Ben ne söylüyorum, tamburam ne çalıyor durumu doğdu. Bizim iktidarın önde gelen adamları IMF’ye “lekeli” muamelesi çekip, Dünya Bankası’nı “zemzem suyuyla yıkanmış ak kaşığa” çevirdiler.

Bu ne yaman çelişki:

IMF bir öcüdür.

Dünya Bankası cici.

Dünya Bankası’nın Türkiye temsilcisi Humberto Lopez; “Türkiye’ye 35 milyar dolar göndereceklerini” Anadolu Ajansı’na açıklamış. Bu haberi yeni Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “bütün dünya duysun” diye İngilizce olarak yeniden kaleme alıp sitesinden bir daha yayına sokmuş.

Yani!

Dünya Bankası!

Bize hayran!

Açıklanan paketleri, planları, programları, ara geçişleri, dün faiz haramdır deyip bugün helaldir deyişleri çok beğeniyor, destekliyor, tutarlı buluyor(!)

IMF:

Batmış ülkeleri.

Dünya Bankası:

Muhtaç ülkeleri.

Kucaklar.

İkisini de kuran, yöneten, yönlendiren, konuşturan ABD’dir. İkisi de ekonomisi batmış ve dış borca muhtaç duruma düşmüş ülkeleri ABD’nin  “dünya küresel liderliğine bağlamaya” vidalarlar.

★★★

Çin’in küresel lider olmasının önünü kesmek için Joe Biden, Dünya Bankası’nın borç verme kapasitesini artırmak için harekete geçti. ABD Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan da “Dünya Bankası’nın borç verme kapasitesini 100 milyar dolar artıracaklarını” açıkladıÇünkü Çin, muhtaç duruma düşmüş ve batmışları kendine çekebilme yardımlarını artırdı.

Dünyada!

Yeni düzen.

Kapıya dayandı.

Bir yandan NATO, Rusya ile Çin’in etrafını askeri olarak çevirirken; Dünya Bankası da öbür yandan “muhtaçlar ile batmışların” ABD’yi bırakıp Çin’e yanaşmasını önlemeye ve bunun için de borç verme kapasitesini artırmaya başladı. İşte Dünya Bankası Türkiye temsilcisi Humberto Lopez’in “35 milyar dolar göndereceğiz” demesi yeni hazırlanan OVP’ ye yıldırım hızıyla hayran kalmasından değil;  Türkiye Çin’in kucağına gidip oturmasın diyedir.

★★★

Tarihe bakın!

Göreceksiniz.

Dünya Bankası ve IMF, “Türkiye’nin bağımsız kalkınma ve sanayileşme hamlelerini” hiç desteklemedi. Türkiye ekonomik krizlere girdiğinde başta PETKİM, TÜRK TELEKOM, TEKEL gibi Cumhuriyet döneminin kurduğu pırlanta kuruluşların hepsinin “özelleştirme” adı altında çok ucuza dış sermayeye  satılmasını öğütledi ve krediyi o zaman verdi. Türkiye’nin geçmişte uyguladığı IMF reçeteleri ve Dünya Bankası Türkiye temsilcilerinin hayranlığını kazanacak programlarının hiçbiri başarılı olmadı. Olsaydı Türkiye bugün bu korkunç krize yeniden düşmezdi. Dünya Bankası kredileri ve IMF reçeteleri başarılı olsaydı bugün yeni dış borç gelsin diye Maliye Bakanı’nın ağzından İngilizce hayranlık bildirileri yazmaya ihtiyaç kalmazdı. Türkiye’nin girdiği her ekonomik krizden kurtuluşu; Türk halkının ucuza çok çalışması ve kemer sıkarak daha az tüketmesi ve “yurt içinden yurt dışına gelir transferi” sayesinde oldu.

Çin ve ABD!

Bilek güreşinde.

Dünya paylaşılıyor.

Ne Çin!

Ne Amerika!

Daha bağımsız.

Daha kendine yeter.

Daha öz güvenli Türkiye!

Daha çok çalış Türkiye!


Arşivden 2 Dünya Bankası hikayesi!


1983 yılında temeli atılan Atatürk Barajı projesi; sudan elektrik üretmenin yanı sıra Doğu Anadolu’nun bol kar sularını Batı Anadolu ovalarıyla buluşturmak, suyun Şanlıurfa, Hakkari, Hatay, Gaziantep, Siirt’ten sonra, mevcut nehir yataklarını kullanarak; Sivas, Kayseri, Konya ve hatta Eskişehir ovalarına akıtılabilmesiydi. Ve bu proje ile Türkiye GAP bölgesinde barajlar kurarak kendisi ve komşuları için suyu bölgenin ve bölge insanlarının hizmetine sunmayı hedeflemişti. Bu yerli projeye Dünya Bankası kredi vermedi. Sedat Üründül (spor yazarı Ömer Üründül’ün babası) ve iki arkadaşı ortak ATA şirketini kurdular. Türkiye kendi imkanlarıyla Türk işçi ve mühendisinin gücüyle Atatürk Barajını 9 yılda yaptı. 1954 yılında Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes’ti. O yıl bugün yaşandığı gibi Türk ekonomisinde kriz belirtileri ortaya çıkmıştı. Cumhurbaşkanı Bayar, ABD gezisine çıktı Dünya Bankası Başkanı Eugene. R. Black ile Türkiye Temsilcisi Pieter Lieftinck’i makamlarında ziyaret etti ve Gediz Nehri üzerinde kurulacak bir baraj için 25 milyon dolar kredi talep etti. Toplantıda Dünya Bankası Başkanı, Türkiye’nin dış ticaret açığının arttığını belirtip Türkiye için “creditworth” kelimesini kullandı. Tercüman bu kelimeyi “Türkiye’nin itibarı yok” diye tercüme edince Cumhurbaşkanı Bayar, sinirlendi yemeği terk etti. Bunun üzerine Başbakan Adnan Menderes de Dünya Bankası Türkiye temsilcisinin 24 saat içinde ülkeyi terk etmesini istedi.