Saray zil çalıp oynuyordu:

“Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucu artık belli. Bu iş bitti. Erdoğan kazandı.” diye âdeta göbek atanlar şimdi sus pus!

Meral Hanım, sağ gösterdi, sol vurdu, hepsinin rengi ruhsarı soldu!

Anlamsız çıkışıyla umutları yıktığı için tüm şimşekleri üzerine çeken Meral Akşener’in, Altılı Masa’ya dönme basiretini göstermesi hem kendisi, hem partisi, hem ülke adına kazanç oldu, milletin umutlarını yeniden yeşertti.

Türkiye’yi çıkmaza sürükleyip, dipsiz bir kuyuya iten bu ucube sistemden inşallah 67 gün sonra, 14 Mayıs Pazar akşamı kurtuluyoruz.

★★★

Kılıçdaroğlu, Meral Hanım’ın öfke saçan, kırıcı, incitici, etik dışı  açıklamasından sonra bile sükûnetini muhafaza ederek, bilge kişiliğiyle:

“Merak etmeyin, taşlar yerine oturur.” demişti, öyle oldu.

Şimdi haklı olarak, beşli çetelere, mafyalara, çantacılara, rantçılara meydan okuyarak:

“Ben Kemal! Geliyorum!” diyor.

Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, Kılıçdaroğlu’nun “Millet İttifakı’nın adayı” olduğunu açıkladığı an, parti binası önünde heyecanla bekleyen binlerce kişinin unutulmaz sevinç çığlıkları, milletin umudunun nasıl yeniden parladığını gösterdi.

Kılıçdaroğlu’nun bu sevgiye ve güvene lâyık olduğunu düşünüyorum.

★★★

Meral Hanım’ın “Kumar Masası” ve “Noter gibi tasdik mekânı” olarak nitelediği “Altılı Masa”ya “gurur yapmadan” geri dönmesi onu ve partisini siyasi enkaz altında kalmaktan kurtardı.

Hatadan dönmek fazilettir.

Zararın neresinden dönersen kârdır. Ancak...

Uzun yılların tecrübesiyle söylüyorum...

Krizin başlamasıyla, bitmesi arasında geçen kısa zaman süresinde Meral Hanım da, partisi de “Büyük güven erozyonuna” uğradı!

Krizin tatlıya bağlanması bu güven kaybını azalttı, o kadar!

İnsanların siyasete inancı zaten çok değildi, bu olay o olumsuz inancın üzerine tüy dikti!

★★★

Şimdi tüm bunlar geride kaldı. Geçmişe mazi, yenmişe kuzu derler...

Artık ileriye bakmak, seçime odaklanmak, önümüzdeki zor dönemi aşmak gerekiyor.

Altılı Masa’nın ilan ettiği hedef: “Kaybedeni olmayan siyasi bir zafer.”

Dilerim öyle olur!

“Bu kin, bu haksız intikam ne zaman bitecek?”


Kalp hastalıkları, tansiyonları var, böbrekleri çalışmıyor ama kimin umurunda?

80’in üstündeki ileri yaşları gereği, kalp ve damar hastalıkları, prostat, fıtık, böbrek, akciğer ve karaciğer gibi çeşitli rahatsızlıkları olan emekli generallerden 5’i hâlâ cezaevinde tutuluyor.

28 Şubat Davası nedeniyle hapse atılan emekli paşalar adeta ölüme terk edildiler!

Her geçen gün kuvvetten düşen ve hayata tutunma gücünü biraz daha kaybeden emekli paşalar büyük yaşam savaşı veriyor, ciddi tedaviye ihtiyaçları var.

★★★

91 yaşındaki Ahmet Çörekçi Paşa, 83 yaşındaki Hakkı Kılınç Paşa ve 75 yaşındaki İdris Koralp Paşa geçtiğimiz günlerde cezaevinden tahliye edildikten sonra tutuklu kalan komutan sayısı 5’e düştü.

Bir buçuk yılı aşkın süredir cezaevlerinin ağır şartları altında yaşam mücadelesi veren 5 emekli paşa şunlar:

- Emekli Org. Çetin Doğan (83)

- Emekli Korg. Fevzi Türkeri (82)

- Emekli Korg. Yıldırım Türker (82)

- Emekli Tümg. C. Temel Özkaynak (78)

- Emekli Tümg. Erol Özkasnak (77)

Onların da çok ciddi sağlık sorunları var ama nedense bu dikkate alınmıyor.

Emekli Org. Çetin Doğan’ın ıstırap içinde yaşayan eşi Nilgül Doğan hak ve hukuk arıyor, “Adalet nerede? Bu kin, bu intikam ne zaman bitecek?” diye soruyor. Gerçekten bitsin artık!

GÜNÜN SÖZÜ


Barışmasını bilmiyorsan kavga etmeyeceksin! (Süleyman Demirel)