Yakup Kürşat Yılmaz, yurtdışına kaçmıştı. Bulgaristan’da yakalandı. 1999’da onu almaya giden iki emniyet mensubuyla ben de Sofya’ya gittim. Uçakta Yılmaz’ın, iki polis arasında fotoğrafını çektim. Ancak konuşmamıza emniyet mensupları izin vermemişti. Yılmaz, cezaevine girdi-çıktı, aradan yıllar geçti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ziyaretine gitmesi, Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in şehit edilmesiyle ilgili sessizlik devam ederken, açıklama yapması hayli dikkat çekti.

Bu açıklamalar için bir yerden talimat mı alıyor, yoksa kendiliğinden mi bu açıklamaları yaptığı da merak ediliyordu. Yılmaz, aslen Giresunlu. Şehit edilen Sinan Ateş de Giresunlu. Ateş’in şehit edilmesinin ardından, Yılmaz’ın yaptığı açıklama tartışıldı.

ŞUNU DEMEK İSTEDİM

Yakup Kürşat Yılmaz, “Ben baba değilim, mafya değilim. Ben kabadayılığı da kabul etmiyorum. Kabadayı kendisini başkasına anlatamayan, kaba güce başvuran insandır. Ben haksızlığa boyun eğmem. Ben mafya denilen insanlarla, karanlık güçlerle mücadele ederek geldim. Bana haksızlık yapılırsa başkaldırırım. Hata yaptımsa, o insandan özür dilerim. Uyuşturucu kaçakçılığı yapanlar, satanlar, PKK, tefeciler, benden korkmasın diyemem. Bazıları kalemiyle, diliyle, bazıları da mücadelesini eliyle yapar” diyor.

Sinan Ateş’in öldürülmesinden bir dönem başkanlığını yaptığı Ülkü Ocaklarının, günlerce MHP’nin açıklaması olmazken, Kürşat Yılmaz’dan açıklama geldi. Yılmaz, “Benim yaptığım açıklamanın özeti şu: Oyunlara gelmememiz, istihbarat güçlerinin oyuncağı olmamamızdır” diyor.

AÇIKLAMAYI KİM YAZDI?

Sinan Ateş için yapılan yorumlar arasında, “Aslında bacağından vurulacaktı ama karşı ateş edilince başından da vuruldu” denildi. Hatta ateş eden kişi için “Profesyonel değildi” diyenler de az değil. Daha nasıl profesyonel olacak, beş el ateş ediyor, beşi de Sinan Ateş’e isabet ediyor.

Bu cinayetin bütün yönleriyle aydınlatılması konusunda Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne büyük görev düşüyor. Ortada siyasi amaçla işlendiği izlenimi olan bir cinayet var. Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz, yakından tanıdığı, birlikte yürüyüş yaptığı Ateş’in katil zanlılarını, emri verenleri adalete teslim edecek mi? Bekleyelim, görelim.

Yakup Kürşat Yılmaz’ın o açıklamayı kendisinin yazmadığı yolunda da yorumlar yapıldı. Yılmaz, “Televizyonda bir milletvekili, ‘Bu tür insanlar konuşmasını beceremezler. Büyük ihtimalle bu konuşma metnini avukatına yazdırmışlar’ denildi. Kim isterse, gelsin iki saatlik program yapalım. Eğer benim genel kültürüm onlardan az ise konuşsunlar. Açıklamamın her kelimesi de bana aittir” dedi.

FETÖ’CÜ OLAN

Sinan Ateş’in öldürülmesiyle ilgili olarak, Yılmaz şunları söyledi:

“Ben, seçim atmosferi öncesi vatandaşı uyandırıyorum. Yakınlarımla paylaştım, eğer Sinan Ateş FETÖ’cüyse, onun öldürülmesi kararını veren, bu ocak genel başkanı da olsa o derece FETÖ’cüdür. Ülke bu atmosfere girmişken tezgah altında yapılan bir oyun bu. Başka bir şey değil. Ama bilerek veya bilmeyerek kullanılıyor insanlar. Türkiye’yi ateşe sürükleten direkt CIA direktörüdür. Ben, bu oyunlara gelinmemesini açıklamamda izah ettim.

Sinan Ateş FETÖ’cü olabilir. Ama öldürme emrini veren kimse, o da bence FETÖ’cüdür. Bugün polis teşkilatında, diğer kamu kuruluşlarında on binlerce FETÖ’cü var. Ben de 17 yıl FETÖ’cülerin tezgahları sonucu cezaevinde yattım. Bana çok tekliflerde bulundular, bunlar ifadelerimde var. Ben böyle diyorum ama bazıları anlamak istediği gibi anlıyor.”

YEMİNLE SÖYLÜYORUM

Böyle bir açıklamayı niçin yaptığını, açıklamasıyla ilgili olarak önceden görüştüğü kişiler olup olmadığını sorduğumda, cevabı şöyle oldu:

“Açıklama yapılmayınca bir kargaşa yaşandı. Milletin sakin olmasını, ajan faaliyetlerinin ülkemizde fazla olduğunu, bunlara uymamamız, aklıselimle karar vermemiz ve bu şekilde analiz etmemiz gerektiğini vatandaş olarak söyledim. Olandan rahatsızlık duyduğum için açıklama yaptım. Yeminle söylüyorum açıklama öncesi ne genel başkanla görüştüm ne herhangi bir yetkiliyle görüştüm.”

Kürşat Yılmaz. Çok şey yaşamış, kendisine çok değişik öneriler yapılmış. Bunların bazıları da ifadelerinde anlatmıştı.

Gazetecilerden yeni kitaplar


- Gazeteci-siyasetçi Altan Öymen’in, Doğan Kitaptan çıkan “Kuşaklar Arası – Hayat, siyaset ve Türkiye’nin halleri üzerine Sohbet” adlı söyleşi kitabı raflarda yerini aldı. Söyleşiyi Atahan Ünal yaptı.

- Gazeteci Hande Karacasu’nun Kırmızıkedi yayınlarından çıkan “Sessiz İstila” kitabında, Türk topraklarında bir Türksüzleştirme politikası izlendiğini, demografik değişimle Ortadoğu ülkesi haline getirilmek istendiğini belgelerle ortaya koyuyor.

- Gazeteci ağabeyimiz Mehmet Bican, Galeati yayınlarından çıkan, emekli orgeneral Çevik Bir’le 1997-1998’de yaptığı söyleşiyi “Darbeci mi, Kahraman mı?” kitabında topladı. Bican, komuta kademesinde olanlardan bazılarının geçmişte nasıl suçlandığını da gündeme getiriyor.

- Meslektaşımız Esra Yazdıç Demir’in, Altın Kitaplardan çıkan ilk kitabı Gülten Dayıoğlu Çocuk ve Gençlik Vakfı 2021 Roman Ödülü'nü de kazandı. Yazdıç’ın kitabı yakında kitapçılarda.