Depremin vurduğu Hatay’ın Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, SÖZCÜ’ye konuştu:



Doç. Dr. Lütfü Savaş 1990 yılında Anadolu Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuş, Türkiye’nin çeşitli illerinde doktorluk görevinde bulunmuş ve Mustafa Kemal Üniversitesi’nin kurulmasında görev almıştır. 2007 yılında doçent olan Lütfü Savaş 2009 Türkiye yerel seçimlerinde Ak Parti’den Antakya Belediye Başkan adayı olarak seçimleri kazanmış, AKP’den (Sadullah Ergin’i Hatay Büyükşehir Bld. Bşk adayı göstermeleri üzerine) ayrılarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun daveti üzerine 2014 yerel seçimlerinde CHP’den aday gösterilmiş ve yüzde 41 oyla Hatay’ın ilk Büyükşehir Belediye Başkanı olmuş, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde tekrar seçimi kazanmıştır.

 

Günlerdir 10 ilimizde feci bir yıkıma ve can kaybına sebep olan depremlerdeki kayıplar artmasın diye herkes seferber oldu, en uzak ülkelerden çok sayıda kurtarma ekibi köpekleriyle kısa sürede yardıma koştu ama can kaybı maalesef 20 bine, yaralılar 80 bine yaklaşıyor ve bu kentlerde bulunanlardan gelen haberlerde can kaybının bu verilen rakamlardan çok fazla olduğu, şehirlere ağır bir koku ve salgın korkusu yayıldığı söyleniyor. Hatay en çok zarar gören illerimizden biri ve yepyeni binaların yerle bir olduğu Hatay’da halkın büyük bir kesimi ilk günden beri devletin yeterli yardımı yapmadığını, açıkta kalan vatandaşların en temel ihtiyaçlarının bile karşılanmadığını söylerken Cumhurbaşkanı Erdoğan da dün “deprem bölgelerindeki kurtarma çalışmalarında istediğimiz hıza ulaşamadığımız gerçektir” dedi, market soygunlarından, güvenlik sorunundan söz etti. Eğer ülkeyi yönetenler “önceden afet planlamaları, bina denetimleri yapılmadığı için” gerekli hıza ulaşamazlarsa ve yeni yapılmış binalar yıkılırsa ne yazık ki bunların sonradan itirafının bir anlamı olmuyor. Bugün, en büyük yıkımla karşılaşan Hatay’ın Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Sayın Lütfü Savaş’la kentteki son durumu konuştum.

■ Sayın Savaş bana gelen haberlere göre Hatay’a giriş olan Payas yolu çöktüğü için gelen yardım tırları şehre giremiyorlarmış, böyle bir durum var mı?

Doğrudur, anayolumuz tıkalıydı, sebebi şu; hem gelen tırlar, hem gelen iş makinaları, yardıma gelen arabalar, bir de çıkışta özellikle insanlar hastasını, yakınlarını daha güvenli bölgelere götürme derdi içinde ve belki Hatay toparlanana kadar birkaç yıl dışarıda kalmak için ailesiyle başka şehirlere göç peşindeydi. Ben kontrol ettim, bugün biraz azaldı ama Vali gelen tırları trafikten dolayı beklettiğini söylüyor.

3. GÜNDEN SONRA YARDIM GELDİ

■ Diyorlar ki, Hatay’da hayatını kaybedenler için verilen rakamlar doğru değil, 50 bine yakın ölü var, her yer ölü dolu ama sayı az söyleniyor. Sizce doğru mu?

Şöyle; hayatını kaybeden insanlarımızın sayısı yükseldi ama biz yıkıntıların büyük bir kısmına ulaşamadık çünkü ilk iki gün hayatta kalanlar, kendinde olanlarla birlikte zabıta ve iş makinalarıyla hızlı bir şekilde çıkartabileceğimiz hafif sıkışık kalan, bağırıp yardım isteyebilen insanları çıkartabildik. 3. günden itibaren dışarıdan gelen kurtarma ekipleri faaliyete geçti. Tabii şu var; hava şartları, havaalanımızın zarar görmesi ve kapalı olması, kurtarmaya gelen insanların gecikmesine sebep oldu. Bir de 10 ilde birden şiddetli deprem olunca kurtarma ekipleri buraya yeteri kadar gelemedi. Burada yakınlarını kurtarmak isteyen insanlarımız da iş makinaları istedi ama o iş makinalarıyla bilmeyen insanlar çalışınca altta sağlam kalan insanları bile öldürme riskimiz vardı. O konuda imtina ettik ama 2 bin civarında binanın hepsine insan yetiştirmek gerçekten zordu. Şu andan itibaren valilik “enkaz temizleme durumuna geçtik” demiş. Çok büyük ihtimal umutların büyük bir kısmı tükenmiş gibi duruyor.

