Dün bu satırları kaleme almak için bilgisayarımın başına geçtiğimde dolar kuru 23 Türk Lirası’nın üzerinde seyrediyordu.

Doların tırmanışını izlerken, bu iktidarın son 5 yılında yaşadıklarımızı düşündüm.

★★★

Örneğin ölüm korkuları içinde pandemi kabusunu atlattık. Covid-19 nedeniyle yüzbinlerce insanımızı toprağa verdik.

Pandeminin ardından tam bir “oh” çekip, rahat bir nefes alacaktık ki kendimizi ekonomik krizin kucağında bulduk. Ekonomide krize neden olan yanlışlardan dönülüp, yapısal reformlara yönelmek gerekirken “faiz sebep, enflasyon sonuç” gibi rasyonalitesi hiç olmayan bir söyleminin arkasına takılarak, Merkez Bankası’nın tüm rezervlerini erittiğimiz gibi, eksiye düştük.

Döviz kurunun patlamasının etkisiyle füze gibi yükselen enflasyonun, çarşı pazardaki el yakan pahalılığın esiri olduk.

Sonra deprem felaketini yaşadık. Arama kurtarma ekiplerinin 2 gün boyunca enkaz altında kurtarılmayı bekleyen depremzedelerin imdadına yetişememeleri nedeniyle binlerce yurttaşımızı kaybettik. Resmi rakamlara göre bu felakette 50 bini aşkın yurttaşımızı hayatta tutamadık.

Felaket günlerinde kurtarıcı bir kurum olarak bildiğimiz Kızılay’ın çadır satışına tanıklık ettik.

Dudak uçuklatan yolsuzluklar ve daha neler nelerle karşılaştık...

★★★

17 Ağustos 1999’daki Büyük Marmara Depremi’nden sonra can kayıplarından sorumlu tutulan Bülent Ecevit’in başbakanlığındaki dönemin iktidarı çok büyük tepki almış ve ardından gelen ekonomik krizin de etkisiyle sandığa çakılıp kalmıştı.

Oysa son beş yılda bir değil, birkaç iktidarı koltuğundan edecek olayları ve krizleri peş peşe yaşadık.

Ama bütün olup bitenlere rağmen iktidarın gidişine değil, muhalefetin yerinde sayışına bakakaldık.

Soruyorum; gelişmiş bir ülkenin belki de bir asır, ya da asırlar boyu karşılaşabileceği tüm felaketler, sadece 5 yıl içinde yaşanıyor ve orada, iktidar olabilme uğruna kimlik erozyonuna uğratılan ana muhalefet seçimi kazanamıyorsa, başarısız olmuş, hatta sınıfta kalmış değil midir?..

★★★

Bir haftadır 14 ve 28 Mayıs seçiminde Millet İttifakı ile Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermiş seçmenlerin ağırlıkta olduğu topluluklarla konuşuyorum.

Herkes başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP yönetimine tepki gösteriyor ve büyük umutlarla girdikleri seçimden tam bir hayal kırıklığıyla çıktıklarını söylüyor.

Hepsi büyük bir değişimin zorunlu olduğu görüşünde birleşiyor.

Ayrıca “Kemal Bey ve CHP bu seçimde iktidar olamadıysa, ne zaman olacak?” diyerek yakınıyor.

Buna karşın CHP Sözcüsü Faik Öztrak bu ağır tablonun hesabını verip, özeleştiri yapmak yerine, her gün prompter karşısına geçiyor ve artık çok kanıksadığımız sıradan laflar etmeyi sürdürüyor.

Bu tutum da tepkileri artırıyor.

★★★

CHP’de büyük değişim için çanlar çalıyor.

Toplumun güçlü değişim talebine inatla direnenler, bu ısrarlarını sürdürdükleri takdirde korkarım mevcut yerel yönetimlerde önemli kayıplar vermenin sorumluları olarak da tarihteki yerlerini alırlar.