Dün, öğlene doğru televizyonda deneyimli haberci Ferit Demir’in Hatay-Samandağ’dan geçtiği haberi izliyorum.

İnsanlar upuzun bir kuyruk oluşturmuşlar, bir koli içme suyu alabilmek için bekleşiyorlar.

Hava sıcaklığı 40 derece...

Güneş altında su kuyruğuna girenler arasında yaşlılar, hamileler, enkaz altından kurtarıldıktan sonra hala iyileşmediği için kolu askıda olanlar var.

Yardımseverlerin gönderdiği su kolilerinden alabilen şanslılar seviniyor. Biri “Biz 5 kişiyiz, bu suyu idareli kullanarak günü geçiririz. Yarın kuyruk neredeyse, oraya koşacağız” diyor.

Cehennemi sıcakta saatlerce sırada durmalarına karşın su alamayanlar, çaresiz yeni bir kamyon gelinceye kadar beklemeye devam edeceklerini söylüyorlar.

Peki ya gelmezse?..

Ya yardımseverler gönderemezlerse?..

Daha fazlasını seyretmeye yüreğim elvermediği için kanal değiştiriyorum.

O kanalda da bir uzman uyarıyor:

“Aman şu sıcak günlerde, özellikle güneşin dik olduğu saatlerde pek dışarıya çıkmayın ve bol su tüketin!..”

İnanın evdeki su şişelerine bakarken, güneşin tam da dik olduğu saatlerde o uzun kuyrukta bir yudum su için bekleşenleri görüyorum.

Aklıma Goethe’nin “Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir...” deyişi geliyor.

★★★

Neyse ki kızlarımızın voleyboldaki dünya şampiyonluğu, ormanlarımız alev alev yanarken, zam yağmuru altında geçen şu çok sıkıntılı günlerde, yüreklerimize su serpen, hatta mutluluktan gözlerimizi yaşartan muhteşem bir başarı oluyor.

Bakın, değerli mizah yazarı Gani Müjde, kısacık bir sosyal medya paylaşımıyla hislerimize ne de güzel tercüman oluyor:

“Türkiye böyle bir ülkedir işte.

Kızlara ayrı okul isteyen, onları eve kapatmak gerektiğine inanan bir sürü saçma sapan zevata ve tarikata inat; o kızlar çıkarlar, dünya şampiyonu oluverirler.

Filenin sultanları değil, cinsiyet ayrımına tokat, kadınların yüz akı, rol modeli oluverirler.

Emeği olan herkese milyonlarca teşekkür.

Teşekkürler Türkiye”nin kızları...”