■ Evet ama 4 gün boyunca insanlar kurtarılabildi, o vinçler çalışsa çok daha fazla insan kurtarmak mümkün olmayacak mıydı?

Ben bile dün, önceki gün çarşıda yıkıntı alanlarını gezerken çok zorlandım çünkü binalar hep yıkılmış, yolları, sokakları kapatmış, sadece birkaç cadde işliyor. O caddelerde de trafik yoğunluğu had safhada, trafik yürümüyordu. İş makinalarının içeriye girip de çalışma zorlukları en üst seviyede, çok büyük bir kaotik tablo var, bir tarafta yıkılmış binalar, bir tarafta alttaki insanlar, bir tarafta kurtarmaya çalışanlar… Bir de başka boyutu var; hayatta kalan insanları hayata bağlamak, onların sağlıklı kalmalarını sağlamak için de hem bizim imkanlarımızı, hem gelen yardımları ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya çalışıyoruz. Soğuk hava da çok büyük sıkıntı yaratıyor, gece 1 dereceye kadar düşüyor, ayaz var, gece biz arabanın içinde kalıyoruz, orada bile üşüyoruz, 10-15 dakikada bir arabayı çalıştırmak zorunda kalıyoruz, o nedenle şartlar gerçekten çok zor.

İNSANLIK ÖLDÜ SANIYORDUM, ÖLMEMİŞ

■ AFAD tırlarının yardımları ortalara bıraktıkları, yağmurda ıslanan battaniyelerin, terliklerin işe yaramadığı şikayetleri geliyor…

Çok büyük bir depremde kaos da çok büyük oluyor, herkes her şeye yetişemiyor. Ben yıllardır “Türkiye’de insanlık öldü mü” diye düşünenlerdendim, 5 günde çok sayıda insanımızı kaybettik ama şunu gördüm ki insanlık ölmemiş. İmkanı olan herkes destek veriyor, büyükşehir belediye başkanlarımız ekipleriyle, imkanlarıyla birlikte, sivil toplum örgütlerimiz, hayırseverlerimiz, kanaat önderlerimiz bizlere olduğu gibi muhakkak diğer 9 ilimize de yardım ediyordur.

İNTERNETİ KULLANAMIYORUZ!

■ Ama ilk 2-3 gün en önemli süreydi ve siz yardımsız kaldınız.

İlk gün enkaz altındaki insanlarımız kurtarmak için koşturduk ama burada beni çok üzen bir şey var; 5.gündeyiz hala interneti, WhatsApp’ı kullanamıyoruz, telefon çoğu yerde çekmiyor, kendi çalışanlarımızla bile iletişim kuramıyoruz. Biz çağ atladığımızı düşünürken çağdışı kaldığımızı bu sıkıntıyla öğrendik.

■ İlk günden itibaren özellikle telefonu ve interneti sağlamaları gerekirdi.

Anlık ihtiyaç oluyor ve siz arkadaşınıza ulaşamıyorsunuz, trafik sıkışık, telefon, internet de yok.

BİZDEN PARA KAZANAN GSM ŞİRKETLERİ İLETİŞİMİ SAĞLAMIYOR!

■ Ben de size çok zor ulaştım. Telefon ve internet hala çalışmıyor mu?

Tabii tabii, sizin gibi arkadaşlarımızla konuşacağımız zaman kesilmeyecek, net duyulabilecek bir yer arıyoruz, o da çok fazla değil. On dakikada gidilecek yere iki saatte gidiyoruz, iletişim kurmakta zorlanıyoruz, biz Hatay’ın insanı olmasak, ara yolları bilmesek onu da gidemeyiz. Aklıma hep şu geldi; biz Hatay halkı olarak bu GSM şirketlerine yıllardır para ödemiyor muyuz, bizden para kazanmıyorlar mı? Burda insanlarımız hayatını kaybediyor, feryat ediyor, soğuktan donuyor ve birbirimizle iletişim sağlayamıyoruz. İletişim sağlamadan nasıl hizmet edeceğiz.

