“(...) İstanbul’a, evlerimize döndüğümüzde, siyasallaşan yargı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası vermiş ve siyaset yapmasını yasaklamıştı.

Ben bu tür kararların bumerang etkisi yaptığına inanırım.

Kısa bir süre için istenilen sonucu sağlamış gibi görünse de bir süre sonra döner ve bu kararı alanları vurur.

Peki geçmişte cezaevinde yatmış ve siyaseten yasaklanmış bir kişi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan “bumerang gerçeğini” deneyimlemiş ve en iyi bilen bir politikacı olarak neden kendi iktidarında böyle bir karara ihtiyaç duymuş ve siyasi harakiriyi göze almış olabilir?

Cevabı çok basit:

Zorda, hem de çok zorda kaldığı için!..

★★★

İktidarın İmamoğlu’nu siyaset sahnesinden silmek ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna kendi adamı Tevfik Göksu’yu oturtmak için siyasallaşan yargı eliyle aldığı bu karar, aynı zamanda Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı yarışında en çekindiği adayın İmamoğlu olduğunun da itirafı niteliğinde...

O halde “Altılı Masanın” yapması gereken; İstinaf Mahkemesi ve Yargıtay aşamalarını beklemeden bu resti görmek ve vakit geçirmeden Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı ilan etmek...

Gerisini iktidar düşünsün!..”

★★★

Okuduklarınızı 16 Aralık 2022 tarihinde, bu köşede yayımladım.

Ancak Millet İttifakı, yani Altılı Masa, Cumhurbaşkanı Adayı olarak İmamoğlu’nu değil, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu tercih etti.

Böylece AKP’nin muhalefete karşı en zayıf olduğu ve seçimi kaybetme korkusu yaşadığı (nitekim oyları ilk kez yüzde 35’e düştü) dönemde tarihi fırsat heba oldu.

★★★

Seçimler iki sonuçlu karşılaşmalardır.

Kazanan iktidarına devam eder.

Kaybeden ise önüne şapkasını koyup “Tamam mı, devam mı” diye düşünür.

Sosyal demokrat partilerde liderler için bu sorunun cevabı genellikle “tamam” olur. (Çipras örneğindeki gibi.)

Dün değerli bir siyasetçi dostumla bir yaz bahçesinde sohbet ederken yanımızdan geçen bir hanımefendi durup;

“Sayın Kılıçdaroğlu değişimi başlatmak için neyi bekliyor? Yerel yönetim seçimlerini de kaybetmeyi mi?” diye sordu.

Seçimlerden bu yana, benzer sorularla her yerde karşılaşıyorum.

Tespitim odur ki, CHP seçmeninde radikal değişim beklentisi doruğa çıkmış durumda.

Değişim rüzgarı sertleşerek esiyor.

Kemal Bey’in değişim isteği de dahil olmak üzere toplumun verdiği tüm mesajları iyi okuyup gereğini yapacağına ve geçmişin arabalarıyla hiçbir yeni hedefe ulaşılamayacağını bildiğine inanıyorum.