Açık Lise, iki yıl üst üste sınıfta kalıp örgün öğretim hakkını yitiren veya 18 yaşını geçen kişiler için açılmıştı. Günümüzde 18 yaşından küçükler velisinin onayı ile 18 yaş üstünde olanlar da kendi isteği ile açık liseye kaydını yaptırabiliyor.

Açık lise öğrencisi, 4 yıl olan lise öğrenimini 3 yılda bitirebiliyor. Öğrenciler sınavlara tamamıyla bağımsız, istedikleri zaman girebiliyor. Yani bu liselere öğrenciler özendiriliyor. Ama bunun altında çok kirli bilgiler ve hesaplar var. Sadece sınavlara bakalım:

BÖYLE SINAV OLUR MU?

-Sınavlarda 7 günlük bir süre veriliyor. Bir öğrenci sınav sorularının resmini alıp bütün öğrencilere verebiliyor. Hani açıkça kopya çekimine izin veriliyor.

-Sınavlarda herhangi bir online görüntülü kayıt olmadığı için öğrencinin herhangi bir yakını, arkadaşı veya daha önceden gittikleri kurslardaki öğretmenleri şifre ile girip o soruları çözüp rahatlıkla o dersi geçmesini sağlıyorlar.

-Burada herhangi bir denetim olmadığı için istediği gün, istediği saatte o dersin bilgisine sahip bir kişi tarafından yapılabiliyor.

BU NE CİDDİYETSİZLİK?

Bugün tam anlamıyla laçka olan sistemden öğretmenler son derece rahatsız. Ama günümüzde öğretmeni dinleyen kim? Daha önce bu sınavların nasıl yapıldığına bakalım:

-Hafta sonları okullarda aynen ÖSYM’nin sınavları gibi yapılıyordu. Liseyi bitirmek öyle kolay değildi. Bu durum sadece açık lise için değil açık ortaokul içinde geçerliydi. Yani aynı sistem açık ortaokul içinde yapılmaktaydı.

-Ortaokul ve açık lisede yüz binlerce gencimiz diploma alıyor ama eğitimsiz kalıyor. Lise 3 ve lise son sınıf öğrencileri açık liseye geçip hiçbir emek harcamadan mezun oluyor.

Açık liselerle ilgili en önemli tehlikelerden birini Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir yetkilisi bize şöyle açıkladı: “FETÖ’den ihraç olmuş kişiler, ‘Eğitim koçluğu’ adı altında ve bürolarda dershanecilik yapıyor. Bu kişiler kamu ve özel okullardaki öğrencileri açık liseye yönlendirip tamamıyla öğrencileri kendi kontrollerinde tutuyor.”

BAKANLIK GÖRMÜYOR MU?

Bakanlık bu rezaletleri gidermek yerine seyirci kalıyor. Yıllardır devam eden bu sorunları çözmek, açık ortaokul ve liseyi denetim altında tutmak, sınavlarına ciddiyet getirmekle uğraşan yok. Düşünün, sınav sorularının cevaplarını bile öğrencinin yerine yapanlar var.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bakan olarak döndüğü Milli Eğitim Bakanlığı’nda açık lisenin nasıl yozlaştığını öğretmenlerle, okul yöneticileriyle yaptığı “Öğretmenler odası” toplantılarında bir kez daha dinledi. Özellikle 11. sınıftan 12. sınıfa geçen lise öğrencileri arasında yaygınlaşmaya başlayan, açık liseye geçişleri engellemek için bir dizi önlem alınacak gibi gözüküyor. Bunlar son derece gerekli.

Okula gitmeyen öğrencinin karıştığı olayların da az olmadığını, uyuşturucu kullanımının da yaygın olduğunu eğitimciler hatırlatıyor. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, açık liseye kaymaları önlemek için bir dizi mevzuat düzenlemesi hazırlıklarının devam ettiğini belirtiyor. Bakanın bu olaya bakışı şöyle:

SINAV SİSTEMİ DEĞİŞECEK

“Açık lise konusu bizim için çok önemli. Hem örgün eğitim çağındaki bir gencimizin, yaygın eğitim kurumlarına gitmesini doğru bulmuyoruz. Bu yüzden 11. sınıftan 12’ye geçen öğrenciler içerisinden açık liseye erişim, açık liseye nakil süreçlerini zorlaştırarak, eğitim verdiğini iddia eden yapılarla da mücadele etmiş olacağız. Dolayısıyla açık liseye geçişleri zorlaştıracağız. Açık lise sınavlarını elektronik ortamdan çıkarıp tekrar eski haline dönüştürüp açık liseye geçişleri bir sisteme bağlamak istiyoruz. Zorunlu haller dışında örgün eğitim çağındaki çocuklarımızın açık liseye kayıt yapmalarını istemiyoruz.”

ÖYLE ZOR, ÖYLE ZOR Kİ...

AKP döneminde eğitimde getirilen sistemler için “Yap-boz” deyimi kullanılır. Her gelen bakan var olan sistemi iyileştirme adı altında bozarken; buna da “Reform kılıfı” giydirir. Okullarda sınıf tekrarlamayı da AKP kaldırdı. Bunun nedeni ise öğrencinin devlete maliyetinin yüksekliği gösterilmişti. İşte, sınıf tekrarı yerine borçlu geçilmesi uygun bulunmuştu.

Eğitim sistemimizde sınıfı geçmek değil, sınıfta kalmak daha zor. Öğrencinin bir üst sınıfa geçmesi için her şey yapılıyor. Yönetmelikte devamsızlık nedeniyle sınıfta kalmak var. Ama öğrenci biliyor ki devamsızlık süresini aşsa bile sınıfta bırakılmayacak. O yüzden, özellikle lise son sınıf öğrencileri okula gelmeden, sanki gelmiş gibi kayıtlara geçiyor.

Bakan Prof. Dr. Yusuf Tekin, sınıf tekrarının getirileceğini söyledi. Konuştuğum eğitimciler de bunun doğru bir yöntem olduğunu belirttiler. Milli Eğitim Şurası’nda bir karar alınmıştı, sınıfta kalan öğrenciden, öğrenim giderlerinin alınması. Ancak bunlar sözde kaldı. Öğrenciden para almak yerine, “Devlete yük olmasın” diye her türlü koşulda üst sınıfa geçme sistemi getirildi. Bakan Yusuf Tekin’in neler yapacağını öğreneceğiz.

Lisede iyi yetişmeyen öğrencinin üniversitede başarılı olması da mümkün olmuyor. O zaman Milli Eğitim ve YÖK öğretmen yetiştirme sistemi dahil bir çok konuyu birlikte ele alma konusunda gecikmemeli.