YENİ ŞEHİR HASTANESİ BİLE ÇÖKMÜŞ DURUMDA!

■ Göçük altında kalanlar da telefonla, internetle haberleşebilirlerdi…

Tabii düşünün, Hatay yerle bir olmuş, belediye binası, jandarma binası, yeni yapılan şehir hastanesinin bir kısmı çökmüş durumda, eski devlet hastanesi aktif ama yarısı çökmüş durumda, Antakya’nın yükünü çeken iki özel hastane var onlar kullanılamaz halde, çok kötü durumdalar. Şu anda elimizde sadece tıp fakültesi var, onlar da imkansızlıklarla boğuşuyor. Buradaki doktorlarımızın çoğu travma atlattıkları için dışarıdan gelen gönüllü doktorlar destek veriyor. Bu şartlarda bizim iletişimimizin kesintisiz devam etmesi lazım. Her taraf yıkılmış, yıkılan binaların üstünde verici istasyonları var, anladık ki yıkıldı ama bunun yerine bu şirketlerin mobil istasyon kurma imkanı var. Bu şirketler bu kadar para kazanıyorsa neden bizim burdaki sıkıntımızı yok sayıyorlar?



HİÇ DEĞİLSE LOKAL OLARAK ELEKTRİK VEREBİLİRLERDİ, BU DA YAPILMADI!

■ Elektrik de kesik değil mi?

Tabii hala kesik, elektrik kesintisini ilk günlerde anlarız ama hala elektrik yok. Doğalgazı mecbur kesiyorsunuz, elektrik olmadığı için biz de su veremedik, şimdi su verme çalışmaları için uğraşıyoruz. Elektrik kesilebilir ama daha sonra bunun hızlı bir şekilde toparlanması lazımdı. Lokal lokal elektrik verilebilirdi, bir defada her yere vermeniz şart değil ama bunun için de bir çalışma görmüyoruz.

■ Şu anda Hatay’da kaç can kaybı var?

5 bin 500 olmuş ama daha enkazların çok büyük bir kısmı kaldırılmadı.



HATAY SAHADA BÜYÜK BİR TRAVMA GEÇİRDİ, AFAD’DAN EN AZ 5 BİN KİŞİ OLMASI LAZIMDI!

■ AFAD gereken yardımı yapabildi mi?

Bizim mezarlıklarda çalışacak, gıda yardımı yapacak, çadır kuracak insanlara ihtiyacımız vardı. AFAD benim gördüğüm kurmay ekibiyle de burada ama sayıları az, AFAD’dan en az 5 bin kişi olması lazımdı ki, sahada biz büyük bir travma geçirmişiz, bu travmayı geçiren insanlara her bakımdan yardımcı olabilsin.

SURİYELİLERİN YIKILAN APARTMANLARA GİRDİKLERİNE ŞAHİT OLDUK

■ DP Genel Başkan Yardımcısı Cemal Enginyurt “Hatay’da halk ‘Suriyeliler evlerimizi soyuyor, erzaklarımız çalınıyor’ diyor, büyük bir gerginlik yaşanacak, Suriyeliler derhal Hatay dışına çıkarılmalı” dedi, siz ne diyorsunuz?

Cemal Bey’in söylediğine eşimle enkazlar arasında insanların yardımına koşarken maalesef biz de şahit olduk. Yıkılan apartmanda bir gözcü vardı, iki kişi de içerdeydi, bizi görünce kaçtılar. Ben şunu söylüyorum; Hatay Mustafa Kemal Atatürk’ün mücadeleler sonucu Türkiye’ye kattığı bir ilimiz, daha önce de Türk yurduydu, esaret altından bizi kurtarmıştır. Hatay Türk yurdu olmaya devam edecektir, bizim en büyük dileğimiz, Sayın Kılıçdaroğlu’nun da sözü var diyor ki; “Biz Suriye’yle barış yapacağız ve uluslararası hukukun güvencesinde Suriyeli kardeşlerimizi oraya göndereceğiz”, bunun kısa sürede gerçekleşmesini umuyoruz.

■ Giden yardımların bazılarını yetkililer durduruyormuş, üzerinde bira markası yazan birçok kolinin açılmasını engellemişler. Siz bunu duydunuz mu?

