Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün kayıtlarına öteden beri büyük bir güven vardır. Tapu işlemleri sırasında bir dönem var olduğu belirtilen “Rüşvet” de alınan önlemlerle büyük ölçüde giderildi. Ülkenin onca sorunu var, “Tapunun sırası mı?” demeyin. Tapunun delinmemesi gerekir.

Türkiye genelinde Tapu ve Kadastro kayıtlarındaki mülkiyet verilerinin tamamı, tüm arşiv bilgileri 2012 yılından bu yana elektronik ortamda bir sistemle yürütülüyor. Bu verilerin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün bazı personeli tarafından satıldığı iddiaları yaygın. Bu konuda yürütülen soruşturma kapsamında birisi genel müdürlükte, birisi de Ankara’nın bir ilçesindeki tapu müdürlüğünde görevli memurlar açığa alındı. Ancak bununla sınırlı kalmaz, yukarılara da uzanabilir. Bu konuyu genel müdürlük yetkililerine de tabii ki sormak istedim. Ancak genel müdür Mehmet Zeki Atlı ve yardımcısı Metin Beyaz’a ulaşmak mümkün olmadı.

SAHİPSİZLER SATILIYOR!

Konuyu araştırırken farklı bir bilgiye ulaştım. Tapu kayıtlarının çalındığına ilişkin iddialar konusunda TBMM Başkanlığı’na CHP Uşak Milletvekili Özkan Yalım ve arkadaşları tarafından araştırma önergesi verildi. Böylesi önemli ve tüm ülkedeki vatandaşların mülkiyet bilgisi verilerinin tutulduğu sistemde meydana gelen yazılım açıklarının araştırılması gerekir.

CHP’nin araştırma önergesinde, çalındığı öne sürülen verilerin bazı çıkar gruplarına menfaat karşılığı verildiği, bu grupların yazmış/yazdırmış oldukları yazılımla tüm Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS) verileri ile ilişkilendirildiği, tüm mülkiyet, adres ve nüfus bilgilerine ulaştığı iddiaları belirtiliyor. Bu veriler ışığında 20 yıldır sahipsiz kalan taşınmazların mülkiyetlerinin sahte nüfus cüzdanı ve sahte vekaletlerle çıkar gruplarına satıldığı öne sürülüyor. Bu süreçte, tehditle mallara “Çökme” olayları da yaşanıyor. Bu iddiaların ivedilikle ve kapsamlı olarak araştırılmasına ihtiyaç var.

GERİYE DÖNÜK ARAŞTIRMA

Yaşanabilecek mülkiyet hırsızlıklarının ne zamandan itibaren yapılmaya başlandığı, kaç kişinin bu durumdan etkilendiği de aydınlatılmalı. Önergeden şu çarpıcı bilgileri de aktaralım:

“Ülke genelinde kaç kişinin varisi bu şekilde usulsüz olarak çıkar ve menfaat gruplarına satılmıştır. Kişisel bilgileri ve mülkiyet bilgileri çalınan kişilerin verilerinin satıldığından haberi olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Çalınan veriler nedeni ile haksız yere el değiştiren kaç taşınmaz vardır? Araştırılması gerekmektedir” denildi.

NASIL ULAŞIYORLAR?

Mülkiyet bilgilerinin elde edilmesi nedeni ile tehdit, adam kaçırma vb. şekillerde el değiştiren taşınmazların olduğu, kişilerin korkutuldukları için seslerini çıkaramadıkları iddiaları vardır. Bu konuların araştırılması gerekmektedir. Verilerin güvenliği ve sahte belgeler ile satışların önlenmesi amacı ile ne gibi tedbirler alınması gerektiği tespit edilmelidir. Ayrıca Tapu Kadastro Bilgi Sistemi (TAKBİS) verilerine ulaşıldığı gibi aynı şekilde bu şebekenin MERNİS verilerine nasıl ulaştığı konusu da araştırılmalı.

E-devlette, tapu verilerine kişi T.C kimlik numarası ile ve şifresi ile ulaşılabiliyorken nasıl başka kişilerin eline bu bilgiler geçebiliyor? Bu durumda e-devlet verilerinin güvenliğinin nasıl sağlanacağı da belirlenmeli.

Cezaevi personeli 5 ay sonra üniformaya döndü


26 Ekim 2022’de, Bursa’da cezaevi personelinin bulunduğu servis aracına saldırı oldu, bir görevli şehit oldu, dört kişi yaralandı. Bunun üzerine Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım’ın imzasıyla başsavcılıklara gönderilen genelgede, “Ceza infaz kurumu personelimizin hain terör unsurları tarafından zarar görmesinin önüne geçebilmek amacıyla tüm teşkilata gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması yönünde talimat verilmiştir” denildi. Bu tedbirlerin içerisinde ceza infaz kurumu personelinin kuruma geliş ve gidişlerinde kesinlikle sivil kıyafet kullanması da yer aldı.

Personelin bir kısmı üniformalarını giymek istedi. Adalet Bakanlığı da başvuruları dikkate alıp pazartesi gününden itibaren uygulanacak kararı şöyle bildirdi:

“Ceza infaz kurumlarından gelen ve kurumsal kimliğe bağlılığı ifade eden personelimizin üniformayla işe gidip gelme talepleri Genel Müdürlüğümüzce değerlendirilmiş, üniformalı olarak işe gidip gelmenin tek başına güvenlik riski oluşturmayacağı öngörüsüyle personelimizce bireysel güvenlik tedbirlerine dikkat edilerek ve güvenlik önlemlerine riayet edilmesi şartıyla sivil kıyafetle işe gidip gelme uygulamasından ihtiyari olarak vazgeçilmiştir.”

Üniformalı olmak güvenlik riski oluşturmuyorduysa 26 Ekim 2022’den bu yana niçin üniformalı geliş-gidiş yasaklanmıştı? Açıkçası bunu cezaevi personeli de anlamış değil.

Karar verirken bir de takvime bakın


Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde okulların 10 Nisan’da açılacağı, öğretmenlerin okullarında hazır bulunmaları istendi. Ama okulların onarımı da yapılmadı, öğretmenlere kalacak yer de gösterilmedi. Dahası, yetkililerin bir karar verirken takvime bakmaya bile gerek duymadıkları anlaşıldı. Öğretmenlerden gelen iletiyi aktarıyorum:

“Türkiye’nin her tarafına ailesini güvenle yerleştirmiş, Afşin’de oturacak evi olmayan ya da hasarlı olanlar, 10 Nisan’da göreve çağrılıyor. Takvime de bakmamışlar. Çünkü 14 Nisan’da bayramla birleştirilen ara tatil başlıyor. Okulların çoğu hasarlı, güvensiz ve onarımları yapılmamış. Ayrıca dönecek öğretmenlerin bulundukları yerlerde ailelerinin güvenliklerini nasıl sağlayacakları ve Afşin’de nasıl barınacakları açıklanmış değil. Bir oldubittiyle, eğitimi de başlatarak üstlerine başarılı görünmek isteyen yerel yöneticilerle karşı karşıyayız.”

Kahramanmaraş Valiliği, bu kararı gözden geçirmeli.