Biliyorum hayal etmenin bir ayağı gerçek olmayan zemine basar. Eleştirici dikkat istemez. Mantık tutarlılığına ihtiyaç duymaz. Kendi hayal alemine gömülürsün, uçarsın. Ancak hayal kurmamanın öbür ayağı iradeye, gerçek olmaya, yaratıcı ve yeni buluş yapmaya dayanır.

Buna güvenmiştim.

Hayal etmiştim.

50 gün önceki yıkıcı depremle sarsılan 11 kentimizin yaşadığı büyük ölüm acısı, enkaz yığını, afet görüntüsü ülkeyi yönetenleri “yaratıcı ve buluş yapıcı olmaya” itecektir diye düşünmüştüm. Yıkılan şehirleri; özelikle depremden derin yaralar almış; Hatay (146 çadır kent kuruldu), Kahramanmaraş (64 çadır kent kuruldu), Malatya (39 çadır kent) Adıyaman’ı (32 çadır kent) yeniden kurmak için birleştirici, kaynaştırıcı, diğer kentlere ve bütün Türkiye’ye örnek model olacak bir yeni atılım başlatacaklar diye ummuştum.

Şehir plancıları.

Bölge plancıları.

Üniversiteler.

Yer bilimciler.

İnşaat sektörü.

Yerli ve yabancı proje geliştirici seçkin beyinleri harekete geçirecekler. Depremin acısını en ağır şekilde yaşamış kentlerimizi yeniden kurmak için “gelecek 100 yılı değil 1000 yılı gözetecek bir kent planı” ortaya çıkartacaklar. Yakınlarını, varlıklarını, işlerini yitirmiş insanların, başka şehirlere göçüp gitmek yerine; “evet işte biz böyle bir planla yenilenmiş kendi şehrimizde yaşamak isteriz...” diye düşünüp sevinecekleri bir ortam yaratacaklar.

★★★

Hatay, Maraş, Malatya, Adıyaman ve diğerleri geçmişlerinden, tarihi dokularından koparılmadan; her biri “dünyada ölmeden önce mutlaka görülmesi gereken kent” olabilecek uygarlık yaratıcı özelikte yeniden kurulacaklardı.

Konutların dizilişi.

Mahallelerin konumu.

Çarşıların durumu.

Tarımsal alanları, bağları, bahçeleri, halka açık alanları, tekno parkları, sanayi bölgelerinde çevre kirletmeyen fabrikaları, istihdamı, göç alması, göç vermesi; kenti çağdaş kent yapan bütün özellikleri; kucaklayan öngörüyle planlanmış... Çevresinde futbol, voleybol, basketbol sahalarının, yüzme havuzlarının halka olduğu ilk, orta, lise, üniversite okul binaları... Kent insanının zaman yitirmeden ulaşabileceği hastaneleri, kent cadde ve sokaklarında daha geniş kaldırımlara öncelik vermiş; en uzak mesafesine 15-20 dakikada ulaşılabilen; işe gitmek için ve eve dönmek için havayı kirletici otomobil, otobüs kullanımına fazla gerek duymayan, kışın soğukta daha az elektrik, doğal gaz, odun, kömür ile ısınabilen, yazın sıcakta 24 saat klima çalıştırmaya ihtiyaç duymayan konut tipini uygulamış, nehirlerini, göllerini, akarsularını kirleten her türlü doğa düşmanı insan ihanetinden, benciliğinden, ahlaksızlığından arındırılmış, yağmur sele dönünce alt geçitlerinde ve bodurum katlarında 30 yaşındaki anne, 1.5 yaşındaki bebek kızı boğulmayan, nüfus artınca ve dışarıdan göç alınca konut fiyatları, kira ücretleri kentliyi o kentte yaşamaktan bıktırıcı olmayan, imar planlarına uymayanların kent polisi caydırıldığı ile terbiye edildiği, dış ithal mala ihtiyacını en aza indirmiş, kalkınmacı, dünyaya ürün satan, yüksek verimliliği baş tacı etmiş, dünyadan turist çekip ağırlayan, ormanı orman, bahçesi bahçe, kültürü kültür, her bir kentin araştırma üniversitesi; her yıl dünya insanlığının bir ölümcül sorununu çözecek bir buluşa imza atan, Nobel adayı şairler, edebiyatçılar, roman yazarları yetiştiren, dünya çapında futbolcu, yüzücü, voleybolcu çıkartan kentler planlanmalıydı.

Böyle hayal etmiştim.

★★★

Bir de; her bir kentte deprem sırasında canlarını yitirmiş yurttaşların isimlerinin kentlerin kişilikli binalarının duvarlarına yazıldığı, Japon profesörlerin önerdiği; “bazı binaların deprem enkazı olduğu gibi bırakılıp müzeye dönüştürülmesini” mutlaka düşünürler diye ummuştum.

Acele temel attılar.

Oyları düşmesin diye deprem bölgesinde çocuklara otobüsten oyuncak fırlattılar. Yandaş, tandık, bildik müteahhitlere 75 milyar doları aşan tutarda deprem konutu yapma ihalesi verdiler.

Neler gördük... Neler yaşadık... Neler duyduk... UNUTMA!

Antalya Cennet Koyu’nda kenef rantı!


Antalya’da birinci derecede sit alanı olan antik kent Phaselis’de Cennet Koyu ile Bostanlık Koyu’nda halk plajı ve tesisleri inşaatı ihale ile verildi. Antalyalılar; “Phaselis’e Dokunma” adlı bir sivil toplum örgütlenmesi yarattılar ve bu koylarda 3.000 metrekareye kadar ulaşan aşırı betonlaşma yapıldığını duyurup, durdurulmasını istediler. Turizm Bakanı, onlara cevap verdi ve inşaatın aşırı betonlaşma olmadığını; “2 koyda sadece 179 metre kareye büfe, duş kabinleri, giyinme mekanları ve tuvalet (kenef-abdesthane) yapıldığını” söyledi. “Phaselis’e Dokunma” sivil toplum hareketinin başkanı Erol Marçok bakana cevap verdi ve “Sayın Bakanın ‘birkaç duş, birkaç tuvalet yapacağız’ dediği inşaat 47 milyon 737 bin liraya ihale edildi. İnşaatın ihalesi eski bakanlardan Zeki Ergezen’in kardeşi Ali Haydar Ergezen’in imzasıyla gerçekleşti” dedi.