Ben buna şahit olmadım ama zaman zaman koordinasyon merkezinin gelen bazı yardımları beklettiği oluyor.

■ Samandağ gibi bazı bölgelere hiç yardım gitmediği söyleniyor…

İlk iki gün her tarafta büyük sıkıntı vardı ama şimdi Samandağ, Kırıkhan, Antakya, Payas, Arsur, Dörtyol, Defne ve daha birçok yerde yardımlar ulaşıyor.

■ “Yakıt yok” şikayetleri çok fazla, bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz?

İnsanlar bulabildikleri yerlerden yakıt almaya çalışıyorlar, biz de yardımcı oluyoruz ama olayın şöyle bir boyutu da var; insanların hemen hemen hepsi pijamayla sokağa fırlamış, üstlerinde nakit para yok ve internet çalışmadığı için yakıtı nakit parayla almak zorundalar, o nedenle de sıkıntılar oluyor. Suriye’den gelen sığınmacılara devlet 40-50 milyar dolar para harcadı, buradaki vatandaşlar vergi veriyor, Suriyelilere harcadığımızın bir kısmını Hatay’daki mazot, benzin ve diğer ihtiyaçlara harcamasını bekleriz.

■ Şu anda devlet gereken başka yardımları yapıyor mu?

Şu anda daha çok hayırseverler bize yardım gönderiyor. İşler tam ortaya çıktıktan sonra, biz bu akut safhayı atlattıktan sonra hem bizim açımızdan sorgulanma varsa sorgulanacaktır, hem AFAD, hem hükümet, hem diğer kurum ve kuruluşlar açısından sorgulanacaktır. Benim eleştireceğim şu; daha fazla ekiple gelmeleri lazımdı, afet merkezindeki insanların çoğu zaten hayatını kaybetmiş oluyor, psikolojisi bozulmuş oluyor, bu nedenle ilk iki gün insan eksikliği çok fazla oldu. Tıbbi ihtiyaçlar, ısınma, tuvalet, su gibi temel ihtiyaçlarda büyük sorun var.

■ İlk günden itibaren ordu yardımı olsa, ulaşılamayan yerlere helikopterlerle gidilse, bu temel ihtiyaçlar daha çabuk ulaştırılamaz mıydı?

Helikopterler kullanılabilirdi, şu anda Antakya’nın üzerinde bir helikopter dolaşıyor. Zaman geçtikçe güvenlikle ilgili çalışmaların daha fazla yapılması gerekiyor.



GÖZLÜKÇÜ DÜKKANLARINDA GÖZLÜK KALMADI

■ Oraya giden tır şoförlerinin anlattığına göre Hatay’da gerçekten de ciddi bir güvenlik sorunu var…

İlk günden itibaren marketlere, bakkallara, eczanelere girip her şeyi almaya çalışanlar oldu. Gözlükçü dükkanının içinde bile bir tane gözlük kalmadı, o gözlükleri ne yapacaklar anlamadım! Maalesef yağmalama yapıldı, o bakımdan güvenlik güçleri gittikçe daha fazla ihtiyacımız olan en önemli şeylerden biri.

■ Polis yok mu yetecek kadar?

Var ama alan çok geniş, daha fazla kolluk kuvvetine ihtiyacımız var.

CENNET BİNA NASIL YIKILDI?

■ Rönesans Rezidans isimli cennet bina denilen, deprem yönetmeliğine uygun olduğu söylenen lüks rezidans da yıkılmış. Bunların imar, iskan izinleri nasıl veriliyor?

Ben Büyükşehir Belediye Başkanıyım, iskanı ben vermiyorum ilçe belediyeleri veriyor, şehir merkezi dahil bütün denetlemeyi de onlar yapıyor. Hatay’da 4 ilçe bizim partimizin, geri kalan ilçeler değil ama direkt suçlamak istemiyorum, deprem çok büyüktü, yeni yapılan binalar bile buna dayanamadı.

■ Japonya’da da deprem büyüklüğü çok fazla ama 3-4 kişi yaralanıyor…

Doğru söylüyorsunuz, demek ki almamız gereken tedbirler var, belediyeler olarak, devlet olarak, millet olarak, STK’lar olarak bundan sonrası için biz de depremler konusunda her türlü önlemi almalıyız.