Yıllardır her ayın ilk pazar günü Ankara-Ayrancı’da, üçüncü pazar günü ise Çayyolu’nda antika eşya pazarı düzenleniyor.

Antika meraklısı olan değerli okurum H. Suat Ilgaz, geçen yıl 4 Eylül günü, Ayrancı Antika Pazarını dolaşırken birden duruyor.

Zira önündeki tezgahta, geçmiş zaman yaşanmışlıklarının tanığı olan eşyalar arasında 6 adet televizyon ödülü görüyor.

Biraz dikkatlice bakınca bunların yine geçen yıl 14 Temmuz günü kaybettiğimiz, TRT’nin efsanevi haber spikerlerinden Aytaç Kardüz’e verilen “yılın kadın haber spikeri ödülleri” olduğunu fark ediyor.

Ödülleri görüntülemekle yetinmeyip duygularını kağıda da döküyor:



 

★★★

“Aytaç Kardüz, televizyon yayınlarının ilk başladığı tarihten itibaren ülkemizin en başarılı radyo, televizyon haber spikerlerinden biriydi. Fotoğrafa büyüterek bakıldığında; bu ödüllerin, 1970’ler ve 1980’lerde başarısını taçlandıran şiltler, plaketler oldukları görülüyor. Bu ödüller antikacı tezgahına nasıl gelmiş bilemiyorum ama topluma mal olmuş bir insanın vefatından bir buçuk ay sonra, onları antika pazarında satılırken görmek, beni hem hüzün- lendirdi, hem de bir hayli düşün- dürdü.

Hayat söylen- ildiğinden daha acımasız galiba....

Bu özel eşyaların pazara nasıl geldiğini antikacının birine sorduğumda, cevabı beni hem hayli şaşırttı ve hem de duygulandırdı. Çoğunlukla bir vefat sonrasında, vefat eden kişinin birinci derece yakınları, antikacıları çağırıp evde bulunan her şeyi ya da bir kısım eşyayı belirli bir ücret karşılığında onlara satıyorlarmış...”

★★★

Bu satırları okurken gözlerim buğulandı ve o ödüllerden birini Aytaç Hanım’la birlikte aldığımız törene gittim.

Her zamanki şıklığı ve alımlı görüntüsüyle salona girmiş, ekran yıldızlarını selamlayarak gelip yanıma oturmuştu.

Spiker olmamama rağmen kendi programlarımı sunduğumdan zaman zaman Aytaç Hanımı arar, telaffuzunda kararsız kaldığım sözcükleri nasıl kullanmam gerektiğini sorardım.

O da içtenlikle yardımcı olurdu.

Hata arada bir “okuma” ödevleri verdiği de olurdu.

Yani bir TRT efsanesi olmaktan öte hocamdı, üzerimdeki emeği büyüktü.

Yıldızlar geçidi bitip, sıra topluca fotoğraf çektirmeye geldiğinde ödülünü gösterip şunu söylemişti:

“Bir gün her şey bitecek ve geride bunlar kalacak...”

★★★

Aytaç Hanım geç evlendiğinden çocuğu olmamıştı. Eşinden boşanmıştı.

Ama onu yalnız bırakmayan iyi bir arkadaş ve dost çevresi vardı.

Hayatının son dönemlerinde ağırlıklı olarak İzmir’de yaşıyor, ben de çocuklarımın eğitimi için geldiğim bu güzel kentte hocamla sık sık buluşmaktan büyük keyif alıyordum. Değerli kardeşim Atilla Köprülüoğlu’nun da katıldığı unutulmaz sohbetler yapıyorduk.

Ani vefatını duyduğumuzda önce inanmak istemedik, doğru olduğunu öğrenince de yıkıldık.

★★★

Onun büyük emekler ve mesleki başarılar karşılığında kazanırken “Bir gün her şey bitecek ve geride bunlar kalacak” dediği ödüllerini, vefatından çok kısa bir süre sonra antikacılara üç kuruşa satma vefasızlığını gösterenler, acaba vicdanlarına ve anılarına veda mı ettiler?..

Hayat söylendiğinden daha acımasız olabilir!..

Ancak bizi bu acımasızlıktan kurtaracak şeyler de var.

Onlardan biri de sevgi.

Seni hiç unutmayacağız sevgili hocam...