖZCÜ’ ye çamur atıp mahkeme kurarak korkutma yolunu seçtiler. Az sayıda TV kanalı: Tele1- Halk TV- KRT - FOX TV ve diğerleri SÖZCÜ’nün gazetecilik çizgisini TV ekranına taşıdılar. Halktan destek buldular. İzleniyorlar. Muhalefete muhalefet yapma ucuzluğunu seçen ve iktidar övgüsüne kalemlerini ve ekranlarını kiralayanlar ise okurlarını, izleyenlerini, halk güvenini yitirdiler.  SÖZCÜ TV, deneyimli, çalışkan, dürüst, namuslu kadrosu ile bugün yayın hayatına adım atıyor. Türkiye’de  TV gazeteciliği için iyilerin yarışı başladı. Yolu açık olsun.